Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tutuklu bulunan CHP’li Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’nin yerine seçilen AK Parti’nin yeni başkanvekili Eray Karadeniz’i telefonla arayarak tebrik etti.

Manisa’da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Erdoğan’ın tebrik telefonuna tepki gösterdi. Özel, “Şimdi yargının da bu kadar baskı altında olduğu bir yerde, Hakan’ı yargılayan mahkemenin savcıları, Cumhurbaşkanı’nın efendim işte Gaziosmanpaşa’yı aldı diye kutladığı yerde Hakan’ı nasıl serbest bırakacaklar ve Hakan gelecek geriye, koltuğuna oturacak?” ifadelerini kullandı.

“Manisa, başkanının cenazesinde kucaklaşma yaşadı”

Özel şunları söyledi;

“Ferdi Başkan 1,5 yıl bile sürmeyen Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında Manisa’da il başkanlığından geldiği bu yolda, partililerin gönlünü fethetmişken, 1,5 yılda bütün Manisa’nın gönlünü fethetti. Geçirdiği kazadan sonraki birkaç günde de bütün Türkiye onu tanıdı, sahiplendi ve gözyaşları ile uğurladı. Bugün taziyemizin son günündeyiz. Annemizin yaşı ve sağlık durumu, ailenin tüm üyelerinin içinde bulundukları zor durumu göz önüne alarak 5 saat, 6 saati bulan bir taziye alıyoruz. 10 binlerce Manisalı geliyor. Sadece Manisalı değil, dün Trabzon’dan bile gelen vardı. Tüm şehirlerden gelenler oluyor. Bugün de taziyenin son gününde yine sevenlerini, tanıyan, tanımayan ama gönlü Ferdi Başkan ile birlikte olan herkesin taziyesini burada alacağız. Akşam taziyeyi takiben Hatuniye Camii’nde üçüncü gün olduğu için mevlüdümüz olacak. Yarın da yine Hatuniye Camii’nde cuma namazını başkanımızla birlikte bayram namazını kıldığımız yerde, misafirlerimizle birlikte kılacağız. Çok sayıda yurtdışında olan ve taziyeye yetişen, yetişemeyen isimler geliyorlar, arıyorlar. Burada olmak istediklerini ifade ediyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşayan Cumhurbaşkanları aradı, Sayın Ahmet Necdet Sezer, Sayın Abdullah Gül. Siyasi partilerin tamamının genel başkanları aradı. Cenazeyi takip ettiniz; tüm siyasi partilerin mümkün olan en üst düzeyde temsil edildikleri, mesajlarını ilettikleri, burada var oldukları bir birleştirici cenazeydi. Kutuplaşma üzerinden böyle şehirlere, Manisa gibi şehirlere oy davranışları etkilenmeye çalışılır yıllarca. ‘Şuna oy verme ona yakın, buna oy verme buna yakın, ‘şu’cu musun, ‘bu’cu musun?’ Dün tam tersine Manisa zaten son seçimde yüzde 60 oy verdiği başkanının cenazesinde yüzde 100 ile bir kucaklaşmayı yaşadı. Türkiye’nin bütün renkleri, bütün partileri, bütün siyasi görüşler buradaydı. Çok kıymetliydi.”

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Astana Büyükelçiliği’ni ziyaret etti
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Astana Büyükelçiliği’ni ziyaret etti
İçeriği Görüntüle

“Soruşturma, Manisa’nın savcılarına emanet”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, Ferdi Zeyrek’in yaşamını yitirmesine yol açan ihmallerin ardından gözaltına alınan iki şüphelinin serbest bırakılmasıyla ilgili soruya şu yanıtı verdi:

“Adalet Bakanımız, bugün sabah kendisi de taziye için aradı. Kapsamlı bir açıklama yaptı. Oradaki iki şüphelinin gözaltında olduğu söyleniyordu, adli kontrolle serbest bırakılmışlar. Biz bütün detaylarıyla, savcıların zaten Manisa’daki savcılar da Manisa’nın havasını koklayan, suyunu içen, Ferdi Başkan’ı tanıyan, bu şehrin Ferdi Başkan’a bağlılığını bilen savcılar, Manisa’nın savcıları onlar. Onların en iyi şekilde nerede ne hata, ne kusur varsa bulacağı, kim suçluysa cezalandıracağı bir süreci yürüteceklerine inanıyoruz. Onlara emanet. Biz takip ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı’nın kapsamlı açıklamasından duyduğum memnuniyeti de Sayın Bakan’a ifade ettim. Takip ediyor olacağız. Soruşturma ilerledikçe tahmin ediyorum savcılık makamı gerekli açıklamaları yapacaktır. Onun dışında hani serbest bırakıldı, bırakılmadı, bir adli kontrol meselesi olduğunu biliyorum. Kim gözaltına alınmış, hangi şeyle alınmış onu da takip edemedim inanın ki. Her dakikamızı siz takip ediyorsunuz burada.”

