İklim değişikliğinin etkileriyle birlikte Türkiye genelinde kuraklık kalıcı bir risk haline gelirken, Ankara’daki su krizi her yıl biraz daha büyüyor. Ancak uzmanlar bu durumun yalnızca doğa koşullarıyla açıklanamayacağını, kentte uzun yıllardır sürdürülen yetersiz su politikalarının da krizi derinleştirdiğini ifade ediyor.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi yaptığı açıklamada, “Ankara’nın susuzluk sorunu yalnızca yaz aylarında gündeme Ankara’nın birçok bölgesinde yıllardır atık ve içme suyu altyapısına ilişkin kalıcı çözümler üretilememesi, yaz aylarında tekrar eden su sıkıntılarını artık bir kent gerçeğine dönüştürdü. Melih Gökçek döneminde aylarca süren kesintiler ve su tankerleri önünde oluşan uzun kuyruklar hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyor” denildi.

Barajlardaki su seviyesi alarm veriyor

Açıklamaya göre, ASKİ Genel Müdürlüğü’nün 2024 Haziran ayı verilerine göre Ankara’daki baraj doluluk oranı %30’un altına gerilemiş durumda. TÜİK'in güncel verileri ise kişi başı günlük su tüketiminin 246 litreye ulaştığını, bu oranın OECD ortalaması olan 160 litrenin %50 üzerinde olduğunu ortaya koyuyor.

Bu tablo, su krizinin yalnızca bireysel su tüketimiyle açıklanamayacağını; plansız kentleşme, sanayi baskısı, altyapı yetersizlikleri ve yönetişim eksikliklerinin krizi yapısal hale getirdiğini gösteriyor.

Bireyleri hedef alan uygulamalar yeterli değil

Ankara Büyükşehir Belediyesi ve ASKİ, bireysel su tüketimini azaltmak amacıyla kademeli tarifelendirme uygulamasına geçti. Yeni tarifeye göre aylık su tüketimi 0–10 m³ arasında olan abonelere %10 indirim sağlanırken, bu sınırın üzerindeki tüketimlere indirim uygulanmıyor.

ASKİ, Ankara’da kişi başı su kullanımının OECD ortalamasının üzerinde olduğunu açıklasa da, bu tarife esasen küçük ölçekli konut kullanıcılarını kapsıyor. Oysa kentteki asıl su yükü büyük kullanıcı gruplarında: sanayi tesisleri, OSB’ler, tarımsal sulama alanları, kamu kurumları ve geniş yeşil alan sulamaları.

Sanayi kullanımı şeffaf değil, denetim yetersiz

TÜİK’in 2023 verilerine göre, Ankara’daki toplam su tüketiminin yaklaşık %22’si sanayi sektörüne gidiyor. Özellikle OSTİM, İvedik ve ASO gibi Organize Sanayi Bölgeleri’nde faaliyet gösteren sektörlerin günde yüzbinlerce metreküp su tükettiği tahmin ediliyor. Ancak bu verilere dair kamuoyuna açık ve şeffaf raporlar bulunmuyor.

Ayrıca, bu yüksek tüketim gruplarına yönelik herhangi bir denetim ya da caydırıcı fiyat politikası uygulanmadığı belirtiliyor. Kentin pek çok bölgesinde kamu yapıları ve belediyeye bağlı alanlar içme suyu ile sulanırken, alternatif sistemlerin kullanımı hâlâ sınırlı pilot projelerle sınırlı kalıyor.

Geri dönüşüm ve su tasarrufu uygulamaları yetersiz

Arıtma, su geri kazanımı ve yeniden kullanım gibi sürdürülebilir uygulamalar Ankara'da yaygınlaşmış değil. UNEP ve WHO verilerine göre gelişmiş ülkelerde kullanılan suyun %20–30’u geri kazanılırken, Türkiye genelinde bu oran 2023 yılı itibarıyla yalnızca %5 civarında. Ankara’da ise arıtılmış suyun yeniden kullanım oranı %1’in dahi altında kalıyor.

Gri su sistemleri, yağmur suyu hasadı gibi tekniklerin ise yalnızca birkaç pilot projeyle sınırlı kalması, sürdürülebilir kent politikaları açısından önemli bir eksiklik olarak öne çıkıyor.

Silivri'de kum ocağında göçük altında kalan işçinin cansız bedenine ulaşıldı
Silivri'de kum ocağında göçük altında kalan işçinin cansız bedenine ulaşıldı
İçeriği Görüntüle

Mevcut planlar uygulamaya geçmiyor

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı “Kuraklıkla Mücadele Eylem Planı” ve Su Yönetimi Master Planı gibi belgeler önemli çerçeveler sunsa da, uygulamaya dönük mekanizmaların eksikliği bu planları etkisiz kılıyor. İzleme-değerlendirme sistemlerinin yetersiz olması, paydaş katılımının sınırlılığı ve bağlayıcı önlemlerin bulunmaması, mevcut stratejilerin sonuç vermemesine neden oluyor.

Uzmanlar, su yönetiminin hâlâ parçalı yapılar içinde yürütüldüğünü, merkezi ve yerel yönetimler arasında etkili bir eşgüdüm sağlanamadığını ifade ediyor.

Şeffaf, katılımcı ve adil bir su yönetimi zorunlu

Sanayi yatırımlarının su kaynakları üzerindeki etkisi kamuoyuna açıklanmazken, fiyat artışları yalnızca konut kullanıcılarını hedef alıyor. Gerçekçi ve adil bir su yönetimi için büyük kullanıcı gruplarına yönelik şeffaflık, denetim ve yaptırım mekanizmalarının hızla hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi yaptığı açıklamada şu çağrıyı yaptı:

“Ankara’nın susuzluk sorunu yalnızca yaz aylarında gündeme gelen geçici bir kriz değildir; bu bir planlama ve yönetişim sorunudur. Su, temel bir yaşam hakkı ve stratejik kaynak olarak ele alınmalı; iklim krizine karşı dirençli, adil ve sürdürülebilir politikalar ivedilikle uygulanmalıdır.”

Muhabir: Nur Kaplan