Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevi'nde Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün TBMM açılış resepsiyonunda CHP haricindeki siyasi parti liderleriyle bir araya geldiği çay sohbetiyle ilgili olarak açıklamalarda bulunan Özel, “Orada bulunan siyasi partilerden örneğin DEM Parti, yıllarca ağır züllümler gördü ve hala görmeye devam ediyor. Sayın Demirtaş ve Yüksekdağ, bu hükümetin iradesiyle, kararıyla hala içerdeler. Onların da zaman zaman protestosu oldu. Partilerin tutumları kendi açısından, kendi yetki organlarında değerlendirilip kararlaştırılır” ifadelerini kullandı.
TBMM'de 28. Yasama Dönemi 4. Yasama Yılı'nın açılış resepsiyonunda Tören Salonu'nda bulunan bir odada Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında başlayan toplantıya daha sonra resepsiyona katılan siyasi partilerin liderleri de davet edilmişti. Toplantıda HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de yer almıştı.
"Eşlerle, çocuklarla, özel kalemlerle uğraşan bir anlayış var"
Silivri ziyareti sonrası açıklamalarda bulunan Özel, Meclis’in açılışından sonra ilk kez konuştu.
Özel şunları söyledi;
"Aziz İhsan Aktaş'ın iftira attıkları içeride kaldı, kendisi çıktı. İddianame ile birlikte tutuksuz yargılanmaların başlamasını bekliyoruz. Eğer yargılayanların rızası varsa, bizim arkadaşlarımızın rızası var, frekans usulüyle dileyen kuruluşlar yayınlayabilir. Böyle bir düzenleme yapılırsa hem TRT'den tamamının izlenmesi hem de pratik bir olanak sağlanacaktır. Bizim arkadaşlarımız iftiraları canlı yayında yanıt vermek istiyor. Kimsenin hakkının ihlal etmemek şartıyla canlı yayınlanmasını istiyoruz.
Bugüne kadar servis ettiğiniz onca yalanı hadi bakalım ispatlayın. İddianamelerde göreceğiz. Teker teker bekliyoruz onları. Ve insanların haysiyetiyle oynadınız, namusuyla oynadınız, şerefiyle oynadınız. 560 milyarlık yolsuzluk dediniz. Tek kör kuruşu ispat edemediniz. Hadi şimdi yazın bakalım iddianameyi. Bunu bekliyoruz. Bir yandan da örneğin içeride Fatih Keleş'in, Sayın Fatih Keleş'in oğlu Mustafa'yı, 26 yaşında Mustafa'mızı da ziyaret ettim mesela. Konuyla hiç alakası yok.
Oğlu içerideyken dayanamaz bizim dediğimiz iftirayı atar diye Fatih'i içeride tutuyorlar. Ekrem Başkan'ın özel kalem müdürünü, koruma müdürünü içeride tutuyorlar ve ailelerle, eşlerle, çocuklarla, özel kalemlerle uğraşan bir anlayış var. Bir de bir yandan da örneğin iddianameye ne diyor Sayın Başsavcı? Aziz İhsan Aktaş suç örgütü. Aziz İhsan Aktaş dışarıda. Suç örgütünün kurucusu dışarıda. Ben kim suçlu, kim değil bilemem. Benim bildiğim arkadaşlarımın masumiyeti. Ama savcı diyor ki, çıkmış karşımıza. Aziz İhsan Aktaş suç örgütü var. O kurdu. Sonra örgütün başı o. Sonra o ifade verdi, çıktı. İftira attıkları içeride kaldı veya iftiraya zorlattıkları içeride kaldı. Böyle bir şey olmaz. Bir an önce bu iddianamelerin ortaya çıkmasını ümit ediyoruz. İddianameyle birlikte tutuksuz yargılamaların artık başlamasını, yargılamayla birlikte de adaletin tecelli etmesini bekliyoruz.
"Davaların TRT'den yayınlanması gerekir"
Davların TRT'den yayınlanması ve herkesin bu davaları canlı izlemesi gerekir. Bizim arkadaşlarımız masumiyetlerine inanmaktadır. Sayın Bahçeli'nin bunu onaylayan bir açıklaması var. Bundan sonraki davaların takip edilmesi için en azından internet üzerinden bir olanak sağlanması gerekir.