Halk TV açıklaması

Genel Başkan Özel, Halk TV’nin Sahibi Cafer Mahiroğlu hakkında ihaleye fesat karıştırma iddialarıyla çıkarılan yakalama kararının sorulması üzerine şunları söyledi:

“Arkadaşlar şimdi şöyle bir şey söyleyeyim. Çok siyasi bir şey de söylemek istemem Manisa’da. Manisa’da elbette söyleyeceğiz. Bu taziye gününde söylemek istemem ama şöyle bir mesele. Aziz İhsan Aktaş diye bir suç örgütü lideri var. Öyle söyledi savcılık. Dedi ki ‘Bunun bir suç örgütü var, Aziz İhsan Aktaş’ın. Bu da başında.’ Bu kişiyi 70-80 gün içeride tuttular. Sonra işte iki günde beş sayfa ifade vermiş. İfadesini yazmışlar. İfadesinde ona kara çalmış, buna kara çalmış. Suç örgütü liderini serbest bıraktılar. Yani suç var, soruşturma varsa bir suç iddiası var. Suç ortada, suç örgütünün lideri burada, o hiç olmadığı iftiralar atıyor. O çıkıyor. İftira attıklarında soruşturma başlatıyorlar. Ben okuduğum, gördüğüm kadarıyla şöyle söylüyor Aziz İhsan Aktaş; ‘Şunu yaptım, şunu verdim, aldım, gördüm’ değil. İfadesi şöyle başlıyor; ‘Anladığım kadarıyla Cafer Mahiroğlu şöyle şöyle bir şey yapmış.’ ‘Anladığım kadarıyla’ diyor. Onun anladığı kadarıyla bir şey olmuş. Bunun üstünden yakalama kararı olacak iş değil. Burada mesele Cafer Mahiroğlu değil. Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu, işte muhalefetin sesini duyuran Cafer Mahiroğlu. Soruşturmaya karşı eleştirel yaklaşımları haberleştiren kanalın sahibi bu. Yani doğrudan susturmaya yönelik, halkın haber alma hakkına yönelik, Halk TV’ye yönelik, muhalefete yönelik bir baskı savcılığını yaptığı ve ona bir saldırı. Bunu Türkiye’deki insanların, savcının yaptıklarına eleştirileri duyma hakkına yapılan bir saldırı olarak görüyorum. Savcının ‘İkna edemedim’, daha doğrusu ‘Kanıt koyamadım. Millet bana inanmıyor. Kanıtlar veya iddialar, iftiralar da muhalif medyada hızla çürütülüyor. Dur şunları bir susturayım, sonra tekrar saldırayım’ yaklaşımı olarak görüyoruz. Buna millet izin vermez, geçit vermez. O açıdan Cafer Bey’e yapılan yakalama kararını, gazeteciliğin yakalanmaya ve susturulmaya çalışılması, halkın haber alma hakkının engellemeye çalışılması, savcının içinde bulunduğu ve kendini millete ifade edemediği, ‘Ya ne yapıyorsun sen üç aydır bir tane kanıt yok ve ne söylesen boş çıktı’yı susturma, bu sesleri susturma çabası olarak görüyorum.”

“İmamoğlu’nun aldığı karar doğru karardır, biz de o kararın arkasındayız”

