Dursun Erkılıç
Prof. Dr. Mehmet Tunçer’in “Başkent Ankara İçin Güzel Şehir İlkeleri: Prag ile Karşılaştırmalı Bir Çalışma” başlıklı bildirisinde, Ankara’nın tarihsel dokusu ve şehir planlaması Prag ile karşılaştırıldı. UNESCO Dünya Mirası listesindeki Prag’ın başarılarının örnek alınabileceğini belirten Tunçer, Ankara’da planlama eksiklikleri, estetik yetersizlikler ve kamusal alanlarda yaşanan gerilemeye dikkat çekti.
Tarihi dokunun korunmasında geri kalındı
Ankara’nın binlerce yıllık birikime sahip tarihi kent dokusunun, özellikle Cumhuriyet döneminde planlı şekilde gelişmesine rağmen korunamadığını belirten Tunçer, başkentin estetikten uzaklaştığını söyledi. Ankara’da defalarca iptal edilen Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Planı’nın yeniden hazırlanması gerektiğini vurgulayan Tunçer, Kaleiçi ve çevresi için de koruma amaçlı planlama yapılmasını önerdi.
Planlı ve projeye dayalı kentleşme şart
Tunçer, Ankara’da “güzel şehir” anlayışının hayata geçirilememesinin nedenlerini şu başlıklarla sıraladı:
Tarihi çevrenin korunmasına dair toplumsal bilincin yetersizliği
Gecekondu ve arsa rantı kaynaklı yıkım ve dönüşümler
Estetikten uzak, rant odaklı belediye uygulamaları
Kurumlar arasında yetki kargaşası
Yeterli ekonomik kaynak olmaması
Halkın katılımının sağlanmadığı kapalı yönetim anlayışı
İnsan odaklı şehir tasarımı vurgusu
Prag’da insan ölçüsüne uygun olarak planlanan yaya yolları, meydanlar, yeşil alanlar ve toplu ulaşım ön plana çıkıyor. Tunçer, Ankara’da da yaya öncelikli, güvenli ve erişilebilir kamusal alanların artırılması gerektiğini belirtti. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılan planlamaların büyük ölçüde uygulanmadığını hatırlatan Tunçer, kent estetiğinin geçmişle bağ kurarken çağdaş dokunuşlarla desteklenmesi gerektiğini söyledi.
Toplu taşıma ve yaya önceliği
Prag’daki metro, tramvay ve otobüs sistemlerinin halk tarafından yoğun kullanıldığını belirten Tunçer, Ankara’nın da insan odaklı ve entegre ulaşım sistemlerine yönelmesi gerektiğini vurguladı. Tarihi bölgelerde taşıt kullanımının sınırlandırılması, yaya rotalarının artırılması ve çevre dostu ulaşım çözümlerinin yaygınlaştırılması öneriler arasında yer aldı.
Meydanlar, yaya bölgeleri ve doğal tenteler
Tunçer, Prag’da korunmuş olan parke taşlı yolların, Ankara’da ise asfaltla kaplanarak estetik değerini yitirdiğini belirtti. Kentte yaya bölgeleri oluşturulması, meydanların işlevselleştirilmesi ve sokaklarda asma, mor salkım gibi doğal bitkilerle gölgeleme yapılması gerektiğini ifade etti.
Yeşil alanlar yaşanabilirliğin anahtarı
Parkların yalnızca dinlenme değil, sosyal, çevresel ve ekonomik fayda sunduğunu söyleyen Tunçer, Ankara’da açık yeşil alan, oyun ve spor alanlarının sayıca artırılması ve estetik biçimde tasarlanması gerektiğini belirtti. Mahalle düzeyinde erişilebilir ve çeşitli park alanlarının oluşturulması önerildi.
Kültür ve sanatla desteklenmiş şehir
Sanat ve kültürün kentin kimliğini belirlediğini söyleyen Tunçer, görsel sanatlar, mimari ve kültürel yapılarla zenginleştirilmiş bir şehir tasarımının estetik değer taşıdığını kaydetti. Ankara’da sanat, mimarlık ve kentsel peyzajla desteklenen, detayları düşünülmüş plan ve projelerin yapılmasının önemine değindi.
Tunçer, UNESCO Dünya Mirası Ön Listesi’nde yer alan Hacı Bayram Camisi çevresinin, betonarme yapılarla tarihî kimliğini yitirdiğini belirtti. Mevcut uygulamaların kent estetiği ve tarihsel değerlerle bağdaşmadığını ifade etti.