Şam Yönetimi, SMO kontrolündeki Serêkaniyê ve Tel Abyad’da seçim düzenleyecek

Şam yönetimine bağlı Geçici Seçim Kurulu, bu hafta Suriye Milli Ordusu (SMO) gruplarının kontrolünde bulunan Serêkaniyê (Resulayn) ve Tel Abyad’da (Girê Spî) parlamento seçimleri düzenleyeceğini açıkladı.

Seçim kurulu sözcüsü Nawar Majmeh, X (eski adıyla Twitter) hesabından yaptığı açıklamada, Perşembe günü saat 09.00’da sandıkların açılacağını belirtti. Seçim, Haseke ve Rakka vilayetlerinin bazı kısımlarını temsilen Halk Meclisi üyelerinin seçilmesi amacıyla yapılacak. Oy verme işlemi yalnızca Serêkaniyê ve Tel Abyad’da değil, Şam’daki Halk Meclisi merkezinde de gerçekleştirilecek.

Seçimler, fiili kontrolün dışındaki bölgeleri de kapsıyor

Serêkaniyê ve Tel Abyad, coğrafi olarak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi sınırları içinde yer alıyor. Ancak iki bölge, 2019 yılında Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun düzenlediği harekâtla birlikte fiilen SMO’nun kontrolüne geçti.

Buna rağmen Şam yönetimi, bu bölgeleri kendi idari yapısı içinde görmeye devam ediyor ve parlamenter temsiliyetini sürdürmek amacıyla seçim planlarını devreye alıyor.

Rakka ve Haseke’nin bazı sandalyeleri boş kalacak

Seçimlerin nasıl yapılacağına dair detaylar da paylaşıldı. 210 sandalyelik Halk Meclisi’nin 140 üyesi bölgesel alt komitelerden gelen yaklaşık 6.000 temsilcinin dolaylı oylamasıyla seçilecek. Geri kalan 70 üye ise Mart ayında açıklanan anayasal bildirgeye göre atanacak.

Cadılar Bayramı öncesi siyah kedi sahiplenmek yasaklandı

İçeriği Görüntüle

Ağustos ayında açıklanan sandalye dağılımında Haseke’ye 10, Rakka’ya ise 16 sandalye ayrıldı. Ancak Majmeh, bu vilayetlerde kalan toplam 13 sandalyenin, güvenlik ve siyasi koşullar uygun hale gelene kadar boş kalacağını duyurdu.

Süveyda’daki 3 sandalyenin de benzer nedenlerle doldurulmayacağı açıklandı.

Seçimler siyasi tansiyonu artırabilir

Şam yönetiminin SMO kontrolündeki bölgelerde seçim düzenleme kararı, halihazırda parçalı ve karmaşık olan Suriye iç siyasetinde yeni tartışmaları beraberinde getirebilir. Bu adım, hem fiili kontrol sağlayan gruplar hem de uluslararası aktörler nezdinde siyasi meşruiyet ve egemenlik tartışmalarını yeniden gündeme taşıyabilir.