Mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Operasyonu cumartesi yapıyorlar borsa düşmesin, dolar fırlamasın diye. Yaptığın iş kanuni olsa, savunulacak tarafı olsa hafta sonu sabahın köründe çıkıp da bu operasyonları yapmazsın. Bugün 3 aydır tutup iftiraya zorladıkları, 'Şu isimleri ver ki seni bırakalım' dedikleri birisi, onların dediği iftiraları atmış, kendisi serbest kalmış. İftiraları atan kişi Aziz İhsan Aktaş. Bizim bu belediyelerimizde, örneğin Adana'dakilerde, seçimden önce almış, sonra bizim başkanlar bıraktırmış. Bu kişi bu belediyelerde bu ihaleleri aldı diye belediye başkanlarımızı içeri alıyorlar" dedi. "Sabrediyoruz ama kimse hesap sormayacağımızı düşünmesin" ifadelerini kullanan Özel, "Bu yapılanları yanınıza kar bırakmayacağım. Hesap soracağım!" diyerek iktidara seslendi.
CHP, İBB'ye yönelik soruşturmaların ardından yapmaya başladığı ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitinglerine bugün Düzce'de devam etti. Mitingde konuşan Özel'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Düzce'ye gitme, AK Parti'nin kalesi dediler. O eski siyaset, kutuplaşmalar, kaleler geride kaldı. Artık Düzce AK Parti'nin ya da bir başkasının değil, sadece milletin kalesidir.
Biz kazanacağız; iyilik kazanacak, kötülük kaybedecek. Zaman zaman bir slogan... Aman diyorum, yapmayın, yanlış anlaşılmasın. Buradan açık söylüyorum. Evet, gün gelecek, devran dönecek ama hırsızlar darbeciler hesap verecek.
"AK Partililere sesleniyorum; bizim derdimiz haksızlık yapanla"
Düzce'den bütün AK Partililere sesleniyorum; AK Parti'ye üye olmak, geçmişte oy vermek, onun döneminde işe girmek... Bunlardan kimse endişe etmesin. Bizim derdimiz varsa bir haksızlık yapan, onunla, onlar düşünsün. Bu iktidar yıllarca Düzce'nin oyunu aldı, hizmet etmeye gelince de ortalarda pek görünmedi.
Düzce'yi yalnız bırakmayan biri vardı. Son depremin ardından koşup Düzce'ye gelen, ihtiyaçlarını saptayan, 8 ilçesinde projeler geliştiren, su şebekesi ve kolektör hattı yapan, deşarj hattı yapan, çok sayıda projesi burada devam eden Ekrem İmamoğlu'ndan başkası değildir. Kanal İstanbul'un peşine düşenler Melen Barajı'nı yapmadı. Milletin parasını çarçur edip hiçbir şey ortaya koymadılar.
Düzce ve 8 ilçesinde harıl harıl çalışan Ekrem Başkan ile İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa şimdi Silivri'deler. Buradan hem Şafak Bey'e hem de Ekrem Başkan'a yürekten bir selam yolluyoruz.
Düzce'nin, Karadeniz'in, Anadolu'nun Ekrem Başkan'a muhabbeti birilerini rahatsız etti. Ekrem İmamoğlu ile sandıkta yarışmaktan korkanlar demokrasi tarihimize kara bir leke sürdüler. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 15 Temmuz gibi bir darbeye kalkıştılar. Savcı cübbesiyle geldi darbe bu sefer.
"Diplomasız Erdoğan, namusluca alınmış diplomaya dil uzattın"
31 yıl önce kendisine verilen diplomayı sırf cumhurbaşkanı olamasın diye İstanbul Üniversitesi'nden iptal ettiler. Buradan diplomayı veren ve iptaline direnen işletme fakültesinin dekanı ve hocalarına teşekkür ediyoruz ancak onlar iptal etmeyince üniversitenin yönetimini toplayıp ring araçlarını, duvarın boyasını, çevre temizliğini yapmayan yetkililerin diplomaları iptal ettiğini unutmadık. Bunu hesabını er geç soracağız. Diplomasız Erdoğan!
Sayın Erdoğan, sen namusluca alınmış diplomaya dil uzatınca Düzce gibi güzelim memlekette Ekrem'in diplomasını sorgulayanın ben de diplomasını sorgularım diyenler sana sesleniyor 'diplomasız Erdoğan' diye.
