Dursun Erkılıç

Başkent Ankara Meclisi tarafından hazırlanan “Bir Zamanlar Ankara | Sözlü Tarih Projesi” kapsamında röportaj veren dünyaca ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil, “İsmimle alay edilince Ataç demeye başladım” diyor.

Gazi Yaşargil, adının taşıdığı anlamı ve yaşadığı zorluğu şu sözlerle anlattı: “Babam, Lice’de askeri mahkeme kurulunca ‘Oğlum olursa adını Mahmut Gazi Ataç koyacağım’ demiş. Ancak okula başladığımda bu isimle alay ediliyordu. ‘Sen nerede gazi oldun?’ diye sorarlardı. Bu yüzden uzun süre adımı Ataç olarak kullandım.”

İftihar listelerine giren bir öğrenciydim

Yaşargil, eğitim hayatının dönüm noktalarından biri olan Atatürk Lisesi’ni de andı. 1940’ta geçtiği bu okulda üç yıl üst üste iftihar listesine girdiğini belirterek, çalışkanlığının lise döneminde zirveye ulaştığını söyledi. “Ankara Erkek Lisesi’nden Atatürk Lisesi’ne geçtim. Lise yıllarımda çok daha disiplinliydim” dedi.

Musiki Muallim Mektebi sabah akşam Batı müziğiyle doluydu

Yaşargil’in çocukluk anılarında önemli bir yer tutan Musiki Muallim Mektebi, evlerinin hemen karşısındaydı. “Keman, flüt, piyano sesleriyle büyüdük” diyen Yaşargil, okuldan gelen melodilerin kendisi üzerinde büyük etkisi olduğunu anlattı. Mektepte kalan ya da civarda yaşayan öğrencilerin sabah başlayan müzik çalışmaları gün boyu sürerdi.

Atatürk’ü sadece bir kez yakından görebildim

1935 yılında Atatürk’ün trenle geçeceğini duyunca evlerinin yakınındaki geçide koşan Yaşargil, o anı hiç unutamadığını ifade etti: “Tren bayraklarla süslenmişti. Atatürk sivil kıyafetteydi, yanında İran Şahı Rıza Pehlevi vardı. Neredeyse iki metre mesafedeydik. Atatürk’ü o kadar yakından sadece o zaman gördüm.”

Cebeci’de atmosfer değişti, Avrupa’dan gelen sanatçılarla tanıştık

1930’ların sonlarında Cebeci’nin kültürel yapısında büyük değişim yaşandığını anlatan Yaşargil, Avrupa’dan gelen göçmenler sayesinde bölgenin zenginleştiğini söyledi. “Almanya, Avusturya, Polonya’dan gelen Yahudi aileler yerleşti. Paul Hindemith, Carl Ebert gibi sanatçılarla aynı mahallede yaşadık. Çocuklarıyla top oynardık” dedi.

Prof. Dr. Gazi Yaşargil: Bir Hitit aslanı buldum, müzede göremedim
Prof. Dr. Gazi Yaşargil: Bir Hitit aslanı buldum, müzede göremedim
İçeriği Görüntüle

Astsubay Okulu sabahlarımızın sesi olurdu

Evlerine yalnızca 400 metre mesafedeki Astsubay Okulu’nun günlük yaşamlarının bir parçası haline geldiğini aktaran Yaşargil, sabah beşte çalan kalk borusuyla uyandıklarını, okulda eğitim gören binlerce öğrencinin disiplini ve coşkusunun mahalleye yansıdığını ifade etti. Okulda levazım müdürü olarak görev yapan amcasıyla birlikte Ankara’nın çeşitli yerlerinden alışverişe gitmişliği de olmuş.

Çayırda futbol, bayramda izci buluşmaları hayatımızın parçasıydı

Evlerinin yakınındaki büyük çayırlık alanın spor ve etkinliklere sahne olduğunu anlatan Yaşargil, “Mülkiyeliler ile Hukukçular burada futbol oynar, atletizm yarışmaları yapılırdı. 29 Ekimlerde izciler okullara yerleştirilir, bizim okul dışardan gelenlerle dolar, biz onlarla bağ kurardık” sözleriyle o dönemin sosyal dokusunu aktardı.

Muhabir: Dursun Erkılıç