“Ekrem Başkan’ın duruşmasının yer değiştirilmesi büyük bir saçmalık, büyük bir hukuksuzluk ve artık adeta savcının böyle deyim yerindeyse şımarıkça davranışları. Yani aylar önceden gün verilmiş, saat verilmiş. Verilirken iki tarafın avukatlarıyla konuşuluyor yeri, saati. Herkes plan, programını ona göre yapıyor. Bir gün kala duruşma yeri değiştiriliyor. Şu kadarını söyleyeyim. Bunun bir mahkeme kararıyla yapılması lazım. Bir karar alması lazım. Bu karara da itirazın mümkün olması lazım. Sırf itiraz edilen mahkeme bizi haklı görür diye. Çünkü öyle ya sen duruşmaya 12-16 saat kala olmadık bir yere duruşmayı alıyorsun. Belki çok haklı bir itiraz nedenin var. Kim verecek bu kararı? Bir itiraz edebileceğin mahkeme olması için bunun kararı olması lazım. Karar yerine tutanak tutmuşlar kendi aralarında. Yani ilkokulda sınıfta müsamere tarzında bir seçim yapacak olsanız ve bir sayım-mayım yapacak olsanız bundan daha ciddi yaparsınız. Taraflara bir sorarsınız, bir karar alırsanız itiraz edilebilir olması lazım. O zaman Akın Gürlek bir tutanakla duruşmayı Hakkari’ye alsın yarın sabah. Ve ondan sonra ben gidemeyeceğim, itiraz da edemeyeceğim. Böyle bir şey olmaz; Silivri’ye almak. Neden korkuyor? ‘Efendim bu Çağlayan’a 10 binler, gelir mi 100 binler gelir mi?’ Bu korkun varsa bir şeyi yanlış yapıyorsun. Duruşma dediğine taraflarla avukatları gelir. Böyle toplumun gelip de Çağlayan’ı basacağını düşünecek kadar korkuyorsan, demek ki korkulacak bir şey yapıyorsun. O yüzden hukuken savunulabilecek bir tarafı yok, teknik olarak da çok özürlü, kusurlu bir iş. Ekrem Başkan’ın avukatları da bunu görünür kılmak açısından çok doğru bir iş yapmışlar. Ben de bu hengame içinde haberdar olmadım ama birkaç saat içinde karar almışlar, duruşmanın yeri değişmiş. Ekrem Başkan’ın avukatları da ‘Gitmeyeceğiz, Ekrem Bey katılmayacak duruşmaya’ demiş. Doğru karardır, biz de o kararın arkasındayız.”

“En yanlış işi Erdoğan yapmış”

“Buradaki en kötü, en yanlış işi Sayın Erdoğan yapmış dün. Tebrik telefonu açmış ve kutluyor. Neyi tebrik ediyorsun? Şimdi yargının da bu kadar baskı altında olduğu bir yerde, Hakan’ı yargılayan mahkemenin savcıları, Cumhurbaşkanı’nın efendim işte Gaziosmanpaşa’yı aldı diye kutladığı yerde Hakan’ı nasıl serbest bırakacaklar ve Hakan gelecek geriye, koltuğuna oturacak? Bu hatayı geçen sefer Yalova’da yaptı. Bakın Yalova seçimlerini önce kıl payı farkla kazandık. İptal etti. Açık farkla kazandık. Aynı İstanbul gibi. Bu sefer belediye başkanımızı bir iftirayla açığa aldılar. Yerine vekil atadılar. O vekilin elini kaldırdı Erdoğan, AK Parti grup toplantısında. Sonra 2-3 yıl bütün bilirkişi raporları belediye başkanı Vefa Salman’ın lehine geldi. Yeni bilirkişi raporu istediler üç sefer. Kararı geciktirip, geciktirip seçimi buldurdular. Seçimden sonra Vefa Salman’ın suçsuzluğu ortaya çıktı ama iş işten geçti. Üç sene orayı haksız yere yönettiler. Ama ne oldu? Yalovalılar da bu sefer daha büyük farkla yine CHP’yi seçti. Şimdi Erdoğan gibi bir siyasetçinin, kendi geçmişinde de bu tip işlerin olduğu bir siyasetçinin, geçmişin mağduru olan bir siyasetçinin, bugünün böyle zalimi ve bugün bu hataları yapmıyor olması lazım. Ne kendine faydası var, ne demokrasiye faydası var, ne Türkiye’ye faydası var. Olmaz. Bakın buradan canlı yayın altında söylüyorum. AK Partili bir belediye başkanının yerine vekil seçilecek olsun, aday çıkaran Özgür Özel namerttir. Çıkarmam. Çıkarmamak lazım. Belediye başkanlığı bittiyse başka bir şey. Ama bitince zaten her parti ne gerekiyorsa onu yapar. Bence kanun da yanlış zaten. Yani böyle olunca hemen 60 gün sonra soralım yine millete. Niye içeriden yapıyoruz, dışarıdan yapıyoruz bilmem ne? Ama bu vekili arayıp telefonla kutlamak yanlış olmuştur, mahkemeye baskı olmuştur. ‘Ben Gaziosmanpaşa’yı aldım, benden geri alma’ diyor hakime yani. Hakim belki yarın salacak Hakan’ı ki mutlaka salması gereken bir tablo var ortada. Yanlış yapmış Sayın Erdoğan. Ama yani bana sordular: ‘Gaziosmanpaşa’ya vekil seçilecek Hakan’a, AK Partili vekil olur mu?’ Dedim ‘Tenezzül meselesi.’ Ben olsam tenezzül etmezdim. Biz etmeyiz.”

Muhabir: Şevval Dalgıç