Özel Haber: Deniz Dalgıç

Okulların açılmasına sayılı günler kala veli ve öğrenciler kırtasiye alışverişine başladı. Farklı renk ve görüntüsüyle çocukların gözlerini büyüleyen kırtasiye ürünleri aynı zamanda çocukların sağlığını tehdit ediyor. Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Çağatay Güler, Türkiye’de söz konusu ürünlerin denetiminin Sağlık Bakanlığı’nın değil, Sanayi Bakanlığı’nın üstlendiğine dikkat çekerek, “En büyük tehlike o. Bu Sanayi Bakanlığı'nın işi değil. Sağlık Bakanlığı bu işi üzerinden atmış sadece tedavi kurumları genel müdürü gibi çalışmak istiyor. Sizin vatandaş olarak herhangi bir okul malzemesinin sağlığa zararlı olup olmadığını belirleme şansınız yok. Bunun bu işi bilen kişilerce laboratuvar denetlemeleriyle izlenmesi gerekiyor” dedi. Standarda uygun olmayan merdiven altı kırtasiye ürünlerinin çocukların sağlığını tehdit ettiğine dikkat çeken Güler, “Çocuklarda solunum yolu hastalıkları çıkabilir ve uzun vadede kanser başlar. Buna başlatıcı deriz. Bir de geliştirici vardır. Şimdi başlar 20 sene sonra geliştiricinin etkisiyle devam eder. Vatandaş bu kimyasal maddelerin sağlık üzerindeki etkileri daha sonra çıkacağı için tehlike olarak görmüyor. Çocuklarda alerji, cilt rahatsızlığı gibi sorunlar görülebilir. Görülmemesi de bunun bir zarar vermediği anlamına gelmiyor. Mesela karaciğerinde çok büyük tahribat yapar. Vatandaş farkına bile varmaz” diye konuştu.

“Ürünlerin denetimlerini Sanayi Bakanlığı değil, Sağlık Bakanlığı yapmalı”

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Çağatay Güler, kırtasiye malzemesi seçerken dikkat edilmesi gerekenleri ELİPS HABER’e anlattı. Kırtasiye ürünlerin denetimini Sanayi Bakanlığı’nın yaptığına dikkat çeken Güler, “Bizde en büyük sorun, Türkiye'de bu tip sanayi ürünlerinin sağlığa zararlı olup olmadığını Sağlık Bakanlığı’nın değil, Sanayi Bakanlığı’nın denetlemesidir. Siz Çin'den herhangi bir madde getiriyorsanız onun sağlığa zararlı olup olmadığını Sanayi Bakanlığı belirler. En büyük tehlike o. Bu Sanayi Bakanlığı'nın işi değil. Sağlık Bakanlığı bu işi üzerinden atmış sadece tedavi kurumları genel müdürü gibi çalışmak istiyor” dedi. Sağlık Bakanlığı’nın söz konusu ürünleri laboratuvar ortamında incelemesi gerektiğinin altını çizen Güler, “Siz bir şeyin laboratuvarda analizini yapmaya kalktığınızda ithalatçı veyahut satacak kişiler onu bir ‘bürokrasi uzatması’ olarak gereksizlik gibi gördükleri için Sağlık Bakanlığı denetimi kalkmış durumda” diye konuştu. Güler, vatandaşın söz konusu okul malzemelerinin sağlığa zararlı olup olmadığını belirleme şansı olmadığını belirtti.

“Plastiklerin bileşiminde ‘fitalat’ dediğimiz kanser yapar madde bulunuyor”

Çanta, matara, kalem, defter, silgi, yapıştırıcı gibi saymakla bitmeyecek kadar çok kırtasiye malzemesi olduğunu söyleyen Güler, söz konusu ürünlerin her birinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Kırtasiye ürünlerinin çocukların sağlığı üzerinde oluşturduğu tehlikelere dikkat çeken Güler,  şunları söyledi:

“Avrupa'da kırtasiye malzemeleri arasında en fazla kağıt ve kağıttan yapılan ürünler kullanılıyor. Kağıtta bioxcin dediğimiz tehlikeli bir madde vardır. Onu yaymayan özellikte kağıt olması lazım. Bu vatandaşın bileceği bir iş değil. Mesela sulukların polikarbon olmaması lazım. Sert, beyaz, arkasını gösteren, cam gibi olan plastik polikarbondur. Cam önerisinde bulunamıyoruz. Çünkü çocuk koşarken düşer, cam kırılır, bir yerini keser. Bu nedenle termosların içinin çelik dışarının plastik takviyeli olmasının bir zararı yok. İçinin çelik olması maliyeti yükseltiyor. Ayrıca defalarca doldurulup kullanılan plastik şişeler var. Onlardan kaçınmak lazım. Piyasada çok çeşitli plastiklerden yapılmış maddeler var. Bu plastiklerin bir kısmının bileşiminde fitalat var. Fitalat kanser yapar bir maddedir. Kanser yapar maddelerin olmaması gerekiyor.”

