Siyaset bilimci ve yazar Mümtaz’er Türköne, DEM Parti, AK Parti ve MHP’den oluşan bir heyetin ‘barış ve demokrasi süreci’ kapsamında İmralı Adası’na gerçekleştirdiği ziyaretin ardından Medyascope’ta yayımlanan “Öcalan artık masada” başlıklı bir analiz kaleme aldı. Türköne, yazısında İmralı ziyaretinin Öcalan’ın merkezî konumunu pekiştirdiğini ve mevcut sürecin bir devlet kararı ile ilerlediğini belirtti. Yazar, Öcalan'ın artık bir terör örgütü lideri olarak değil, siyaset yapan ve gündem belirleme yeteneğine sahip bir muhatap olarak görülmesi gerektiğini vurguladı.

Türköne'nin analizine göre, İmralı heyeti tartışmaları, Öcalan’ın süreçteki merkezi konumunu netleştirdi. Yazar, bu konumu tanımlarken "liderlik", "muhataplık" ve "önderlik" gibi ifadelerin kullanılabileceğini aktardı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, bu görüşmeleri "ülkenin âlî menfaatlerine dair bir devlet kararı" olarak tanımlamasına dikkat çekildi. Türköne, Öcalan'ın en büyük avantajının, meseleyi paketleyip tek kişiye teslim ederek en kestirme çözüm yolunun kavşağında bulunması olduğunu ve devletin bu pratik yönteme karar verdiğini belirtti.

Liderlik stratejisi ve kültü

Türköne, Abdullah Öcalan'ın edilgen bir muhatap olmadığını, aksine üstlendiği temsil niteliğine bağlı bir stratejisi ve taktik hamleleri olduğunu ifade etti. Öcalan’ın liderlik tarzını otoriter olarak nitelendiren Türköne, 1999’dan sonra dahi otoritesinin tartışmasız devam etmesini, örgütünde oluşturduğu liderlik kültüne bağladı. Yazar, İmralı’ya ziyaret için kurulan Meclis Komisyonu’nun da doğrudan Öcalan’ın izlediği stratejinin bir parçası ve ön şartı olduğunu kaydetti. Analizde, CHP’nin bu sürecin dışında kalmasının Öcalan’ın pozisyonuna zarar verdiği ve Kürt siyasetinden gelen tepkilerin meselenin önemini gösterdiği belirtildi.

11. Yargı Paketi, yarın Meclis'e sunulacak
11. Yargı Paketi, yarın Meclis'e sunulacak
İçeriği Görüntüle

Siyasetçi kimliği ve “iki millet, tek devlet” çözümü

Yazar, Öcalan’ı hâlâ şiddet araçlarıyla sonuç almaya çalışan bir isyanın elebaşı olarak görenlerin yanıldığını; Öcalan'ın gerçekçi bir siyasetçi olarak hareket ettiğini savundu. Geçmişte bağımsız ulus devlet idealinden şiddet araçlarıyla vazgeçtiğini bilen Öcalan’ın, bugün sadece daha dikkatli ve özenli davrandığı belirtildi.

Türköne, Öcalan'ın kafasındaki çözümün, Azerbaycan örneğine benzer şekilde Kürtler için "iki millet, tek devlet" perspektifi olduğunu öne sürdü. Yazar, bu perspektifin, Kürtlerin bir ulus bilincine sahip olması halinde en sağlam çözümün devletin tekliğinde ısrar etmek olacağı fikrine dayandığını belirtti.

Hukuk ve demokrasi bağlantısı

Analizin önemli bir bölümünde, hukuka ve demokrasiye geri dönüşün Çözüm Süreci ile paralel ilerleyeceği vurgulandı. Türköne, hukuk ve demokrasi olmadan ne Kürtlerin ne de en başta Öcalan’ın keyfi bir yönetimin insafına kalmaya ikna edilemeyeceğini belirtti.

Sonuç olarak Mümtaz’er Türköne, Abdullah Öcalan’ın an itibarıyla Türkiye siyasetinin ana oyun kurucularından biri olduğunu ve "kökü dışarıda bölücülük" söyleminin aksine, artık yüzde yüz yerli dinamiklerden güç aldığını belirterek, siyasetin bu değişimi ve masadaki yeni aktörü anlaması gerektiğini ifade etti.

* Mümtaz'er Türköne'nin Medyascope'ta yayımlanan yazısına buradan ulaşabilirsiniz..

Muhabir: Halil Kızılırmak