Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), kuruluşunun 10'uncu yılında İstanbul'un hava kirliliği karnesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Çevre Mühendisi Dr. Ozan Devrim Yay, "Ulusal mevzuata göre İstanbul'un ortalamasını aldığında tam sınır değere dayanmış bir hava kirliliği var. Partikül madde açısından İstanbul'un ortalama olarak soluduğu hava Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) önerdiğinin 2,5 katı daha kirli" ifadelerini kullandı.
Temiz Hava Hakkı Platformu, 2016 yılından itibaren yayınlanan Türkiye'nin hava kirliliği karnesinin yedincisi düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Toplantıya THHP Koordinatörü ve Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel, Çevre Mühendisi Dr. Ozan Devrim Yay, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, Temiz Hava Hakkı Platformu Yürütme Kurulu Üyesi ve Türk Tabipler Birliği Temsilcisi Prof. Dr. Gamze Varol ve çok sayıda uzman katıldı. Uzmanlar Türkiye'nin hava kirliliğiyle mücadelesinin son 10 yıllık tarihini ve geleceğini değerlendirdi.
''İstanbul’da metreküpü 39 mikrogram civarında bir partikül madde kirliliği var''
Gümüşel, "İstanbul'un kirlilik seviyesi Çevre Şehircilik Bakanlığı'nın yönetmeliğine göre kirli olarak sınıflanabilecek bir düzeyde değil. Kirleticiler limitlerin altında, ulusal limitin altında. Yaklaşık 39 mikrogram metreküp yani metreküpte 39 mikrogram civarında bir partikül madde kirliliği var; ancak bunu Dünya Sağlık Örgütü'nün değerleriyle kıyasladığımızda o zaman çok ciddi bir şekilde aslında sağlık için izin verilen limit değerlerinin 2,5 katına kadar kirlilik olduğunu görüyoruz. Bu farkın altını çizmek gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütüyle Türkiye'nin ulusal mevzuatındaki değerler birbirinden farklı. Biz bu farkın kapatılmasını istiyoruz. Türkiye de Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine, limit değerlerine yaklaşsın artık istiyoruz ki halk sağlığını etkili bir şekilde koruyabilelim" şeklinde konuştu.
''Karayollarının etrafındaki semtlerde ciddi bir hava kirliliği var''
İstanbul’da hava kalitesi ile ilgili çok büyük farklılıklar olmadığını belirten Gümüşel, "İstanbul'da çok büyük bir farklılık olduğunu söylemek mümkün değil. İyileşme de çok fazla yok gerileme de yok. Gerileme olmaması da tabii iyi bir haber; ama öbür taraftan bazı bölgeler var ki bunlar uzun yıllardır yüksek hava kirliliğiyle ortaya çıkıyorlar. Örneğin, Sultangazi bölgesi, Cebeci taş ocakları var orada biliyorsunuz. Oradaki maden işletmeleri çok ciddi bir hava kirliliği nedeni. Bu bölgede halk kronik olarak yıllardır bu hava kirliliğine maruz kalıyor. Keza D-100 gibi karayollarının etrafındaki semtlerde, örneğin Göztepe'de çok ciddi bir hava kirliliği var. Aksaray gibi Kağıthane gibi trafiğin yoğun olduğu, nüfusun yoğun olduğu bölgelerde hava kirliliği yüksek. Bunun çözümü aslında toplu taşıma. Dolayısıyla aslında hava kirliliğinden korunmanın tek yolu ulusal politikalar çerçevesinde bu hava kirliliğinin azaltılması. Sanayiyle iç içe bir kent İstanbul; yakın çevresi de öyle, Gebze, Kocaeli, İzmit, Tekirdağ bütün bunlar sanayi bölgeleri. Dolayısıyla bu bölgelerde ortaya çıkan hava kirliliği de İstanbulluların hayatını etkiliyor" ifadelerini kullandı.
''İstanbul'da hava kalitesi ne daha kötü ne daha iyi''
Gümüşel, "PM oranları dediğim gibi ulusal limitin altında, Dünya Sağlık Örgütü limitinin de üstünde. Biz insan sağlığı açısından Dünya Sağlık Örgütü'nün limit değerlerinin altına inmesini istiyoruz. İstanbul'da hava kalitesi geçtiğimiz yıllara göre ne daha kötü, ne daha iyi. İyileşmesi gereken çok fazla alan var. Çok fazla bölgede sanayi nedeniyle ciddi sağlık sorunları yaratabilecek hava kirliliği var. İstanbul'da ortalama partikül madde kirliliği yani toz kirliliği 39 mikrogram metreküp olarak gerçekleşti." dedi.
''Çoğu kişi "kent merkezinden uzağız temiz hava soluyoruz" sanıyor''
Çevre Mühendisi Dr. Ozan Devrim Yay, "Şehir merkezlerinde yoğun trafiğin olduğu yerde hava kirliliğini yaratan başka fabrikalar varken aslında çoğu vatandaşın 'Kent merkezinden uzağız, temiz hava soluyoruz' sandığı yerlerde bambaşka hava kirlilikleri olabiliyor. Örneğin, Yenibosna İstanbul’un çok merkezi bir ilçesi olmadığı halde hava kalitesi indeksi açısından en kötü istasyonlardan bir tanesi çıktı. Başka parametre açısından baktığımızda Göztepe başta olmak üzere trafiğin yoğun olduğu bazı ilçeler ve semtlerde partikül madde dediğimiz parçacık kirliliği açısından en kirli 10 istasyonun yaklaşık yarısı trafik yükünden kaynaklı yaklaşık yarısı da İstanbul'da artık sanayinin ve nüfusun iç içe geçtiği yerlerde Sultangazi'de artık orada yaşayanların çok iyi bildiği maden ocakları başta olmak üzere sanayi tesislerinden kaynaklı olarak özellikle toz kirliliği o kadar belirgin ki Sultangazi'deki hemen hemen tüm istasyonlar en kirli 10 istasyon listesinde görülmüş durumda. Partikül madde açısından baktığımızda Bağcılar, Esenyurt gibi özellikle nüfus yoğunluğu ve buna bağlı olarak trafiğin ve sanayileşmenin de doğal olarak o nüfusla birlikte arttığı ilçeleri görebiliyoruz" dedi.
''Orman yangınları da partikül madde kirliliğine yol açtı''
Yay, "İstanbul’un tamamı kirli hava soluyor. Mevzuatımıza göre de tam sınırda bir yerdeyiz. Bazı ilçeler sınır değerinin çok daha üstünde, bazıları biraz altında. Ulusal mevzuata göre İstanbul'un ortalamasını aldığında tam sınır değere dayanmış bir hava kirliliği var. Partikül madde açısından İstanbul'un ortalama olarak soluduğu hava Dünya Sağlık Örgütünün önerdiğinin 2,5 katı daha kirli" dedi. Orman yangınlarının da partikül madde açısından hava kirliğine yol açtığını belirten Yay, "Elbette orman yangınları partikül madde açısından çok ciddi bir kirliliğe yol açtı. İstanbul dahil Türkiye'nin pek çok kentinde bu yaz çok yüksek düzeyde partikül madde soluduk. Bakanlığın ölçümleri de birtakım akademik çalışmalar da bunu gösteriyor" şeklinde konuştu.