Sanat ve siyaset camiası başta olmak üzere toplumun her kesiminden binlerce kişi Sırrı Sürreya Önder için düzenlenecek anma töremi için AKM önünde toplandı.
Önder’in cenazesi sabah saatlerinde hastaneden alındı, Zincirlikuyu Camii Gasilhanesi’ne götürüldü.
Gezi Parkı civarı ve AKM ile Taksim Meydanı arasına bariyerler konuldu. Törenin ardından Levent’teki Barbaros Camii’nde kılınacak cenaze namazı sonrası Önder’in naaşı Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Sırrı Süreyya Önder, son yolculuğuna uğurlanıyor.#sırrısüreyyaönder pic.twitter.com/DGejZMxlBV
— Elips Haber (@elipshaber) May 4, 2025
Tören saygı duruşu ve sinevizyon gösterisi ile başlayacak. Törende Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, Barış Annesi Revşen Kandemir, oyuncu senarist – Levent Kazak, yönetmen – Berkun Oya ve İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan konuşma yapacak.
Kalabalık AKM'ye sığmadı
Önder için düzenlenen törene siyaset ve sanat camiasının yanı sıra yurttaşlar da büyük bir katılım sağlıyor. AKM'ye sığmayan kalabalık kapıda toplandı. Gezi Parkı civarı ve AKM ile Taksim Meydani arasına bariyerler konuldu.
Siyasi isimler törene katıldı
AKM'de yapılan törene; Barış anneleri, eski HDP Milletvekili Hüda Kaya, DEM Parti Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı ve İmralı heyeti üyesi Ahmet Türk, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TİP Milletvekili Ahmet Şık, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, İstanbul Valisi Davut Gül, MHP Milletvekili Celal Adan ve İBB Başkanvekili Nuri Aslan da katılanların arasında.
Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir babasına yazdığı mektubu okudu
Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir, babasının cenazesinde duygusal bir veda mektubu okudu. Kandemir, mektubunda babasına olan sevgisini, ondan öğrendiği yaşam değerlerini ve geride bıraktığı mirasa duyduğu saygıyı dile getirdi. Konuşması sık sık alkışlarla kesilirken, törende birçok kişi duygusal anlar yaşadı.
"Kedim öldü diye arardım”
Ceren Önder Kandemir’in yazdığı mektup şöyle;
Ben ben ne zaman şey yazsam, babamı arayıp telefonda sesli okurdum. Onunla biz tek bir kişi gibiydik, çünkü sanki kendime okur gibi okurdum, onu okurken hatalarını görürdüm. Ona geçen hafta bir mektup yazdım. Onu size okumak istiyorum.
Şimdi ona sesli okuyorum. Beni duyduğunu biliyorum baba. Baba hayatın bütün rengi gitti. Benim bildiğim hayat bitti. Yeni bir hayat başlıyor şimdi. Ürkütücü bilinmezliklerle dolu. Daha önce hiç duymadığım bir şeyi senden duyma ihtimalimin kaybolduğu mavrasız.
Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Bu benim tek kabusum, zaafım, burnumdaki sızı, yutağımdaki yumru, karın ağrımdı. Öyle iyi, öyle benzersizdin ki bu adam bana sadece ölerek acı çektirebilir derdim.
Gece gece çaldığın kemanın, cümbüşün, udun sesi, bir çırpıda ezberden okuduğun şiirler, günde beş kere ve her birinde sanki yeni buluşmuşuz gibi bir heyecanla çıktığımız kahveler, evlere sığamayışın, kimseye kıyamaman, iyiliğe üşenmemen, kimseye gücenmemen.
Kalp kırmaktan bile daha çok korkman birinin onurunu kırmaktan. Baba kalbim kırık diye arardım. Baba grip oldum. Baba öksürüğüm geçmiyor. Baba kedim öldü. Baba aşık oldum. Baba uyku tutmadı.
Ben babalığına çok doydum. Şimdine kadar verdiğin tek bana değil oğluma ve onun çocuğuna bile yeter. Bir babaya ihtiyacım kalmayıncaya kadar doyurdun beni.
Ben ben ne zaman bir şey yazsam, babamı arayıp telefonda sesli okurdum. Onunla biz tek bir kişi gibiydik, çünkü sanki kendime okur gibi okurdum onu okurken hatalarını görürdüm. Ona geçen hafta bir mektup yazdım. Onu size okumak istiyorum. Şimdi ona sesli okuyorum. Beni duyduğunu biliyorum baba.
