Habertürk’ün görevden alınan ve tutuklanan Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un adının geçtiği soruşturmanın, bürokraside yeni gelişmelere yol açabileceği ileri sürüldü. Ersoy’un tutuklanmasının ardından, haberlerde adı geçen isimlerden biri olan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) Koordinatörü Furkan Torlak istifa etmişti. Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Medyascope’ta kaleme aldığı yazısında operasyonun yalnızca medya ile sınırlı kalmayabileceğini öne sürdü.

Ahmet Şık’ın Taht savaşları kızışıyor (2) başlıklı yazısından ilgili kısım şöyle;

“Herkeste şaşkınlığa yol açan Mehmet Akif Ersoy’un tutuklandığı operasyonun, her ne kadar kendisi çark etmiş olsa da siyasi olduğuna kuşku yok. Ersoy’u hapse gönderip yakın arkadaşı Furkan Torlak’ı istifaya zorlayan operasyon daha kaç kurban alacak, henüz bilmiyoruz. Ancak erkek bir bakan yardımcısı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden bir kadın danışmanın da istifa edeceği iddiaları sızdırıldı. Ersoy’un kendisine yönelik operasyonu engellemek için Ankara’ya geldiği 2 Aralık günü, istifa edeceği öne sürülen bakan yardımcısının da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret ettiğini belirtelim. Söz konusu uyuşturucu operasyonları kapsamında tutuklanacağı öne sürülen, ülkücü kimliğiyle bilinen avukat Serkan Toper’in MHP’nin araya girmesiyle soruşturmadan çıkarıldığı iddiaları da dikkate alındığında, MHP’den bir koruma zırhı talep etmek mantıksız görünmüyor.

Mehmet Akif Ersoy olayı MHP’yi neden yakından ilgilendiriyor?

Fotoğrafta sadece İlhami Yıldırım ile sınırlı olmayan siyasiler arasında MHP’li isimler bir hayli yer tutuyor. Dönemin MHP İstanbul İl Başkanı ve partinin şu anki MYK üyelerinden Birol Gür ve avukat Serkan Toper’in hangi partiden oldukları zaten sır değil. Bursa Vali Yardımcısı Salih Altun ile Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcıvekili Murat Tekeli de MHP’li olarak bilinen bürokratlardan. Fotoğraftaki MHP’li kalabalığı aslında aba altından gösterilen sopanın adresini de belirtiyor.

Cumhur İttifakı’nın bileşenleri olan AKP ve MHP arasında zaman zaman gerilimler olduğu bir sır değil. Zaman zaman Bahçeli’nin sürreal mesajlarıyla taraflar arasında kapanmayacak bir uçurum olduğuna dair muhalefet cenahından gelen kimi yorumlar fazla iddialı. Ancak özellikle Kürt meselesine dair yeni süreçte tarafların yaklaşım farklılıkları da göze çarpıyor. Sürecin önderliğini üstlenen Bahçeli, sürekli el yükselten açıklamalar yaparken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temkinli mesafeyi korumaya çalışan bir yaklaşım sergilediğini söylemek yanlış olmaz. En büyük gerilimin de bu nedenle olduğu iddialar arasında. Öte yandan eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da öldürülmesiyle ilgili açılan soruşturma ve davalarla MHP’nin rehin alındığı da söylenmişti. İddianın ne kadar gerçeği yansıttığı bilinmese de MHP’ye dönük “yargı tacizi” sadece Ateş suikastıyla ilgili değil.

Operasyonlar MHP’ye dönük mü?

