CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kabataş Meydanı ve Transfer Merkezi Açılışı’na katılarak İBB iddianamesi hakkında açıklamalarda bulundu. Özel, Ekrem İmamoğlu’nun 239 gündür hapiste tutulduğunu belirterek, soruşturmanın gizli olduğu iddialarının aksine bilgilerin yandaş medyaya sızdırıldığını ifade etti.

Özel, iddianameyi değerlendirdiği konuşmasında, "İddianamede bilinmedik bir şey yok, bilmediğimiz bir şey yok ama bildiğimiz bir şey de yok. Televizyonlara söylenen bütün fasiküllere, her gün yandaşlara ne sızdırdılarsa son gün buna bir kat yapmışlar. Güya soruşturmada gizlilik vardı, yandaş medyaya sızdırdıkları iddianamenin içinde bir kısmıyla" dedi.

AK Parti Sözcüsü Çelik'in dayısının cenazesi Adana'da defnedildi
AK Parti Sözcüsü Çelik'in dayısının cenazesi Adana'da defnedildi
İçeriği Görüntüle

“Kanıtlanmış bir kör kuruş yok”

Özel'in konuşması özetle şöyle:

“‘İddianamede sadece tanık beyanı yok, kanıt var’ diyordu. Kanıtlanmış bir kör kuruş yok. Bir delikli para yok. Kanıtladığı varsa etkin pişmanlıktan iftira atanların sıkıştıkları noktada söyledikleri var, kendilerine dair. Ekrem Başkanımıza dair, namuslu belediye bürokratlarımıza dair, İstanbul’a hizmet eden bu kıymetli kadrolara dair bir kör kuruş, ne ispat, ne kanıt, hiçbir şey yok. Ne var? 969 kez ‘hatırladığım kadarıyla’ var. 691 kez ‘-mışlar, -mişler, -muşlar’ var, 546 kez ‘duydum’, 499 kez ‘olabilir’, 235 kez ‘ben böyle düşünüyorum’, dokuz kez ‘hissettim’ var. Kanıt yok, ortada bir tek kanıt yok. Ama kanıt olmayınca mesela ne var ortada? Ekrem Başkan’ın oğlu para istemiş, resmi hesabından para yollamış. 772 bin lira. Altı metrelik bir tekne almış 27 yaşındaki oğlu kendine. 772 bin lira, bir daire 20 milyon, 30’da biri bir dairenin. Ve Anadolu Ajansı sehven, TRT yanlışlıkla bu 772 bin lirayı, 772 milyon lira yazmışlar. İddianamenin ilk günü ‘772 milyon lira yolladığı anlaşıldı.’ Dekont 772 bin lira. Söylenenin binde biri. Ve para babanın oğluna yolladığı, oğlunun da namusuyla çekip kendine altı metrelik, altı metrelik, ‘Bir gemi var, gemicilik var’ deyip 250 metrelik gemilere ‘gemicik’ diyedursun altı metrelik böyle herhangi bir yerde satılan bir basit meseleyi 1000 katı diye söylediler. Uğraştık, aradık. Dün akşam benim konuşmamdan sonra yayından kaldırdılar. ‘Özür dileyin’, ‘Kaldırdık işte, özür diletmeyin.’ Hakan Bahçetepe’nin Gaziosmanpaşa Belediyesi’ndeki kasasından böyle dolar çıkarıyor görüntüleri vardı. Gördüm, inanamadım. ‘Hemen arama tutanağı gelsin, bu paranın ne işi var belediyede?’ dedim. Arama tutanağı geldi. Mühür var, hard disk var. ‘E para?’ TRT’yi aradık, ‘Ne yapıyorsunuz siz?’ ‘Anadolu Ajansı yolladı.’ ‘Ne yapıyorsunuz siz?’ ‘Elimize görüntü ulaşmamıştı, stok görüntülerden yolladık.’ FETÖ'cülerin AK Partililere verip de AK Partililerin böyle paraları çıkardığı görüntüleri, sanki şimdinin görüntüleriymiş gibi yolladılar. Mustafa Akın’ın yayladaki kasasından 48 tek mermi çıktı. Ruhsatlı beylik silahına ait. Bir kuruş para yok. Orada Euro gösterdiler, Gaziosmanpaşa’da dolar gösterdiler. İddianame çıktı, ikisinin de kasasından hiçbir şey çıkmadığı ortaya çıktı.