Ben ben ne zaman bir şey yazsam, babamı arayıp telefonda sesli okurdum. Onunla biz tek bir kişi gibiydik, çünkü sanki kendime okur gibi okurdum onu okurken hatalarını görürdüm. Ona geçen hafta bir mektup yazdım. Onu size okumak istiyorum. Şimdi ona sesli okuyorum. Beni duyduğunu biliyorum baba. Baba hayatın bütün rengi gitti. Benim bildiğim hayat bitti. Yeni bir hayat başlıyor şimdi.
Ürkütücü bilinmezliklerle dolu. Daha önce hiç duymadığım bir şeyi senden duyma ihtimalimin kaybolduğu mavrasız. Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Bu benim tek kabusum, zaafım, burnumdaki sızı yutağımdaki yumru karın ağrımdı. Öyle iyi, öyle benzersizdin ki bu adam bana sadece ölerek acı çektirebilir derdim. Gece gece çaldığın kemanın, cümbüşün, udun sesi, bir çırpıda ezberden okuduğun şiirler, günde beş kere ve her birinde sanki yeni buluşmuşuz gibi bir heyecanla çıktığımız kahveler, evlere sığamayışın, kimseye kıyamaman, iyiliğe üşenmemen, kimseye gücenmemen, kalp kırmaktan bile daha çok korkman birinin onurunu kırmaktan.
Baba kalbim kırık diye arardım. Baba grip oldum. Baba öksürüğüm geçmiyor. Baba kedim öldü. Baba aşık oldum. Baba uyku tutmadı. Ben babalığına çok doydum. Şimdiye kadar verdiğin tek bana değil, oğluma ve onun çocuğuna bile yeter. Bir babaya ihtiyacım kalmayıncaya kadar doyurdun beni.
Ama dostluğuna doyamadım. O dostluğa doyulur mu? Şimdi öfkelenmek istiyorum. İki hafta sonra Barış Protokolü imzalanacak. Sonra rahatız. Ameliyat da olacağım. İki haftada ne olacak demene kızmak istiyorum. Açlık grevlerine, cezaevlerine, işkencelere. Bir tek kendinle ilgilenmeyişine kızmak istiyorum. Yapamıyorum. Bana Kandıra Cezaevinden gönderdiğin bir mektup yüzünden kızamıyorum.
Gidecek yolu olmayan, bir amacı olmayan ama hep yanında olan bir babayı sen istemezdin demişsin. Şimdi gitmek zorunda olmamanı istemez miydim? Sana öfke duyanlar için yoksulluğun ve yoksunluğun öfkesi bu sakın içinde nefret biriktirmiyordun? Doğduğundan beri yoksulluk, yoksunluk ve yetimlikle geçen ömründe sen öfkeni nereye sakladın? Ben hiç görmedim.
Herhalde kalbine. Bir tek bir tek mülk edinmeden ikinci bir kaza almadan, kimseden bir şey istemeden borçsuz ve hürçsüz boğazını değil, onurunu besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba. Giderken neşemin birazını Can ve Yasin'e bırakarak ama rengin tamamını alarak sana doyuncana sevgi verebildim.
Her gün söyledim sevdiğimi, doyuncana öptüm, kokladım. Şimdi tüm renklerim de senin olsun. Gerçi sen orada da dostlarını bulursun. Gülten abla nerede? Pervin abla nerede? Artık dinlen turna kuşum. Biz iyi olacağız. Çocuklara hep seni anlatacağım."
Önderin abisi konuştu: Sevene de sövene de selam olsun
Önder'in kızı Ceren'in konuşmasının ardından kürsüye Sırrı Süreyya Önder'in ağabeyi Ali Önder konuşma yapmak üzere kürsüye geldi. Ağabeyi, kardeşi Önder için 'Bir muradı vardı, o da barış' 'Kendisi şu an burada olsa şöyle derdi: Sevene de sövene de selam olsun' sözlerini ifade etti.