Tartışma yaratan fotoğraf
Orada bulunan siyasi partilerden örneğin DEM Parti, yıllarca ağır züllümler gördü ve hala görmeye devam ediyor. Sayın Demirtaş ve Yüksekdağ, bu hükümetin iradesiyle, kararıyla hala içerdeler. Onların da zaman zaman protestosu oldu. Partilerin tutumları kendi açısından, kendi yetki organlarında değerlendirilip kararlaştırılır. Biz protesto ediyoruz diye herkes protesto edecek diye bir şey beklemedik. Çünkü baskı altında olan biziz. Meclis başkanı davet eder giderler, burada o siyasi liderlere kötü bir söz söyleyecek halimiz yok. Onlar davete icap ederler. Biz de içinde bulunduğumuz konjonktürün ve saldırının icap ettiği şekilde dün orada bulunmadık. Bugün arkadaşlarımız orada ve TBMM’nin çalışmalarına en etkin şekilde yer alacaklardır.
Erdoğan'ın F-35 sorusuna yanıtı
Ülkenin Cumhurbaşkanına Amerika'ya gidiyor, Trump'la kapalı kapılar ardında konuşuyor. Dönüşte kendisine sorulmayan soruyu, yapılmayan gazeteciliği bir gazeteci yapıyor ve soruyor. Ne kadar meraklısın diyor F-35'lere. Ben senin kadar merak etmiyorum. Niye merak etmiyon? Niye o gazetecinin vergileri, benim vergilerim, bu milletin vergileriyle 1,5 milyar dolar, 1,5 milyar dolar Türkiye parasıyla, Türk parasıyla 60 milyar TL'nin üzerinde 70 milyar TL'ye yakın para verdik. Adamlar bizim paranın üstüne çöktüler. Ne paramızı veriyorlar ne F-35'leri veriyorlar. Beyefendi Sayın Erdoğan bunu merak etmiyormuş. Ben nasıl merak etmiyor bunu merak ediyorum. Ben merak ediyorum. Bizim paraya ne oldu? Altı tane F-35 üzerinde Türk bayrağı var. Teslim edildi Amerika'da hangarda duruyor. Altı tane F-35'i alamıyoruz. Sumuta saldıran İsrail'in elinde F-35 var. Ege'nin öbür yanındaki Yunanistan'da F-35 var. Program ortağı olduğum yerde beni kovmuşlar. Paramı vermiyorlar. Para nerde yok? F-35 nerde yok? Erdoğan'a soruyorsun buna cevap vereceğine gidiyor muhabire ne kadar meraklısın diyor ki gazetecilik merak mesleğidir arkadaşlar. Gazetecilik toplumun merak ettiğini muhatabına sormak, cevabı ulaştırmaktır. Gazeteciye çok meraklısın. Senin meraksız olman esas atipik, anomali, anormal olan senin ne oldu benim F-35'ler diye Trump'a söyleyememen. Parasını verdiğimiz malımızı nasıl vermiyorsunuz diyemiyor, soran gazeteciye çok meraklısın diyor. Söyleyecek bir şey yok. Milletin vicdanına havale ediyorum bu sorumsuz tavrı."
Sumud Filosu baskını
"Sumud filosuna saldırı büyük bir ahlaksızlıktır. Orada 37 tane bizim vatandaşımızın da, dünyadan gelen tüm aktivistlerin de tutuklanması, uluslararası hukuk açısından da son derece sakıncalı bir durumdur. Burada sandılar ki bir ara Sumud filosu giderken İspanya bir eşlik etmek üzere yanılmıyorsam karakol gemisi yolladı. Hollanda Firkateyn yolladı. İtalya Firkateyn yolladı. Bizimkiler de orada tatbikat yaparken orada bir gücümüz var. Filo da oradan geçerken su alan bir tanesine yardım da ettiler. Allah razı olsun. Sonra AK Partililer sanki biz de Sumuda destek yollamışız gibi bunu paylaşıyorlardı. Nerede o zaman şimdi bizim destek? 37 Türk vatandaşını gözaltına alınırken madem siz Sumuda eşlik etmeye gitmişiz gibi bunu anlatıyordunuz orada tesadüfen bulunan kuvveti niye müdahale etmiyor? Niye Türk vatandaşlarının gözaltına alınmasına tutuklanmasına engel olmuyorlar? Buradan söylüyorum. 37 tane İsrailli civcivi tutuklayacaklar. Bak İsrail neler yapıyor? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin düştüğü hale bakın. O yüzden vatandaşlarımıza derhal sahip çıkılması İsrail'e en sert tepkinin verilmesi Sumuddaki tüm aktivistlerin bir an önce özgürlüklerine korunması kavuşması gerekiyor. Bu kadar İsrail karşılığında karşısındaki pısırıklığın Trump korkusundan kaynaklandığını hepimiz biliyoruz."