Selim Ercan
Eğitimci, felsefeci ve yazar Umut Yaşar Abat, Elips TV’de Dursun Erkılıç’ın sunduğu İşimiz/Gücümüz programına konuk oldu.
Umut Yaşar Abat, insan haklarının tüm insanların din, dil, ırk, renk ve cinsiyet ayrımı yapılmadan doğuştan sahip olduğu haklar olduğunu vurguladı. İnsanların özgür ve eşit olarak dünyaya geldiğini belirten Abat, “İnsanın varoluşuyla birlikte elde ettiği bu haklar vazgeçilmez, devredilmez ve terkedilmez haklardır” dedi.
İkinci Dünya Savaşı insan hakları ihlallerini ortaya çıkardı
Abat, insan haklarının tarihsel olarak savaşlar ve ihlallerle gündeme geldiğini ifade etti. Filozof Hegel’den alıntı yaparak, “Tarihten aldığımız bir tek ders varsa o da hiçbir ders almadığımızdır” diyen Abat, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan ihlallerin, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin yayımlanmasına zemin hazırladığını söyledi. 10 Aralık 1948’de Paris’te kabul edilen bildirgenin 30 maddeden oluştuğunu hatırlattı.

Türkiye insan hakları belgelerini uygulamaya koydu
Abat, Türkiye’nin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni kabul ettiğini belirtti. Türkiye’nin sözleşmeyi 1954’te onayladığını, 1987’de bireysel başvuru hakkını tanıdığını ve mahkemenin zorunlu yargı yetkisini 1990’da kabul ettiğini aktardı. Anayasa’nın 90. maddesinin uluslararası antlaşmaları kanun hükmünde kabul ettiğini ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamayacağını ekledi.
Demokrasi hataları düzeltme imkânı sunar
Abat, demokrasiyi tarihsel olarak Atina’da başlayan ilk demokratik hareketler üzerinden anlattı ve Magna Carta Libertatum ile modern demokrasinin temellerini açıkladı. Farklı yönetim biçimlerini örnekleyen Abat, demokrasiyi savunmanın nedenlerini, hataları düzeltme olanağı sağlaması ve yaşama hakkını güvenceye alması açısından değerlendirdi.
Türk tarihinde demokrasi hareketlerinin temelleri Sened-i İttifak’a dayanıyor
Abat, Türk tarihinde demokrasiye yönelik ilk girişimin Sened-i İttifak ile 2. Mahmut döneminde gerçekleştiğini ifade etti. Ancak bu belgenin hukuki olarak kaldığını ve uygulanamadığını belirtti.
Kadın haklarında Türkiye, Avrupa’nın önünde
Türkiye’nin kadınlara seçme ve seçilme hakkını 1934’te tanıdığını, 1935 seçimlerinde 18 kadın milletvekili seçildiğini hatırlatan Abat, bu haklarla Türkiye’nin Avrupa ülkelerinin önünde olduğunu vurguladı.