Hatimoğulları: Senin hayat hikayen bu coğrafyada yaşayan işçilerin, emekçilerin, kadınların hikayesiydi
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, konuşmasında "Her düşünceden, fikirden, dilden insanın barış elçisi olan sevgili Sırrı Süreyya Önder'i sonsuzluğa uğurlayacağız. Türkiye'de bütün halklar bir şifa nöbetindeydi. Kimi hastanede, kimi evinde ama herkesin duası Önder'in bu hastalığı atlatması ve aramızda olmasıydı, ne yazık ki olmadı. Senin hayat hikayen bu coğrafyada yaşayan işçilerin, emekçilerin, kadınların hikayesiydi. İşte ondan bu kadar derindir yürek acısı" dedi.
Bakırhan: Sana söz Fırat suyu Marmara'ya karışacak
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise Önder için yaptığı veda konuşmasında; "Barışa ulaşmak için adaları, dağları kentleri aştın. Sana söz Fırat suyu Marmara'ya karışacak. Sana söz Sırrı, barış kazanacak. Barış için çarpan o güzel yüreğini hep birlikte çok özleyeceğiz. Uğurlar olsun yoldaşım. Sana söz biz bu ülkeyi yarım bırakmayacağız" ifadelerini kullandı.
Pervin Buldan: Sana veda etmek çok zor
Önder'in hastaneye yatırılmasının ardından hastaneden hiç ayrılmayan Pervin Buldan, Önder için duygusal bir konuşma yapmak için sahneye çıktı. Buldan kürsüye çıkarken önce Önder'in tabutuna dokunarak ona son selamını verdi. Önder'in toplumsal barışı sağladığını ifade eden Buldan'ın, 'senin güzel gözlerinden yaralı yüreğinden öpüyorum 'oğir be' diyerek kürsüden indi.
Konuşması şu şekilde oldu:
Çok zor veda etmek Sırrı sana. Gerçekten çok zor. Güle güle demek o kadar zor ki sana Sırrı sana güle güle diyemeyeceğim Sırrı. Sen benim yoldaşım. Sen benim yol arkadaşım. Sen benim sırdaşım. Sen benim kardaşım. Sen benim her şeyimdin Sırrı. Birlikte baş koyduğumuz bu yolda beni yalnız bıraktın. Bizi yalnız bıraktın Kürtlerin kadim dostu Sırrı. Kürt halkının kadim dostu Sırrı sana veda etmek çok zor. Sen sadece bir Sırrı Süreyya Önder değildin. Sen Türktün, Kürtün, Aleviydin.
Sen yanı başımızdaki Gezi Parkı'nda ağaçtın. Güldün, çiçektin. Sen böceklere, sen çiçeklere, sen kalbi atan, hava soluyan herkese candın, yoldaştın. 18 gün boyunca hastanede yoğun bakım katında yaralı yüreğinle yattın. Ama ne oldu biliyor musun Sırrı? Sen toplumsal barışı sağladın.
Her inancı, her kimliği, her kültürü bir araya getirdin. Gözün arkada kalmasın. Toplumsal barış sağlandı Sırrı. Ama şimdi sıra büyük barışta. Ne dediler yoldaşların biliyor musun? Can lazımsa can, kan lazımsa kan vermeye razıyız dediler. Ama hiçbirini kabul etmedin.
Ne can istedin, ne kan istedin. Sen bizi bırakıp gittin. Şimdi cennetin en güzel köşesinde sana bir yer ayrıldı. Biliyorum en güzel köşesinde uyuyacaksın. Rahat uyu Sırrı. Oradan bize bakarken güzel kahkahalar at. Oradan bize el salla. Ve ben biliyorum ki bizi hep güzel göreceksin çünkü senin hayallerini gerçekleştireceğiz biz. Bize bıraktığın emaneti gerçekleştireceğiz.
Hayallerini bu ülkede yapmak istediklerini Türk annesiyle Kürt annesini el ele vermeyi gerçekleştireceğiz. Polis annesiyle gerilla annesinin ellerini birbirine kenetleyeceğiz. Sana söz Sırrı yoldaş. Sana söz Büyük barış bu ülkeye gelecek çünkü sen hep bunun hayallerini kurdun.
Senin hayallerini gerçekleştirmek bu ülkenin boynunun borcu olsun. Türkiye halklarının boynunun borcu olsun. Benim üzerime benim omuzlarıma o kadar büyük bir yük yükledin ki bu yükü bütün halklarla birlikte götüreceğiz. Bu ülkeye barışı mutlaka getireceğiz. Oğır Be Haval Sırrı oğır Be! Senin güzel gözlerinden yaralı yüreğinden öpüyorum oğır be.