“Atılan iftiraların arkası boş”

Buradan açıkça söylüyorum. Atılan iftiralar var, arkası boş. Kanıtı yok, ama buradan bir tane gerçekten sorumluluk alacak, namuslu, ‘Ben de kandırıldım, özür diliyorum’ diyecek TRT’den bir yetkili bekliyorum. Anadolu Ajansı’ndan bir yetkili bekliyorum. A Haber’den bir haysiyetli yönetici bekliyorum. TGRT’den özür dileyecek namuslu, erdemli birini bekliyorum. Merkez medyadan haberin doğruluğunu soruşturmadan yayın yapan yayın yönetmenlerinden özür bekliyorum. Bunların hepsini birden organize eden Recep Tayyip Erdoğan’dan açıkça özür bekliyorum, özür bekliyorum. Bu söylediğim isimlerin hepsine söylüyorum: İlk gün servis edilen 560 milyar liralık yolsuzluğun, 560 lirasının kanıtı nerede? Kanıtı nerede? Günlerce ‘İBB’den bin 200 cep telefonu alındı, dağıtıldı’ dediniz. Bir tanesinin ispati nerede? İddianamede ne 560 milyar var, ne bin 200 tane cep telefonu var. ‘İmamoğlu’nun lüks araçları’ dediniz, MHP milletvekilinin çıktı. Hani özür nerede? ‘Pandemide bin 388 konser verildi, konserlere fahiş fiyatlar, milyonlar ödendi’ dendi. İddianamede adı bile geçmiyor. ‘KİPTAŞ 100 daireyi beşte bir fiyata delegelere dağıttı’ dediniz. Delegelerin adı bile geçmiyor. 100 değil bir tane daire hakkında bile iddianameye bir kelime bile yazamadılar. ‘Para dolu valizler’ dediler. Özgür Çelik Başkanım valizi açtı jammer’ı gösterdi. ‘İddianamede göreceksiniz paraları, para kulelerini’ dediler. İddianamede ‘Valizlerin içinde jammer var, hangi gizleyecek konuşmalar yapılmış? Jammer’a neden ihtiyaç duyulmuş?’ diyor. Buradan açıklıyorum. Mevcut Cumhurbaşkanı, attığı her adımda arkasında jammer kamyonu ile gezerken, her toplantıda jammer o ilçenin neredeyse bütün iletişimini keserken, elini yıkamaya lavaboya giderken jammer çalıştırma ihtiyacınız hangi ihtiyaçtan doğuyorsa, mevcut Cumhurbaşkanı niye jammer kullanıyorsa, bir sonraki Cumhurbaşkanı da o yüzden jammer kullanıyor.

“Bu partiyi Kenan Evren kapatamadı, sen kimsin?”

İşin özünü, sözünü kimse çarpıtmasın. Bunların sonunda Cumhuriyet Halk Partisi’ni kapatma davası açmaya çalıştı hadsizler. Millet bir ayağa kalktı, ‘Savaş meydanında Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu partiyi Kenan Evren kapatamadı. Sen mi kapatacaksın?’ dedi, alnını karışladı bunların. Bir yanda hemen başsavcılıktan yazı: ‘Bizim kapatma ile ilgili bir şeyimiz yok, bildirim yaptık.’ Millet daha beter yüklendi, ‘Efendim biz kapat demedik, sadece görevimizi yaptık.’ Ama yazdıkları yazı çıktı ortaya. Anayasanın parti kapatma maddelerini hatırlatan, bu fiillerin süreklilik arz ettiğinde kapatmanın şart olduğunu söyleyen yazılarını, başsavcıyla rekabet halinde oldukları savcı sızdırdı medyaya yolladı. Şimdi AK Parti bu kadar yanlışın yanında kendisi kapatma davalarının mağduru olmuş bir siyasi hareket olarak, Cumhuriyet Halk Partisi’ni kapatmaya çalışan, kapattırmaya çalışan bir siyasi hareket olarak bir kez daha suçüstü yakalandı.”

Muhabir: Halil Kızılırmak