Ünlü iş insanı Murat Ülker, AK Parti'nin tıbbi kenevir kullanımına olanak tanıyan yasa teklifiyle ilgili sert bir açıklamada bulundu. Ülker, bu düzenlemenin sosyal açıdan ciddi sonuçlar doğurabileceğini savunarak milletvekillerine çağrıda bulundu ve teklife "hayır" oyu vermelerini istedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, geçtiğimiz günlerde Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, "Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ni Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunduklarını açıklamıştı. Teklifte, kenevirin tıbbi alandaki kullanımına dikkat çekilerek şu ifadelere yer verilmişti:
“Dünyada kenevirin sağlık alanındaki faydaları gözetilerek ilaç etkin maddesi elde etmeye yönelik kenevir yetiştiriciliğinin kapsamı, tıbbi ürün, sağlık ve destek ürünleriyle kişisel bakım ürünleri elde etmeye yönelik kenevir yetiştiriciliği olarak genişletilmektedir.”
Açık mektup yazdı
Murat Ülker, bu açıklamaların ardından meclisteki tüm milletvekillerine hitaben bir açık mektup kaleme aldı. Ülker, mektubunda düzenlemenin ileride bağımlılık sorunlarını artırabileceğini, toplumda sağlık ve güvenlik açısından yeni sorunlara yol açabileceğini savundu.
Yasa teklifinin yalnızca ekonomik ve endüstriyel faydalar gözetilerek hazırlandığını belirten Ülker, sağlık sisteminin bu tür bir açılıma hazır olmadığını ifade etti. İş dünyasının bazı kesimlerinin kısa vadeli kazançlar uğruna bu düzenlemeyi desteklediğini ileri süren Ülker, milletvekillerine hitaben şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Milletvekilleri,
Kenevir tarımı ve tıbbi ürün üretimi adı altında sunulan bu yasa tasarısı, yüzeyde sağlık ve ekonomi için bir fırsat gibi görünse de, derinlemesine incelendiğinde toplumumuz ve özellikle gençlerimiz için ciddi bir tehlike kapısı aralamaktadır. Kenevir bitkidir ve bu bitkiden esrar yüksek tetrahidrokannabinol'lü (THC) esrar üretimi teknik olarak oldukça kolaydır. Bitkinin doğası gereği dayanıklı, hızlı büyüyen ve düşük maliyetli bir tarım ürünüdür. Asıl zor olan üretim değil, üretimi kontrol etmek ve denetlemektir. Domuz ve tavşan gibi hızlı yetiştirilme biçimi ile bir anda yayılır ve kontrol dışına çıkar.
Elbette tıbbi kenevirin kontrollü üretimi ve kullanımı dünyada bazı ülkelerde kabul görmektedir. Ancak bu örneklerin büyük bir kısmı, ne yazık ki uyuşturucu kullanımında artış, bağımlılık yaşının düşmesi, sokaklarda daha kolay ulaşılabilen esrar türevleri ve organize suç çetelerinin büyümesi gibi sosyal felaketlerle sonuçlanmıştır.
Bu işin kalesi sayılacak Hollanda’da 1970’lerden beri uygulanan “coffee shop” modelinde satış tolere edilse de üretim yasal değil, eğitimli bir tedarik zinciri yoktur ve ekimi yasaktır. Hiç düşündünüz mü neden?
Bakınız, Kanada bu konuda bir “örnek ülke” gibi sunulur. Ancak Kanada’da yapılan araştırmalar, yasanın çıkmasından sonra esrar kullanımının özellikle 15-24 yaş arasındaki gençlerde %40 oranında arttığını ortaya koymuştur. Yasanın sadece medikal kenevir için olduğu söylense de, zaman içinde bu sınırların nasıl esnetildiğine hep birlikte şahit olduk. Bugün Kanada’da, neredeyse her köşe başında esrar satışı yapılmakta ve gençler buna rahatça erişebilmektedir.
ABD’de benzer şekilde, önce medikal kenevirle başlayan süreç, bugün 24 eyalette keyif amaçlı kullanıma kadar genişlemiş durumda. Peki sonuç? Uyuşturucu bağlantılı ölümler, trafik kazaları ve çocuk yaşta başlayan bağımlılıklar tarihî zirvesinde. Colorado eyaletinde, yasal düzenlemenin ardından esrar kullanımına bağlı trafik kazalarında %62 oranında artış yaşanmıştır.
Sayın milletvekilleri, biz Türkiye olarak daha sahte içki sorununu çözememiş, her yıl onlarca insanımızı bu nedenle toprağa veren bir ülkeyiz. Uyuşturucuya bağlı ölümler her yıl artıyor. Bağımlılık yaşı ortaokula kadar düşmüş durumda. Uyuşturucu baronlarının nasıl büyüdüğünü, nasıl yeni alanlar aradığını hepimiz biliyoruz.
Kenevir tarımını “sanayi” veya “ilaç” adıyla meşrulaştırmak, bu çetelere yeni ve legal bir arka kapı açmak demektir. Sanmayın ki kontrol edebiliriz. Dünya örnekleri bize şunu söylüyor: Uyuşturucu ticareti kılıf değiştirir ama amacından asla vazgeçmez.
Osmanlı’nın bile ekonomik faydasını bildiği halde yasakladığı bu maddeyi, biz bugün hangi denetim garantisiyle topluma sunacağız? Türkiye’nin sosyal yapısı, genç nüfus yoğunluğu ve mevcut bağımlılık problemleri dikkate alındığında, bu yasa geri dönülemez bir zarara yol açacaktır.
Bugün “tıbbi” diyerek açacağınız kapı, yarın sokakta çocuklarımızın ellerinde kapanmaz bir yaraya dönüşecektir.
Bu mesele ilaç şirketlerinin karı, ithalat ihracat dengesi, ekonomik getiriler meselesi değildir. Bu mesele gençlerimizin sağlığı, toplumumuzun geleceği meselesidir.
Lütfen unutmayınız:
Bazı riskler vardır ki, asla yönetilemez.
Bu yasa teklifine “hayır” demek, sadece bir oylama değil; bu ülkenin gençlerine, geleceğine sahip çıkmaktır."