Filistinlilerin Nakba (Büyük Felaket) olarak adlandırdığı İsrail'in bağımsızlığını ilan edişi ile Filistinliler’i zorunlu göçe tabi tutmasının 77’nci yılında çeşitli kurum ve yapının çağrısıyla çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcileri Sirkeci’deki tarihi PTT binası önünde toplandı.
Yürüyüşte Filistin ve Filistinlilere destek sloganlarının atılırken, eylem sonrası şu açıklama yapıldı:
Yürüyüşün ardından şu açıklama yapıldı:
"77 yıl önce tam da bugünlerde, Filistin yine siyonist çetelerin yoğun saldırısı altındaydı. Emperyalistlerin desteğiyle, 20. yüzyılın ilk yarısı boyunca Filistin’e akın eden bu çeteler, 1948’e gelindiğinde gayrimeşru bir devlet ilan etmiş, bu süreçte 800 bin Filistinli evlerinden ve toprağından koparılmıştı. Ana yurdu üzerinde işgalci bir devletin ilan edilmesi, toplumsal hafızasındaki en yıkıcı ‘an’ı simgelemesi nedeniyle Filistin halkı tarafından 'Nakba' yani 'Büyük Felaket' olarak adlandırıldı.
1948’de Filistin’de girişilen etnik temizlik harekatıyla başlayan Nakba; emperyalist devletlerin sınırsız askeri ve siyasi desteği, bölgedeki rejimlerin iş birliği ve uluslararası kurumların etkisizliği eşliğinde 77 yıldır kesintisiz biçimde sürüyor ve bugün soykırım raddesine ulaşmış durumda. 19 aydır süren bu soykırım saldırısı boyunca Gazze'nin tüm altyapısı yok edildi, hastane ve okullar hizmet dışı kaldı, 2 milyon insan yerinden edildi. Çocuklar, yaşlılar, sağlık görevlileri, gazeteciler, öğretmenler dahil on binlerce Filistinli katledildi. Eş zamanlı olarak Batı Şeria da askeri operasyonların hedefi oldu, mülteci kamplarında yaşayan Filistinliler yerinden edildi, bine yakını öldürüldü. Askeri abluka altındaki Gazze’ye aylardır insani yardım girmediği için gıda yetersizliğine bağlı peş peşe çocuk ölümleri yaşanıyor. İlaca erişemediği için yaşlılar ve hastalar birer birer hayatını kaybediyor. Şiddetli abluka nedeniyle bu şekilde yaşamını yitirenlerle birlikte, son bir buçuk yıldaki soykırım sürecinde ölen Filistinlilerin sayısının 150 bini aştığı tahmin ediliyor.
Dahası, işgal devleti Gazze Şeridi’ni tamamen işgal etmek üzere sınırsız bir şiddet uygularken işgal devletinin en büyük hamisi ABD, 2 milyondan fazla Filistinlinin Gazze’den sürülmesi planını 'çözüm' olarak masaya getiriyor. Filistin’de 77 yıldır süregelen etnik temizlik girişimlerinin yeni bir aşamasını işaret eden bu plan, Filistin halkının çıkarlarını gözettiğini iddia eden Türkiye’deki kimi çevrelerce “hicret” adı altında normalleştirilmeye çalışılıyor. Diğer yandan, 1948’den bugüne yaşananlar bize gösterdi ki Nakba sadece Filistin halkının değil aynı zamanda tüm bölge halklarının büyük felaketi oldu. Bu gayrimeşru yapı, bölge ülkelerine karşı sayısız işgal, saldırı ve savaş suçuna imza attı. Emperyalist güçlerle çıkar ve suç ortaklığı içinde işgalini genişletmeye yönelen bu rejim, bugün Lübnan, Suriye ve Yemen halklarına da ölüm yağdırıyor. Filistin halkı yüz yıldır olduğu gibi, tüm bu topyekûn imha saldırılarına karşı iradesini ve kaderini sömürgecilere teslim etmiyor. Gazze’de bugün açlık ve yokluk içinde muazzam bir direniş sergileniyor ve bu direniş gücünü haklı olmaktan alıyor. Filistin topraklarını işgal eden Siyonist çete liderlerinden birisi “Yaşlılar ölecek ve gençler unutacak” demişti ancak Filistin’deki direniş ruhu kuşaktan kuşağa aktarıldı ve bugün Dalal Muğrabi’nin, Gassan Kenefani’nin, Fethi Şikaki’nin, Yahya Sinvar’ın ve daha binlerce direnişçinin sesi Filistin’in her köşesinde yankısını buluyor.
Filistin halkının Siyonist işgal devletine karşı ısrarlı direnişi, bugün dünyanın her yerinde süregiden özgürlük mücadelelerinin kutup yıldızıdır. Bu bağlamda, Filistin halkının zaferi, yeryüzünün tüm ezilenleri adına kazanılacaktır. Dünyanın eşitlik ve özgürlükten yana tüm insanları, tam da bu bilinçle, Filistin halkıyla dayanışmayı bir görev addediyor ve Filistin direnişinin sesini meydanlara taşıyor.
Biz de Filistin halkının Türkiye’deki dostları olarak; Filistin direnişinin “Berren, Bahren ve Cevven” mottosuyla yani “Karadan, Denizden ve Havadan” işgal devletine ambargo uygulanması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Türkiye topraklarından soykırıma giden petrol akışının durdurulması, Türkiye karasularının ve limanlarının soykırıma askeri ve lojistik destek taşıyan gemilere kapatılması ve Kürecik ve İncirlik başta olmak üzere Siyonizme hizmet eden tüm emperyalist üslerin kapatılması için var gücümüzle çalışacağız ve söz veriyoruz: Ayşenur Ezgi Eygi’nin çaktığı kıvılcımı büyüteceğiz. Soykırım faili işgal rejimi gayrimeşrudur, tanınmamalıdır ve bu rejime tam ambargo uygulanmalıdır. "
Nakba Günü Nedir?
Bağımsızlığını 14 Mayıs 1948 tarihinde ilan eden İsrail'den bir sonraki gün yani 15 Mayıs 1948 Nakba Günü (Büyük Felaket) olarak anılmaktadır.
1948 yılındaki işgalin ilk gününde bugüne; ölen, öldürülen veya evlerini terk etmek zorunda kalan Filistinliler, yitirdikleri yurttaşlarının yasını 15 Mayıs Nakba Anma Gününde tutuyor. İsrail'in işgali nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan 750 binden fazla Filistinli, işgalin sona ermesini ve topraklarına geri dönmeyi istiyor. Filistin devletinin de resmi tatillerinden birisi olan 15 Mayıs Nakba Günü, dünyada filistin hareketi kapsamında protestolar ve yürüyüşler ile anılıyor. Nakba Günü Filistin halkı ve direnişinin iradesini, güçlü bir şekilde yansıtıyor.