Haber: Kadir Gürhan

İsveç’in koalisyon hükümeti şimdiye kadar Ankara'nın talepleri doğrultusunda çeşitli adımlar atsa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Türkiye’nin AB üyeliği önündeki engeller kaldırılmalı’ açıklaması tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. İsveç Türkiye’nin taleplerini karşıladı mı? Ekim ayında İsveç’in NATO’ya üyeliği Meclis’e getirildiğinde, TBMM’de bulunan siyasi partilerin bu konudaki tavrı ne olacak? İsveç’in NATO’ya üyeliği TBMM’den geçer mi? Siyasi partilerin bu konudaki açıklamaları neler? Siyasi parti temsilcilerinin protokol TBMM'ye gelmeden yaptığı açıklamalara bakılırsa İsveç’in NATO’ya üyeliği birçok tartışmaya yol açacak. 

“Erdoğan’ın sözleri ile uygulamaları arasında çelişkiler var”

İsveç’in NATO’ya üyeliğinin TBMM’ye geleceğini belirten Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, “Bunu Erdoğan istediği için değil, uluslararası herhangi bir anlaşma ya da konu Meclis’ten geçmek zorunda. Dolayısıyla Erdoğan’ın taahhütte bulunması bir şeyi değiştirmez. Nihai kararı TBMM verecektir” dedi.  Erdoğan’ın sözleri ile uygulamaları arasında çelişkiler bulunduğunu söyleyen Özdağ, “Şu kadar teröristi bize iade edeceksiniz, bunları bunları yapmadığınız takdirde görüşmem dediler, daha sonra da görüşmeler başladı. Şunlar teslim edilmezse görüşmeler başlanmayacak denilmeliydi. Gelinen noktada Erdoğan’ın içe dönük sözleri ile dışarıda onlara vermiş olduğu taahhütler ya da tavizler farklıdır. İsveç teröristleri teslim etti mi? Hangi teröristleri teslim etti? Kırmızı bültenle arananlar teslim edildi mi? Şuana kadar bizim NATO’dan istediklerimiz nelerdir? Onlar bizden neler istiyordu? Neler konuşuldu, hangi tavizler verildi? NATO hangi yükümlülüklerin içine girdi? Mesela biz bunun karşılığında Bosna Hersek’in NATO’ya alınmasını istedik mi? İsveç’in NATO’ya üyeliği Meclis’e geldiğinde saydıklarımın hepsini değerlendireceğiz. Yasa meclise gelmeden önce hangi tavizlerin verildiğine bakacağız. Yasa zaten meclise gelecek. Türkiye sıradan bir ülke değil, Sayın Erdoğan kendisini devletin sahibi zannediyor, kendisini TBMM’nin üzerinde görüyor. Bunların hepsinin değerlendirmesini Meclise geldiğinde yapacağız” dedi.

“İsveç’in NATO’ya üyeliği meclise gelmeden yorum yapmak doğru olmaz”

‘Konunun Meclis’e gelmesini bekliyoruz’ diyen Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Bülent Kaya, “İsveç’in NATO’ya üyeliği meclise gelmeden ve içeriğini görmeden yorum yapmak doğru olmaz” ifadelerini kullandı.

 “İsveç’e dair bugüne kadar söylenenlerde bir u dönüşü yapılacak”

İsveç’in NATO’ya üyeliği ve bununla ilgili tartışmaların ilginç bir noktaya geldiğine işaret eden Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, “Avrupa Birliği üyeliği NATO’dan geçer gibi bir siyasi anlayışa savrulduk. Çok ilginç. Türkiye kaç yıldır NATO üyesi neden Avrupa Birliği’ne üye olamadı o zaman? Şimdi mi aklınıza geldi? NATO ile AB üyeliğinin ne alakası var? NATO’nun kuruluşu yılı ne zaman? AB neden ve ne zaman kurulmuş? Alakası olmayan bir konuyu İsveç meselesi konuşulurken Cumhurbaşkanı Erdoğan ortaya attı. Yani bunun neresinden tutmak gerekiyor? Sorularını sordu. Oluç, “İsveç’e dair bugüne kadar söylenenlerde bir u dönüşü yapılacak. U dönüşü yapılırken; ‘Kamuoyunda bir kazanım hikayesi yaratabilir miyiz’ acaba hevesiyle bunun yapıldığını biliyoruz. Gerçekçi bir politika değil. Şapkada tavşan kalmadı hadi bunu çıkaralım şimdi. AB üyeliğini engelleyen İsveç mi? Vize serbestisini engelleyen İsveç mi? Bu soruların cevabı var mı? Var, alakası yok. AB üyeliği için gerekeni yapmayan kim ise o engelliyor. Çok açık cevabı. Bu açıklamadan sonra; ‘Biz Türkiye’nin AB üyeliğini gönülden destekliyoruz’ lafları tamamen diplomatik. Bunların da bir karşılığı olmadığı biliniyor” diye konuştu.

