Yerel seçimdeki başarısızlığı sonrası İYİ Parti’de değişim süreci başladı. 27 Nisan tarihli olağanüstü kurultay kararı zaten alınmıştı. Dün yaptığı açıklama ile partinin kurucu başkanı Meral Akşener kurultayda aday olmayacağını açıkladı.

Peki İYİ Parti bu noktaya nasıl geldi? Önce seçim başarısızlığının boyutuna bakalım, sonra da başarısızlığın nedenlerini irdeleyelim.

Başarısızlığın boyutu

Genel seçime en yakın sonuç veren İl/İlçe Genel Meclisi oranlarını baz aldığımızda, İYİ Parti’nin 2019 Yerel Seçimi’nde %7.3 olan oyunun bu seçimde %4.6’ya gerilediğini görüyoruz.Aynı şekilde toplam oy sayısı da 3.4 milyondan 2.1 milyona düştü. 2023 Genel Seçimi’nde İYİ Parti 5.2 milyon oy almıştı.

2019’da seçime çok büyük oranda CHP ile ittifakla girdiği için herhangi bir büyükşehir ya da il belediyesi kazanamamış olan İYİ Parti, bu seçim bağımsız girdiği halde sadece Nevşehir’i kazanabildi (itirazları kabul edilirse Ordu’yu da belki kazanabilir). 2019’da 19 ilçe belediyesi kazanmışken bu seçim bunu ancak 24’e çıkarabildi.

Bu veriler açıkça bir seçim başarısızlığı olduğunu ortaya koyuyor.

Rasyonelite yerine hınç ve intikam

İYİ Parti’deki başarısızlığın en kökendeki nedeni, parti yönetiminin rasyonel değil duygusal şekilde hareket ederek Türkiye’deki mevcut siyasi realiteleri görmezden gelmede ısrar etmesi oldu.

Bildiğimiz üzere, 2023 Genel Seçimi’ne giden süreçte, özellikle de cumhurbaşkanı adayı belirleme meselesinde, İYİ Parti CHP ile ciddi anlaşmazlıklar yaşadı. Yaşadığı anlaşmazlıklarda haklı olduğu hususlar da vardı.

Ancak seçimin yenilgiyle bitmesinin de etkisiyle bu süreç İYİ Parti içerisinde CHP’ye karşı hınç ve intikam duygularını körükledi. Ve seçim sonrasında kararlar rasyonel olmaktan çok bu duyguların etkisiyle alınmaya başlandı.

CHP’deki değişimin görmezden gelinmesi

Burada önemli bir kırılma anı Kasım 2023’teki CHP Kurultayı oldu.

İYİ Parti’nin “üçüncüyol” stratejisini belirlerkenki temel hesabı “hem CHP’den rahatsız muhalif seçmen hem de AKP’den rahatsız iktidar seçmeninin kendisine yöneleceği” idi.

Eğer Kasım 2023’teki CHP Kurultayı’nda Kemal Kılıçdaroğlu partinin başında kalsaydı, gerçekten ciddi oranda küskün bir CHP’li seçmen grubu İYİ Parti’ye yönelebilirdi. Ancak kurultay ile CHP’de bir değişim yaşandı. Değişim ile beraber CHP’li seçmen belki tekrardan çok ümitli hale gelmedi ama en azından partisine tekrardan oy verebilir hale geldi. Bu sebeple geçtiğimiz yerel seçimde hiçbir CHP’li İYİ Parti’ye oy vermeyi düşünmedi. Aksine, tam tersi oldu.

Sosyo-siyasal kutuplaşmanın hafife alınması

İYİ Parti’nin yaptığı diğer bir kritik hata, Türkiye’deki siyasal kutuplaşma ortamını hafife almak oldu.

Hem genel olarak muhalefet seçmeni hem de İYİ Parti’nin kendi seçmeni için halen en önemli mesele Erdoğan rejiminden kurtulabilmek. İYİ Parti’nin müstakil oy oranı ancak ikincil derecede önemli.

Bu sebeple muhalif seçmen onu bu rejimden kim kurtaracaksa o parti ya da lidere yönelmekte tereddüt etmiyor. Nitekim bu seçim sonuçlarından da gördüğümüz, İYİ Parti seçmeninin üçte ikisinin AKP’nin karşısındaki en güçlü rakip olarak gördüğü CHP’li adaylara oy verdiği. Hatta yarısından fazlası il/ilçe meclisi seçimlerinde de CHP’ye oy verdi.

İYİ Parti’nin ülkedeki siyasal kutuplaşmayı hafife alarak yaptığı bir başka hata, CHP’yle arasına mesafe koyarsa Cumhur İttifakı seçmeninden kolayca oy alabileceğini sanmak oldu.

İYİ Parti kurulduğundan son 9-10 aya kadar yıllarca CHP’yle ortak hareket etti. Zaten seküler sosyolojinin niteliklerini taşıma açısından İYİ Parti tabanı ile CHP tabanı arasında çok büyük bir fark da yok. Türkiye’de iki partinin de güçlü olduğu bölgelerde bu sosyoloji hakim.

Dolayısıyla,dindar/muhafazakâr seçmen, sırf CHP ile kavga edip son 10 ayda kendisini CHP’den uzaklaştırdı diye aniden İYİ Parti’yi bir seçenek olarak görmez, görmedi de zaten. O güvenin kazanılması için çok daha fazla süreye ihtiyaç vardı.

Dikkat edilirse bu seçimde muhafazakâr seçmenin önemli bir bölümü sandığa gitmezken başka önemli bir bölümü de AKP’yi cezalandırmak istediğinde YRP’ye yöneldi. Diğer bir deyişle bu seçmen açıkça İYİ Parti’yi bir seçenek olarak görmedi.

İYİ Parti ne yapmalıydı?

Ben, Twitter/X hesabımda ve köşe yazılarımda, yukarıda belirttiğim hususları öne sürerek İYİ Parti’nin tek başına girdiği takdirde yerel seçimde başarısız olacağını ve bunun son tahlilde onun “üçüncü yol” iddiasına da zarar vereceğini,İYİ Parti’nin bu kararı aldığı Aralık 2023’ten itibaren defalarca söyledim.

İYİ Parti’nin bu seçimde yapması gereken, CHP ile “senin belediyelerin sana, benim belediyelerim bana” anlayışına dayalı mesafeli bir seçim işbirliği idi. CHP de böyle bir işbirliğine açıktı. Ama İYİ Parti yönetimi duygusal şekilde “CHP’ye gününü göstermek” motivasyonuyla hareket etti ve CHP’yle tüm işbirliği kapılarını kapattı. Sonunda da gününü kendisi gördü.

Halbuki belirttiğim biçimde bir seçim işbirliği yapmış olsaydı, bugün İYİ Parti ciddi sayıda il, ilçe belediyesine ve belediye meclis üyesine sahip olacaktı. Bu kazanımlarıyla 2028’e giden yolda CHP’yle arasına belli bir mesafe koyup muhafazakâr/sağ seçmene açılma planını daha kolay uygulayabilirdi.

Ama maalesef bunu yapmadı. Ve şu anda parti bir tür fetret dönemine girdi.

İlginçtir, İYİ Parti “hür ve müstakil” kararıyla CHP’ye karşı elini güçlendirmek ve ona bir ders vermek isterken gelinen noktada CHP’ye karşı eli çok daha güçsüz hale geldi. Çünkü CHP parti düzeyinde ittifak yapılmasa bile İYİ Parti seçmenini kendisine oy vermeye ikna ederek seçim kazanabileceğini gösterdi.