Son dönemde gerçekleştirilen bazı operasyonların hedefinde MHP’lilerin bulunması kuşkuları güçlendiriyor. Kamuoyunda “Yenidoğan çetesi” olarak bilinen soruşturmada ruhsatları iptal edilen hastanelerden bazılarının sahipleri ve soruşturmaya ismi karışanlar MHP’liydi. Sahte diploma soruşturmasının merkezinde de MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal vardı. MHP ile ilgili bir diğer ve en önemli yargı hamlesi ise savunma sanayisinde faaliyet gösteren Assan Group firması ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmaydı. Şirketin sahibi Emin Öner ve Genel Müdür Gürcan Okumuş’la birlikte 10 kişinin 31 Ağustos’ta tutuklandığı soruşturmada şüphelilere “FETÖ silahlı terör örgütüyle irtibatlı olmak” ve “askeri casusluk faaliyetleri” suçlamaları yöneltildi.

Şirket tarafından yapılan açıklamada, suçlamaya konu edinilen belgelerin, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın talebi üzerine hazırlandığı, şirketin 2025, 2026 ve 2027 yıllarına ilişkin “üretim ve teslim planlama dosyası” olduğu belirtilmişti. 1985’te kurulan Kayseri merkezli şirketin temel faaliyet alanları arasında metal şekillendirme, kalıp üretimi ve savunma teknolojileri yer alıyordu. Şirket topçu mühimmatları, roket sistemleri, NATO ve Rus standartlarına uyumlu uçak bombaları, havan sistemleri ve enerjiktik malzemeler üretiyordu.

Gülşah Durbay’a iftira atan Ebru Küçükaydın kalp krizi geçirdi
Gülşah Durbay’a iftira atan Ebru Küçükaydın kalp krizi geçirdi
İçeriği Görüntüle

Sektördeki orta ölçekli bir şirket olarak bilinen Assan Group, önümüzdeki beş yıl içinde Türkiye savunma sanayisinin en büyük beş ihracatçısı arasında yer alma hedefinde olduğunu açıklamıştı. Bu hedefin gerçekleşmesindeki önemli isimlerden biri soruşturmada tutuklanan Gürcan Okumuş’tu. Okumuş, roket ve seyir füzeleri gibi stratejik projeler geliştiren TÜBİTAK SAGE (Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü) genel müdürü iken bir grup mühendisle birlikte Assan Group’a transfer olmuş ve şirket roket üretimine başlamıştı.

Cumhurbaşkanı’nın damadı Selçuk Bayraktar’ın rakibi olarak aynı alanda faaliyet gösteren Assan, Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi’ne (MKE) yönelik taahhütlerini yerine getirmeyerek büyük mali kayıplara sebebiyet verdiği gerekçesiyle 5 Mayıs 2025’te Assan kamu ihalelerinden men edilmişti. Assan, 30 Aralık 2022’de MKE ile imzaladığı anlaşma ile Ukrayna-Rusya savaşı öncesinde patlayıcı madde tedariki taahhüt etmiş ancak siparişi zamanında teslim edememişti.

Şirket ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ham maddenin Polonya devlet şirketinden tedarik edilerek teslim edileceğini garantilediğini belirterek, “Ancak Ukrayna-Rusya savaşı sebebiyle Polonya Hükümeti’nin aldığı bağlayıcı kararlar gereği, teslimat yapamayacaklarını bildirmiş. Bu durum 17 Şubat 2023’te gecikmeksizin MKE’ye aktarılmıştır” dedi.

Gürcan Okumuş ve bazı mühendislerin transfer edilmelerinin de suçlama konusu edildiği belirtilen açıklamada, kamudan ayrılan veya emekli olan personelin, özel sektör firmalarına geçişe dair hiçbir yasak bulunmadığı da belirtildi. Yani şirket, ihalelerden men edilmesinin nedeninin eski TÜBİTAK çalışanları olan Okumuş ve ekibinin transfer edilmesiyle ilgili olduğunu söylüyor.

