Gazeteci Nuray Babacan, Nefes’te yayımlanan köşe yazısında AK Parti kulislerinde, Babacan ve Davutoğlu'nun partiyle temas kurma çabasının rahatsızlık yarattığını yazdı.
Babacan, "Bir AKP’li kaynağın ifadesiyle, 'Her krizde aynı isimlerin konuşulması doğru değil. Partide nöbet değişikliği olacaksa bu görevi hakkıyla yapacak isimler zaten var. Ama bazen uyumlu çalışmak suç oluyor, sorun çıkaranlar ödüllendiriliyor" dedi.
“Gidenler ödüllendiriliyor, kalanlar cezalandırılıyor"
Babacan’ın yazısına göre parti içindeki genel hava, “gidenlerin ödüllendirilip, partide kalıp mücadele edenlerin cezalandırıldığı” yönünde. Özellikle Davutoğlu döneminde Erdoğan’a yakın isimlerin dışlandığı yönündeki eski kırgınlıklar yeniden gündeme gelmiş durumda.
Nuray Babacan'ın Nefes'te yayımlanan yazısının tamamı şöyle:
"Her krizde bu isimlerin yeniden gündeme getirilmesi doğru değil. Parti içerisinde bir nöbet değişikliği olacaksa, göreve hakkıyla üstlenecek isimler var. Uyumlu çalışmak suç oluyor bazen. Sorun çıkaran yaramaz çocuklar ödüllendirilmemeli…”
Bu sözler, AKP dışında siyaset yapmayı tercih eden Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve ekibiyle ilgili içerde konuşulanlar. Çoğunluk, bu ekibin tekrar partiyle eklemlenme çabasından hoşnut değil.
Konuya partinin içinden bakınca farklı bir manzara ortaya çıktı. Bugünkü yapıyla seçimi kazanmalarını mümkün görmeyenlerin eski ekibi toplama çabası, gelecekte olası yeni ittifaklar için hazırlık yapma planları pek sempati yaratmamış gibi.
“Gidenler ödüllendiriliyor, kalıp mücadele edenler cezalandırılıyor’ bakışı hakim. Geçmişte bu ekipler tarafından dışlanmış kişilerin duyguları o kadar da sıcak değil.
Özellikle Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olduğu dönemde, Erdoğan’a yakın isimleri tek tek çizdiğine, görevden uzaklaştırdığına ilişkin örnekler anlatılıyor.
Eski defterler açılıyor. Davutoğlu’nun başbakan olmasıyla ilgili parti içinde yapılan temayül yoklamasında isminin çıkmadığı, Binali Yıldırım’ın isminin önde çıkmasına rağmen Erdoğan’ın talebiyle sonucun değiştirildiği anımsatılıyor. O dönem çok konuşulan bir konuydu.
Yani milletvekillerinin kendisini istemediği, bugünkü havanın da farklı olmadığı öne sürülüyor. Davutoğlu için “O dönemki havası çok başarılı, çok tercih edilen biri olduğu yönündeydi. Oysa Erdoğan getirdi, pişman oldu, Erdoğan götürdü” diyenler var.
"Toplumda yüzde 1 karşılık bulamadıklarının altı çiziliyor"
DEVA Partisi’nde siyaset yapan Ali Babacan ve ekibine yönelik tepkiler daha makul. Ancak her iki siyasinin de sonuçta yeni parti kurup kendilerine koruma kalkanı oluşturdukları, bu süre zarfında AKP’ye yönelik sert eleştirilerde bulundukları örneklerle anlatılıyor. Tabi toplumda yüzde 1 karşılık bulamadıklarının da altı çiziliyor.
AKP’den kopanların kurduğu iki siyasi partinin kritik dönemlerde kilit rol oynamak ve avantajlı çıkmakla ilgili tavır sergiledikleri geçmişte de görüldü. Millet İttifakı’ndan herkes zararla çıkarken, onların nasıl kârlı çıktıklarını herkes biliyor.
"Küçük partilerin büyük hedefleri"
Bu isimler, parti kurarken, kendilerine yönelik olası saldırıları bir kurumsal yapının içinde daha kolay savuşturacaklarını düşündüler ve bugüne kadar sonuç aldılar.Şimdi seçim yaklaşırken, yeni bir ‘sıçrama rampası’ aradıklarına ilişkin yorumlar var.
Küçük partilerin büyük hedefleri… Konu AKP’nin içinde veya dışında olmanın sonuçlarından açılmışken, siyasi notlar arasında kalmış iki ilginç olayı buraya bırakıyorum;
* Bir iş insanı, yeni yatırımı için kamu bankasından kredi çıktığı halde işlemlerin Cumhurbaşkanının bir danışmanına takıldığını anlatarak, dönemin ekonomiden sorumlu bakanı Ali Babacan’dan yardım istiyor. Babacan durumu saraya aktarıyor. Vahim iddialara rağmen danışman kalıyor. Babacan’ın istifasına giden en önemli olayın bu olduğu anlatılıyor.
* Mehmet Şimşek yeniden davet edilmeden önce görevden alındığında nezaketen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan veda için randevu istiyor. Erdoğan kendisine randevu vermiyor. Aynı Şimşek, ekonomi krize girince ikna edilerek aynı göreve yeniden getiriliyor. Bu kez de verilen sözlere rağmen ekonomik politikaların uygulanmasına engeller çıkarıldığı anlatılıyor.
Batı cephesinde değişen bir şey yok yani…"




