17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü kapsamında açıklama yapan Derin Yoksulluk Ağı (DYA), Türkiye’de çocuk yoksulluğuna ve güvencesiz yaşam koşullarına dikkat çekti. DYA kurucusu Hacer Foggo, “Derin yoksulluk bir insan hakkı ihlalidir” derken, çocukların eğitim ve sağlık hakkına erişimin ciddi şekilde engellendiğini vurguladı.
Derin Yoksulluk Ağı (DYA), 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’nde Beyoğlu’nda yaptığı basın açıklamasında Türkiye’de artan çocuk yoksulluğuna dikkat çekti. Açıklamaya DYA Kurucusu Hacer Foggo, Araştırma Koordinatörü Önder Uçar ve sivil toplum temsilcileri katıldı.
Foggo, Birleşmiş Milletler’in bu yılki temasının “ailelere saygı ve etkin destek” olduğunu hatırlatarak, Türkiye’de yoksulluğun yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve yapısal bir sorun haline geldiğini ifade etti. “Derin yoksulluk bir erişememe halidir” diyen Foggo, gıdaya, barınmaya, eğitime, sağlığa ve kültürel hayata ulaşamamanın onurlu yaşam hakkının ihlali anlamına geldiğini söyledi.
DYA'nın saha araştırmasından öne çıkan veriler:
- 108 haneden 91’i, çocuklarına her sabah beslenme koymakta zorlandığını söyledi.
- 16 hane, haftanın hiçbir günü beslenme koyamadığını belirtti.
- Beslenme koyanların %90’ı, “Ne bulursam onu koyuyorum” dedi.
- 97 hane gıda güvencesizliği yaşarken,
- 93 hane, çocuklarının okul masraflarını karşılayamadığını ifade etti.
- 71 hane, son iki yılda en az bir kez elektrik, su veya doğalgaz kesintisi yaşadı.
- 84 hane, evsiz kalma korkusu taşıyor.
- 51 hane, kira ödeyemediği için birden fazla kez ev değiştirdi.
- 93 hane, sağlık giderlerini karşılayamıyor.
- 22 çocuk, örgün eğitimi bıraktı; bunlardan 15 yaş üstü olanlar çalışmaya başladı.
“Yoksulluk çocukların ruhsal sağlığını da yıkıyor”
Foggo, bazı çocukların beslenme çantası boş olduğu için okula gitmek istemediğini belirtti. Görüşülen ailelerden bir anne, “Kiramı ödeyemediğim için oğlum okulu bıraktı. Babası hasta, ben temizlik işine gidiyorum. Oğlum çalışmaya başladı” dedi. Bir diğer anne ise, “Elektriğim kesildi, 25 gün mumla kaldım. Kanser hastasıyım ama yine de merdiven siliyorum” ifadelerini kullandı.
Önder Uçar: “Yoksulluk artık kalıcı bir eşitsizlik biçimi”
DYA Araştırma Koordinatörü Önder Uçar, TÜİK ve OECD verilerini paylaşarak Türkiye’deki yoksulluğun kalıcı hale geldiğini söyledi:
“Ülkemizde yoksulluk artık geçici bir durum değil, kalıcı bir eşitsizliğe dönüştü. TÜİK 2024 verilerine göre nüfusun %29,3’ü yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında. Her üç kişiden biri yoksullukla mücadele ediyor.”
Uçar, gelir dağılımı eşitsizliğinin kurumsallaştığını belirterek şu verileri paylaştı:
En üst gelir grubundaki hanelerin %28,6’sı İstanbul’da.
En alt gelir grubunda yaşayanların oranı %16,7.
Türkiye, OECD ülkeleri arasında kamu sosyal harcamalarında en düşük seviyede.
“Çocuk yoksulluğu derinleşti, her 4 çocuktan biri tatil yapamıyor”
Uçar, Türkiye’de 7 milyon 39 bin çocuğun yoksulluk veya sosyal dışlanma koşullarında yaşadığını açıkladı. Çocukların büyük bölümünün en temel ihtiyaçlara dahi erişemediğini belirtti:
“Her 10 çocuktan biri yeni giysi alamıyor, her 10 çocuktan biri taze meyve-sebze tüketemiyor, her 13 çocuktan biri et, tavuk veya balık içeren yemek yiyemiyor, her 4 çocuktan biri bir haftalık tatil masrafını karşılayamıyor. 15–17 yaş grubundaki çocuk işçilerin oranı yüzde 24,9’a yükseldi. Yani her dört çocuktan biri işçi olarak çalışıyor.”
“Kadın yoksulluğu artıyor, emekliler açlık sınırında”
Uçar, TÜİK’in 2024 verilerine göre kadınların %31,5’inin yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olduğunu söyledi. Kadınların ücretsiz bakım emeği, düşük ücretli işlerde yoğunlaşması ve şiddet oranlarının yüksekliğinin, yoksulluğu derinleştirdiğini vurguladı.
Ayrıca Türkiye’de yaşlı nüfusun yüzde 23,3’ünün yoksulluk riski altında olduğunu belirten Uçar, “Emeklilerin yüzde 65,7’si yeniden çalışmak zorunda. Artık mutluluk bile pahalı bir duygu haline geldi” dedi.
“DYA’nın acil politika önerileri”
Derin Yoksulluk Ağı, derin yoksulluğun önlenmesi için şu başlıklarda acil önlemler çağrısı yaptı:
"Hak temelli sosyal politika: Yoksulluğun ölçümü yalnızca gelirle değil, eğitim, sağlık, barınma ve onur boyutlarıyla yapılmalı.
Sosyal hizmet ve sağlık güvencesi: Temiz suya erişim, barınma ve çocuk sağlığı hizmetleri devlet güvencesine alınmalı.
Kadın ve çocuk odaklı destekler: Her çocuğa ücretsiz sıcak okul yemeği sağlanmalı, çocuk işçiliği sonlandırılmalı, kadınlara bakım emeği desteği verilmelidir."
“Yoksulluk bir insan hakları ihlalidir”
Hacer Foggo, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Yoksulluk bir insan hakları ihlalidir. Sosyal devletin gereği olarak, Türkiye’deki her bireyin insan haklarına uygun biçimde yaşaması sağlanmalı ve bu ihlallerin önlenmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.”