Soruşturmayla birlikte Assan Group’a bağlı 10 şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından kayyum atandı. “Savunma sanayi sırlarının sızdırılması, ticari sır hırsızlığı ve personel transferi” gibi suçlamaların yer aldığı soruşturmada, tutuklananlar arasında eski MKE Yönetim Kurulu Başkanı ve Assan Group Hukuk Danışmanı MHP’li İsmet Sayhan da vardı. MKE’den ayrıldıktan sonra Mart 2025’te Assan’a hukuk danışmanlığı yapmaya başlayan Sayhan’ın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 2025-2027 top mermisi tedarik planlarını ve gizli fiyat bilgilerini WhatsApp üzerinden şirketin sahibi Emin Öner’e sızdırdığı iddia edildi. Bu soruşturmadan iki hafta önce, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “ülküdaşım” diyerek sahip çıktığı Selahattin Yılmaz da “silahlı suç örgütü kurup yönetmek” suçlamasıyla tutuklanmıştı. Yılmaz’ın, İBB soruşturmalarının itirafçısı Aziz İhsan Aktaş’a suikast hazırlığında olduğu öne sürülmüştü.

İddiaları kesin bir dille reddeden Yılmaz’la ilgili 17 Ağustos’ta Sabah gazetesinde “İBB çetesinin kiralık katil planı” başlıklı bir haber yayımlandı. Haberde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş’in Selahattin Yılmaz’a “Aziz İhsan Aktaş’ı susturun” talimatı verdiği iddia edildi.

Assan soruşturmasından tutuklanan İsmet Sayhan’ın, kendisi gibi MHP’li olan Selahattin Yılmaz’ın kurduğu iddia edilen suç örgütüyle bağlantılı olduğu da öne sürüldü. İddiaya göre İsmet Sayhan ve Selahattin Yılmaz MHP’ye yakın bazı isimlerle Assan’a yönelik engellemeleri ortadan kaldırmak için yargı üzerinden bazı girişimlerde bulunuyordu. Assan adına yürütüldüğü söylenen bu girişimlerle meselenin çözülmesi ihtimali savunma sanayisindeki kimi rakipleri için büyük bir sorun olacaktı. Önce bir düzmece suikast iddiasıyla Selahattin Yılmaz ardından da casusluk suçlamasıyla İsmet Sayhan tutuklandı, Assan şirketine de el konuldu.

Kenan Tekdağ’ın tutuklanması meselesi…

Bu arada Devlet Bahçeli’nin kendisinden “kahraman” diye söz ettiği ve tahliye edilmesinde rol oynadığı öne sürülen isimlerden biri olan ülkücü mafya lideri Kürşat Yılmaz da yeniden tutuklanacağı haberi üzerine ekim ayı sonunda yurtdışına kaçtı. “Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek, nitelikli yağma, kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve tehdit” gibi suçlar nedeniyle 17 yıl cezaevinde kalan Kürşat Yılmaz, 2021’de tahliye olur olmaz MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etti. Can Holding ve Ciner grubuna yönelik soruşturmalarda gözaltına alınan Kenan Tekdağ’ın ev hapsi kararıyla çıkarılmasında da Bahçeli’nin girişimde bulunduğu iddia edildi.

Adli kontrol kararıyla serbest bırakılmasından sonra Bahçeli’nin geçmiş olsun telefonu açtığı Tekdağ, kısa süre sonra yeniden gözaltına alınıp tutuklandı. Tekdağ’ın avukatı, Ersoy’la ilgili soruşturmada tutuklanacağı dedikodusu yapılan ancak MHP’nin koruma sağladığı öne sürülen Serkan Toper’di. Odağında MHP’li isimlerin bulunduğu bu soruşturmalardan yola çıkarak Cumhur İttifakı’nın dağılacağına dair yapılan yorumlar, Mehmet Akif Ersoy’un doğum günü fotoğrafına “siyasi Susurluk” tanımı yapmak kadar abartılı. Ancak özellikle Kürt meselesiyle ilgili son sürece dair taraflar arasındaki yaklaşım farklılığına da bakarak bir bilek güreşinin yaşandığını söylemek yanlış olmaz.

Kaynak: Haber Merkezi