TBMM Başkanvekili, DEM Parti İstanbul Milletvekili ve İmralı heyeti üyesi olan Sırrı Süreyya Önder’in hayatını kaybetmesinin ardından yürütülen çözüm ve barış tartışmaları, Önder’in bilfiil içerisinde bulunduğu iki farklı barış sürecindeki mücadelesiyle şekilleniyor.
“Barış mücadelesi Sırrı’ya borcumuz”
Sırrı Süreyya Önder için İstanbul Cemal Reşit Rey Salonu’nda kurulan taziyede konuşan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Önder’e olan borcumuzu, barış için mücadele ederek yerine getireceğiz” diyerek toplumun barış etrafında örgütlenmesi gerektiğini vurguladı. Tanrıkulu, “Çatışma süreçlerinde çözüm noktasında aktörlerin büyük rolü var. Sırrı, 2011’den beri parlamentoda Kürt meselesinin çatışma dışı çözümüyle ilgili olarak büyük çaba sarf etti ve birikimini hep bunun için kullandı. Hem ait olduğu siyasi harekete hem de muhatap olduğu siyasi hareketler ondan güven aldılar, etkilendiler” dedi. Tanrıkulu, konuşmasının devamını ise şu şekilde sürdürdü:
“Kendi siyasi hareketine, bizlere düşen görev onun bu rolünü daha da ileriye taşımak, onun misyonunu tamamlamak. Eğer bunu tamamlayabilirsek bu süreç içerisinde ona olan borcumuzu ödemiş olacağız. Bunun çabası içinde olacağız. Olmazsa olmazımız Türkiye’nin barışını sağlamaktır. Genel başkanımız da bu misyonun taşıyıcısı olacağını ifade etti. Onların arasında da iyi bir dostluk vardı ve bu süreçte de o dostluk hiç bozulmadı. Bir kez daha anısı önünde saygıyla eğiliyorum.”
“Barış, Önder’e vereceğimiz en büyük yanıt olacak”
DEM Parti İstanbul Milletvekili ve son süreçte İmralı’daki görüşmelerden birine katılım sağlayan Cengiz Çiçek, "Önder şahsında çıkan barış kimliğini, bir toplumsal barış karakteri haline getirmek zorundayız" dedi.
Önder’in yoğun bakımda kaldığı süreçte hastaneye gelen çok farklı kesimlerin aslında tahayyül edilen barışa ilişkin fikirler sunduğunu söyleyen Çiçek, Önder için “Farklı kesimleri buluşturan, bir araya getiren Türkiye'de gerçekten barış iklimi ve barış politikasının nasıl örüleceğine dair yolu gösteren biriydi. Bu yönüyle de aslında çözümün yolunu da ilişki biçimini de aklını ve duygusunu gösteren bir şahıstı.” dedi.
Çiçek, çözüm ve barış sürecinin nasıl yürütülmesi gerektiğine ilişkin ise şu şekilde konuştu:
"Barışa dair belki de bizim her zamankinden daha fazla tartışmamız gereken şey mücadeleyi toplumsallaştırmanın yol ve yöntemlerini, her birimizin araması gerekiyor. Yalnızca belli aktörler üzerinden değil, toplumun kendisinin barış etrafında bir araya gelip örgütlenmesi gerekiyor. En önemli yanı budur. Demokratik toplum mücadelesini bir bütün olarak belli bazı şahsiyetlerin sıkıştırılarak toplum uzak tutulmaya çalışılıyor. Bunun için toplumun barış mücadelesini inşa ederek bu işin tarafı olması belki de Önder'e vereceğimiz en büyük yanıt olacak."
“Süreci konuşmadan nasıl barışa çevireceğiz?”
Önder’in hayatını kaybetmesinin ardından MA’dan Uğucan Boztaş’a açıklamalarda bulunan İHD Onursal Başkanı Akın Birdal ise, “Bu süreci konuşmadan, tartışmadan nasıl barışa evireceğiz? Yani o yüzleşmeden, sorgulamadan nasıl kalıcı ve onurlu barışa varacağız. Cumartesi Anneleri’nin adalet arayışını 1049'uncu haftası da geride kaldı. Yani bazı düzenlemeler yasal çalışmaları gerektiriyor ve yeni yasaların yapılması gerek. Cumartesi Anneleri’nin hakikat ve adalet arayışında Galatasaray Meydanı polis ablukasında. Bir telefonla bu bariyerler kaldırılıp, anneler, hak savunucuları karanfilleri lisenin önüne bırakabilirler. Amed'de, Hakkari'de, Batman'da yine kayıplar bulunsun, failleri yargılansın talebi var. Ama bunlara da muhatap yok. Bu adımlar atılabilir" dedi.