“Avrupa Birliği standartlarına uygun olmalı”

Güler, okul çantasının iki boyutlu olarak incelenmesi gerektiğini ifade ederek, “Okul çantasının hem ergonomik olması hem de çocuğun gelişimini engelleyemeyecek özellikler taşıması lazım. Yurt dışında çocuğun ağır malzemeleri için dolaplar verilir ve bu ağır malzemeleri taşıma zorunluluğu ortadan kalkar. Ama bu sorunun bizim okullarımızda çözülmesi çok zor. Ayrıca çantanın maddesine dikkat edilmesi gerekir. Çantanın maddesinin fitalat gibi kanser yapan maddeleri yaymayacak özellikte nitelikli maddelerden yapılması gerekiyor. Biz daha çok bez veya çevreye birtakım kimyasalları yaymayan malzemelerden yapılmış çantaları öneriyoruz. Genel bir kural olarak, üzerinde Avrupa Birliği'nin standardına uyduğunu gösteren CE işaretinin olması gerekiyor” dedi.

Defter, kalem, silgi gibi ürünlerin kokusuz olmasının önemini vurgulayan Güler, “Kokulu olması çocuklar için tehlikelidir. Hoşa giden kokular gereksiz bir kimyasal yüktür. Onların çoğu kanser yapar maddelerdir. Çocuk malzemeleri standarda uygunsa sorun yok. Ama bunların merdiven altlarının birbirinden ayırt edilmesi vatandaşın yapacağı bir iş değil. Bunlarla ilgili denetiminin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılması lazım” diye konuştu.

“Çözücü maddelere dikkat”

Güler, bir diğer sorunun daksil gibi malzemelerde çocuğun koklamaması gereken çözücü maddeler olduğuna dikkat çekerek, “İçinde çözücü bulunan bazı kimyasallar hem buharlaşarak hem de koklandığında tehlikeli sonuçlara yol açabiliyor. Onun için çocukların mümkün olduğu kadar bu tip çözücü maddelere fazla temas etmemesini istiyoruz” ifadelerini kullandı. Zamk ve tutkalların içerisindeki malzemelerin de denetlenmesi gerektiğini vurgulayan Güler, “Eğer bir zamkın kokusu çocuğun hoşuna gidiyorsa o zamk kullanılmamalıdır. Çünkü çok tehlikeli maddeler var ve bunların evinim dozu çok yüksek olabiliyor” dedi. Silginin içinde de sentetik kauçuklar olduğunu söyleyen Güler, sözlerine şöyle devam etti:

“Bunlar baş dönmesi, iştahsızlık, bulantı yapar. Ama bu dediğim şikâyetler yorgunluktan da, susuzluktan da olur. Aklınıza gelen birçok faktörün yaptığı genel semptomlar hepsinde bunlar sayıldığı için fazla bir önem taşımıyor. Tehlikenin belirlendiği şeyin ancak resmi makamlar tarafından sistemli olarak izlenmesi ve değerlendirmesi gerekir.”

“Solunum yolu hastalıkları çıkabilir, uzun vadede kanser başlayabilir”

Çocuklarda solunum yolu hastalıkları çıkabileceğini ve uzun vadede kanser başlayabileceğine dikkat çeken Güler, “Buna başlatıcı deriz. Bir de geliştirici vardır. Şimdi başlar, 20 sene sonra geliştiricinin etkisiyle devam eder. İçinde çözücü varsa bunları kullanırken çok dikkatli olmalı. Çocuk solumamalı” dedi. Sağlığı tehdit eden kimyasal maddelerin sağlık üzerindeki etkisinin uzun zaman sonra çıkabileceğini anlatan Güler, “Vatandaş bu kimyasal maddelerin sağlık üzerindeki etkileri daha sonra çıkacağı için tehlike olarak görmüyor. Belki yıllar sonra ortaya çıkacak bir durumu tehlikenin olmadığı gibi algılıyoruz. Çocuklarda alerji, cilt rahatsızlığı gibi sorunlar görülebilir. Görülmemesi de bunun bir zarar vermediği anlamına gelmiyor. Mesela karaciğerinde çok büyük tahribat yapar. Vatandaş farkına bile varmaz” diye konuştu.

“İşportada satılan kırtasiye ürünleri denetimsiz”

Pazar yerlerinde satılan kırtasiye malzemelerinin çok büyük bir oranının denetimsiz olduğunu açıklayan Güler, sözlerini şöyle tamamladı:

“‘İşportadan almasınlar diyeceğim’ İyi de vatandaşın iki yakası bir araya gelmiyor. Kırtasiyedeki ürünler bunun 5 misli. Kırtasiyeci arkadaşlar ‘Kırtasiye ürünü alın. Bunlar denetimli malzeme’ diyor ama kırtasiyeleri de denetleyen zaten Sanayi Bakanlığı. Bazı şeyleri vatandaşın kendi denetimine bırakamazsınız. Bu işte yetkili, gerçekten ehliyeti olan kişiler tarafından ilgili bakanlık tarafından denetlenmeli. Ben insan sağlığıyla ilgili tek bakanlık tanırım. O da Sağlık Bakanlığı'dır.”

Editör: Deniz Dalgıç