“Kopenhag kriterlerini yerine getirmemiş bir iktidarla karşı karşıyayız”

AB’ne üyeliğin Kopenhag kriterlerinden geçtiğini belirten Oluç, “Siz ne yaptınız? Ankara kriterlerini ilan ettiniz. Bunu uygulayacağız dediniz. 2017 yılında burada Meclis’in açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki ‘Bizim AB üyeliği gibi bir beklentimiz, sorunumuz yok’. Şimdi Kopenhag kriterlerini yerine getirmemiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Mesela Kopenhag kriterlerini yerine getirin derken ‘kayyum atayın’ mı dedi AB size. ‘Venedik Komisyonu’yla bu nedenle çelişkiye düşün’ mü dedi. ‘AB Parlamentosu ve Konseyi ile çelişkiye mi düşün’ dedi size. ‘AİHM kararlarını uygulamayın’ mı dedi. ‘AİHS’ni çiğneyin’ mi dedi. ‘Siyasi nedenlerle cezaevlerini doldurun’ mu dedi. ‘Gazetecileri hapse mi atın’ dedi. Terör finansmanı konusunda engelleyici adım atmamakla suçlanarak gri listeye alındı Türkiye. ‘Kara para aklanmasını engellemeyin’ mi dedi. Kopenhag kriterlerinde bunlar mı var? ‘Cumartesi Anneleri’ne saldırmaya devam edin’ mi dedi size. Yetmedi ‘HDP’yi kapatın, Kürt halkının siyasi temsilini, demokratik siyaseti engelleyin’ mi dedi. ‘Müzakere noktasında önemli olan raporlarda ağır eleştirilerle karşı karşıya kalın’ mı dedi AB size? ‘Böyle davranırsanız Kopenhag kriterlerini yerine getirmiş olursunuz’ mu dedi. Ne diyorsunuz? Şimdi yeni bir ilerleme raporu kapıda, geliyor. Sonbaharda AB Parlamentosu’nun ilerleme raporu açıklanacak. Büyük ihtimalle Türkiye’nin izlediği demokrasi ve hukuk alanındaki ağır ihlaller teker teker o raporda sıralanacak. Mesele ‘O raporlar yok hükmündedir’ açıklamasının yapılması değildir. Mesele o raporların öyle çıkmaması için hukuk ve demokrasi alanında atılması gereken adımları atmaktır” ifadelerini kullandı.

"İsveç politikalarından dönerse bir şey demeyiz"

İsveç’in üyeliğine karşı Türkiye'nin haklı ve meşru itirazları olduğuna vurgu yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “İsveç'in, terörle arasına mesafe koymaktan ısrarla imtina ettikleri malumdur. Türkiye, dayatmaları sineye çekecek kabile devleti değildir. Milli varlığımızı doğrudan tehdit eden, kanlı terör örgütlerine kucak açan, bunların terörist devşirmesine kendi başkentinde göz yuman bir ülkeyle bir güvenlik mimarisinin gölgesinde nasıl buluşacağız? İsveç'in dolaylı yollardan NATO korumasına alındığı, ABD'nin Avrupa'daki ana üslerinden birisi olduğu meydandadır. NATO'nun da Türkiye'nin ahlaki ve hukuki tezlerini gözetmesi ihmali ve inkarı olmayan bir sorumluluğudur. Sadece ABD istedi diye, F-16 ile ilgili parmak sallanıyor diye zillete tamam mı diyeceğiz? Kandil Dağı neyse Stockholm aynısıdır. İsveç, politikalarından dönüş yaparsa bir şey demeyiz. Müttefik olacaksak mertçe olalım”dedi.

“Söz konusu katılım teklifi TBMM’ye sevk edilmeden önce kaygılarımızın giderilmesi gerekir”

İsveç terör suçlularının iadesi konusunda bugüne kadar hangi adımları atmıştır? Türkiye’nin taleplerine hangi cevabı vermiştir? Sorularını soran İYİ Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu şunları söyledi: Eski Adalet Bakanı Bozdağ bir süre önce ‘FETÖ’cülerden, PKK’lılardan, diğer terör örgütü üyelerinden, terör suçları sebebiyle Türkiye’ye iadesini istediğimiz isimlerin iadesi konusunda tek bir karar bize gelmedi. Terör suçları dışında, herhangi bir suç işlediği iddiasıyla yargılanan bir kişiyi iade etmiş olması Türkiye’nin talebine olumlu yanıt verildiği anlamına gelmez’ demişti.