Erdoğan da yargılandı. Eşinin yanından alıp, koluna girip de emniyete götürmediler, nezarette tutmadılar. Bir gün bile tutuklu yargılamadılar. Erdoğan ceza aldı, yine tutuklamadılar. Ta ki kesinleşene kadar beklediler. Ceza kesinleşince bile polis göndermediler. Çağırdılar. Saraçhane'ye çıkıp miting yaptı, davulla zurnayla Pınarhisar Cezaevi'ne yollandı. Orada da 4 ay boyunca kimi istiyorsa yanında kaldı, ziyaretine gelindi. Yüzlerce ziyaretçi geldi her gün. Şiir albümü yaptı, albüm tüm Türkiye'de satıldı. Oysa Ekrem Başkan'ın sosyal medya hesaplarına kadar engellendi. Milletvekilleri dışında ziyaretlere engel oluyorlar. Dünün mağduru Erdoğan, bugünün zalimi olmuştur.
Erdoğan kendisine yapılmayanları bugün masum rakibine yapmaktadır. Şu an henüz iddia var, iddianame yok. İftira var, kanıt yok. Cezaevi var, yargılama yok. Karar yok, kesinleşme yok. Sanki suçluymuş gibi resmine, afişine yasak getiren, onun resminden bile korkan bir anlayış var. Afişleri, posterleri toplamakla bir sonraki cumhurbaşkanını bu gençlerin yüreklerinden sökemezsiniz. Bu başsavcı sürekli Ekrem Başkan'dan bir suçlu yaratmaya; delil, tanık yaratmaya çalışıyor.
"İki savcı 'Avukatın yanında iyi konuşamıyorsun; çocuklarını düşün, düzgün ifade ver, evine dön' demiş"
Erdoğan'dan, Sayın Adalet Bakanı'ndan cevap bekliyorum. Dün bir milletvekilimiz Kandıra Cezaevi'ne bir tutuklu arkadaşımızı ziyaret etti. Cezaevinde yok demişler. Firar mı etti? Hayır. Doktorda mı? Hayır. Mahkemeye gitti denir. Avukatı aranır, haberi yok. Çağlayan'da savcıya gidince avukat, biz çağırdık, ifade vermek istemeyince geri yolladık der. Avukat sorar, niye haberim yok? Cevap yok. Arkadaşımızı cezaevinden adliyeye getirip iki savcı 'Avukatın yanında iyi konuşamıyorsun. Başkası konuştu, çocuğuna kavuştu. Onları düşün, düzgün ifade ver, evine dön' diyor. Nasıl iftira atayım deyince 'Sen bilirsin, dön o zaman cezaevine' diyorlar.
Çocuklarıyla kadınları tehdit edenler, 20 sene kimsenin yüzünü göremezsin diyenler kul hakkına giriyorlar. Bu insanlara attıkları iftira ve haksızlık tarih önünde yapılmış en büyük kötülüklerden biri. Sabrediyoruz ama kimse hesap sormayacağımızı düşünmesin. Sürekli Ekrem Başkan'dan suçlu yaratmaya çalışıyor. Bizde inatla sabırla mücadele ediyoruz. Bu yapılanları yanınıza kar bırakmayacağım. Hesap soracağım, hesap soracağım, hesap soracağım...
"Bilirim ki bir santim eğilirsek bunlar millete diz çöktürecek, izin vermeyeceğiz!"
Bana diyor ki meydanlardan, sokaklardan değil, partine git, orada otur. Yani diyor ki mücadele edersen seni de yerinden ederim. Bu tehdidi yapanlara, evlat katillerini üzerimize salanlara, sahte ihbarlar yapanlara diyorum ki ben iki emekli öğretmenin oğluyum. Yatılı okulda büyüdüm. Bu çocuk normalde bu kadar koca koca adamların tehditlerinden korkardı eğer oturduğu koltuk Gazi Mustafa Kemal'in koltuğu olmasaydı! Bilirim ki bir santim eğilirsek bunlar millete diz çöktürecek, izin vermeyeceğiz! Ne Ekrem Başkan'ı bırakırız ne Cumhuriyet Halk Partisi'ni!
"Kadriye Hanım'ı tutukladıkları gün evladının 13'üncü yaş günüydü"
Ekrem Başkan'ın ailesi yetmedi, sıra Kadriye Hanım'a kadar geldi. Alıp 4 gün tuttular, sonra araban 3 yıl önce yurt dışına çıkmış diye sordular. Cevabı 1 yıl önce aldım olunca bir şey yapamayıp saldılar. O şartta bile savcı tutuklama istedi de vicdanlı bir hakim evladının yanına yolladı. Kanun bir daha yapamazsın demesine rağmen gözaltı, 4 gün tutma, emniyette sorgu ve başka hakimin yanına çıkarıp oradan tutuklama yaptılar. O tutuklamayı yaptıkları gün evladının 13'üncü yaş günüydü. Alırken evde çocuğu tek başına bıraktılar. Çınar'ın yaş gününde annesini alıp Silivri'ye koydular. Onların gözyaşlarında boğulacaksınız, adalet kazanacak.
