Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun bugünkü toplantısında, Sinem Fıstıkoğlu'nun Sansürsüz programına katılan bir konuğun sözleri nedeniyle Halk TV için tam 10 gün kapatma kararı alındı.
Yayın kapatma cezasına tepki gösteren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Halk TV'ye verilen cezayı kınadığımı, yargıdan döneceğine inandığımı, 30 Haziran'da korkulan gibi hiçbir şeyin olmayacağını, olursa da buna yeltenenlerin bin pişman olacağını söyleyeyim” dedi.
Özelin açıklamasından satır başları şöyle;
"Yargıdan döneceğine inanıyorum"
"Ben 30 Haziran meselesinin bir sonuç değil süreç odaklı, yani CHP'yi tartışma üzerine yapılmış bir kurgu olduğunu söylemem gerekiyor. Maalesef sonuç alıyorlar. Biz vaktimizin tamamını buna harcıyor değiliz. İktidara müzahir kanallar, merkez medya, ister istemez sizler, gazeteler bu tartışmalara kayıtsız kalmayınca muhalefetin enerjisi buralara kayıyor. Bunu amaçlıyorlar. Böyle bir süreçte Halk TV'ye verilen bu ceza, 30'undan sonra olmadık bir iş olursa Halk TV'yi de susturarak acaba muhalefetin sesini kısar mıyız, ortaya çıkacak büyük toplumsal tepkiyi sönümlendirir miyiz diye bir bakış açısını da haklı çıkarıyor. Neler neler konuşuluyor, yapılıyor. Halk TV'ye verilen cezayı kınadığımı, yargıdan döneceğine inandığımı, 30 Haziran'da korkulan gibi hiçbir şeyin olmayacağını, olursa da buna yeltenenlerin bin pişman olacağını söyleyeyim.
"Enseyi karartma zamanı değildir"
47 yıl sonra CHP, birinci parti olmuş. AK Parti kurulduğu günden beri ilk kez seçim kaybetmiş. İlk kez o günden bugüne anketlerde geride kalmış. Muhalefet, yaşadığı bütün zulme baskılara karşı, birbirileriyle değil, iktidara karşı bir birleşik muhalefet anlayışında mücadele ediyor. Ufak tefek istisnai tartışmalar olsa bile bir bütün halinde birbirini kollayarak mücadele ediyor. Bu vakitten sonra yargı oyunlarıyla, kumpaslarla bizi sindiremezler. CHP, cumhuriyet tarihinin en yüksek oy oranına erişmiş durumda. AK Parti, 30'un altına inmiş durumda. Bizler açısından tedbir ama bir yandan dayanışma ve mücadele zamanıdır. Kaygı duyuyacaklar kaygı duyuyorlar zaten. Size verilen bu cezalar öz güvenin değil, kaygının, korkunun ve normal yollardan kazanamayacakları bir mücadelede çamura çirkefe yeltenmenin yoludur. Hep birlikte dimdik ayakta duracağız, hep birlikte başaracağız. Yani partisiyle, üyesiyle gönül verenleriyle bütün cumhuriyetçilerle, bütün demokratlar, bütün Atatürkçüler dimdik ayakta duracağız ve başaracağız. Enseyi karartma zamanı değildir, kaygının ve korkunun zamanı değildir. Biz güçlüyüz, biz haklıyız.
"Yıkılmakta olan bir tek adam rejiminin dizleri titriyor"
Birileri ezberden iç cepheyi tahkim edelim diyor ya, cezaevlerinin iç avlusunu tahkim ediyorlar. Silivri Cezaevi'nin iç avlusunda bir cumhurbaşkanı adayı var, 3 kez seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı var, İstanbul'un en önemli ilçelerinin belediye başkanları içeride. CHP'nin PM üyesi içeride. Bunlar, iç avluyu öyle bir doldurdular ki bıraksanız Türkiye'yi yönetecek bir kadro Silivri Cezaevi'nde içeride. Halk TV gibi, bir oda iki sandalye, bir masa ile başlamış bir kurum, Türkiye'nin en çok izlenen haber kanalı haline gelmiş. Neden? Doğru, dürüst, ahlaklı, gerçekleri korkmadan söyleyen yayıncılık yapıyor diye. CHP'ye işte butlan saldırısı, Halk TV'ye lisans iptali saldırısı, Fatih Altaylı gibi bir gazeteciyi alıp da Silivri'yi tıkıp Youtube yayınlarından korkan bir anlayış, üniversite öğrencilerine, akademisyenlere Silivri... Yıkılmakta olan bir tek adam rejiminin dizleri titriyor. AB'nin güçlü ülkelerinin hangisinde muhalifler, gazeteciler tutuklanıyor. Herkes burada düşünce özgürlüğünü sonuna kadar kullanıyor ama kimse bir saldırı altında değil. Anomali ne muhalefette ne muhalefet partilerinde, anormal durum iktidarın ruh halinde. Sadece kazanmak üzerine bir mücadeleye giriyorsanız demokrat değilsiniz. Demokrasi, kazananın yönettiği, kaybedenin kabul edip kusuru kendinde aradığı rejim biçimidir.
Korkmaya devam etsinler. Zulüm ile abad olunmaz, zulmedenin sonu beter olur. Bundan sonra kimse moralini bozmasın, biz kazanacağız, bundan herkes emin olsun. Toplum doğru bilgilendirilmezse teslim olmaya, düşünmemeye, köleleşmeye başlar. Buradan kimseye ne zenginlik çıkar, ne huzur çıkar, hiçbir şey olmaz. En sonunda da felaket gelir. Bu yüzden zengin ülkelere, mutlu ülkelere bakın. Hangisinde tek adam rejimi var? Nerede demokrasi var, nerede denge ve denetleme var, nerede kimseden korkmayan hakimler var, nerede hukukun üstünlüğü var, orada huzur var, para var, mutluluk var. Irak'ta Saddam vardı, ne oldu? İran işte molla rejimi gidiyordu hafta sonu, geri döndü ama artık o rejimin ne kadar ayakta duracağı belli. Suriye'de Esad rejimi vardı, Libya'da Kaddafi rejimi vardı, ne oldu? Bu rejimler demokrasiye yönelselerdi, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına yönelselerdi hızla zenginleşecekler, hızla huzura erecekler, başarılı olacaklardı. Atamızdan miras muhteşem bir cumhuriyetimiz, demokrasimiz, bütün sorunlarına rağmen bir hukuk devletimiz var. Buna sahip çıkmak lazım. Buna sahip çıkarsak hepimiz kazanırız, bütün gençler mutlu olur. Yarın Türkiye, Avrupa'nın en güçlü ülkelerinden birisi olur. Demokrasinin kıymetini bilmezseniz sonumuz felaket olur. 'Sonun felaket olur' demiyorum Erdoğan'a, sonumuz felaket olur, hepimizin sonu felaket olur, bu ülkenin sonu felaket olur."