Bugüne kadar resmi olarak kaç kişinin iadesi istenmiş ve olumlu cevap alınmıştır? İsveç’te milli değerlerimize yapılan bu saldırılara karşı yasal mevzuatında bir düzenleme yapma iradesi yetkili makamlarca açıklanmış mıdır?

Bakınız dün yayınlanan bildiride İsveç’in “Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisi dâhil Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine aktif destek vereceği” belirtilmiştir. Peki bu nasıl gerçekleşecektir ve İsveç’in AB’deki gücü ne kadardır? Avrupa Birliği ülkelerinin Suriyeli sığınmacılarla ilgili tavrı bellidir. Zira Geri Kabul Anlaşması’nda bile aldığınız bu taahhüdü elde edemedik ve ülkemiz bir sığınmacı ve kaçak yabancı cennetine döndü.

Konunun bir diğer yönü Türkiye’nin AB üyeliğine üye ülkelerin tümünün mutabakatı ve oy birliği ile karar verilecek olmasıdır. Böyle bir tablo karşısında ancak bir temenni ifadesiyle varılan bu açıklama metni aziz milletimiz adına düşündürücüdür. İsveç’in bu temennisinin Türkiye’nin kaygı ve talepleriyle örtüşen yanı nedir?

Bizim önerimiz, söz konusu katılım teklifinin TBMM’ye sevk edilmeden önce mutlaka yukarıda bahsettiğimiz kaygılarımızı giderecek somut ve gerçekçi bir çerçeveye kavuşturulması gerektiği yönündedir. Bu tespit ve çekincelerimiz doğrultusunda ilgili protokolün TBMM’ye gelmesinden önce milletimiz adına gerekli gördüğümüz bu hususlarda nasıl bir ilerleme kaydedildiğini dikkatle takip ederek değerlendirme yapacağımızı kamuoyumuza arz ederiz.”

 “TBMM İsveç'in NATO üyeliğine geçit vermemelidir, onay vermemelidir"

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici de İsveç'in NATO üyeliği sürecinde Türkiye'nin izlemesi gereken tavra ilişkin, şunları söyledi: "İsveç'in Türkiye'ye yönelik bugünkü tavrı, bugünkü politikaları, bugünkü düşmanlığı değişmeden, ne Cumhurbaşkanı'mız İsveç'in NATO'ya üyeliğini Meclis'e sevk etmelidir ne de Türkiye Büyük Millet Meclisi onaylamalıdır. Yani, Cumhurbaşkanı'mız sevk etmemelidir, sevk ederse de TBMM bu haliyle asla ve kata İsveç'in NATO üyeliğine geçit vermemelidir, onay vermemelidir."

“İsveç’in NATO’ya girişine onay verilmesi kararının yeniden gözden geçirilmesidir”

 ‘Türkiye NATO ile ilişkilerinde hep zararlı çıkmıştır’ diyen Erbakan, “Kutsallarımıza saldırılara müdahale etmeyen, hatta adeta teşvik eden İsveç’e NATO yolunun açılması memleketimizde son derece haklı tepkilere sebep olmuştur. Türkiye, bugüne kadar ABD patronajındaki NATO ve Batı İttifakı ile girdiği bütün ilişkilerde hayâl kırıklığına uğramış, hep eli boş kalmış ve zararlı çıkmıştır. Her biri çok büyük zararlara yol açan darbelerin ve darbe girişimlerinin arkasında hangi güçlerin olduğunu milletimiz çok iyi bilmektedir. Öte yandan, Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettikleri gibi, Türkiye 50 yılı aşkın zamandır Avrupa Birliği kapısında bekletilmektedir. Millî Görüş Lideri Rahmetli Erbakan Hocamızın, Avrupa Birliği’nin kapısında bekletilme meselesiyle ilgili olarak, “Ne demek, kimmiş Avrupa? Nereye girmemizi layık görüyor? Biz tarihin en şerefli milletiyiz. Biz Avrupa’yı bir şeye layık görürüz veya görmeyiz!” cümleleriyle dile getirdiği tepki, tarihi hakikatlere işaret etmektedir ve bugün de bizlere rehber olmalıdır. Hükümetimizden beklentimiz, batı ile ilişkilerde yeni “hüsran” sayfalarının açılmasına sebebiyet vermemek adına İsveç’in NATO’ya girişine onay verilmesi kararının yeniden gözden geçirilmesidir” şeklinde konuştu.

Editör: Kadir Gürhan