"Mehmet Şimşek'in aslında darbenin mali ayağı olduğu ortaya çıktı"
19 Mart darbesi 82 milyon insanın her birinin cebinden 28'er milyon lira almıştır. Dünyada o güne kadar saygın bir ekonomist diye bilinen Mehmet Şimşek'in aslında darbenin mali ayağı olduğu ortaya çıktı. Bu 60 milyar dolar niye gitti deyince 'Bugünler için biriktirmiştik, bugünler için harcadık' diyebilmiştir.
Emeklilere 14 bin 500 değil 30 bin verebilirdik, çiftçilerin bütün borçlarını kapatabilirdik, işsiz olan herkese 15'er bin lira işsizlik maaşı verebilirdik, öğretmenleri atayıp 3 yıllık maaşlarını peşin verebilirdik. İşte böyle bir parayı sırf Ekrem İmamoğlu'ndan kurtulmak için, Erdoğan'ın korkusu yüzünden harcadılar.
Biz arkadaşlarımıza güveniyoruz. Siz de savcınıza güveniyorsanız televizyondan canlı yayınlayın, herkes duysun.
"Borsa düşmesin, dolar fırlamasın diye operasyonu cumartesi yapıyorlar"
Operasyonu cumartesi yapıyorlar borsa düşmesin, dolar fırlamasın diye. Yatırımcı ne ister? Güven, demokrasi ister, hukuk ister. Yaptığın iş kanuni olsa, savunulacak tarafı olsa hafta sonu sabahın köründe çıkıp da bu operasyonları yapmazsın. Bugün Büyükçekmece Belediye Başkanımız, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanımız, Avcılar Belediye Başkanımız, Adana Seyhan ve Ceyhan Belediye Başkanımız, önceki dönem milletvekilimiz, PM üyemiz ve çok sayıda arkadaşımıza 3 aydır tutup iftiraya zorladıkları şu isimleri ver ki seni bırakalım dedikleri birisi onların dediği iftiraları atmış, kendisi serbest kalmış.
"Bizim başkanlar suçlu oluyor, bu adam serbest kalıyor"
İftiraları atan kişi Aziz İhsan Aktaş. Bizim bu belediyelerimizde örneğin Adana'dakilerde seçimden önce almış, sonra bizim başkanlar bıraktırmış. Bu kişi bu belediyelerde bu ihaleleri aldı diye belediye başkanlarımızı içeri alıyorlar. Yargıtay'ın, THY'nin TBMM'nin ihalesini bu almış. Devlet Hava Meydanları'nın Elektrik Üretimi A.Ş.'nin ihalelerini bu almış. Trabzon Büyükşehir AK Parti'de ve Şanlıurfa Büyükşehir geçen dönem AK Parti'de, YRP'de ve yeniden AK Parti'de, Elazığ Belediyesi, İstanbul Bahçelievler Belediyesi, 20 farklı ildeki kamu hastaneleri, Haliliye belediyesi, Isparta Belediyesi, Pamukkale ve Uludağ Üniversiteler; hepsinin ihaleleri bu kişide ama bizim belediye başkanlarımıza bu kişi neden ihale almış diyorlar. Bizim başkanlar suçlu olup bu adam serbest kalıyor.
"Geçmişte bunlara darbe yapılınca biz karşı çıktık, şimdi bunlar darbe yapıyor"
Aylardır at iftirayı, çık dışarı. Bu başsavcı, bu savcılar diyorlar ki ihale dosyalarını yolla, bizim belediyeler hepsini yolluyor. Bakıyor, çok bu diyor. Neden? Bana 2019 sonrası lazım. Düzce'nin vicdanına sesleniyorum. Adalet arayan bir savcı Ekrem Başkan dönemine bakıp da AK Parti dönemine bakmayacağım, 2019 öncesini alın götürün diyorsa bu adam adaletin, hırsızlığın peşinde değildir. Bir hırsızlık peşindedir o da Türkiye'nin geleceğini çalmaktır. Bu yapılan darbedir. Geçmişte bunlara darbe yapılınca biz karşı çıktık. Dedik ki milletin getirdiğini millet götürür. Şimdi bunlar darbe yapıyor.
Bugün akşam İstanbul'dayım. Bu kötülüğe teslim olmayacağız, gerekirse uyumayacağız. Ben İstanbul'a, siz adalet ve iktidara doğru yürüyelim arkadaşlar!"