Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, Fransa'da yayın yapan Le Monde gazetesi için bir yazı kaleme aldı.

İmamoğlu yazısında Franz Kafka'nın Dava romanına gönderme yaparak "Neyle suçlandığımı bilmiyorum" dedi.

İmamoğlu, Silivri yazısında, Josef K.’nın Dava’sına atıfla hakkındaki dava süreçlerini "anlaşılmaz", "keyfi" ve "açıklama içermeyen" uygulamalar olarak tanımladı.

Üniversite diplomasının İstanbul Üniversitesi tarafından hukuka aykırı biçimde iptal edildiğini, dekanın bu kararı onaylamaktansa istifa ettiğini ve bu karara karşı açtığı idari davada aleyhine yapılan müdahaleleri anlattı.

İmamoğlu, diplomasının iptal edilmesinin amacını "beni cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmaktan alıkoymak" olduğunu vurguladı.

"Josef K. Gibi, neyle suçlandığımı ben de bilmiyorum!"

İmamoğlu, yazısında Kafka’nın "Dava" romanına gönderme yaparak, 20. yüzyıl başındaki "anlaşılmaz" yargılama mekanizmalarına günümüz Türkiye’sinden örnekler verdi. İmamoğlu, yazısında şunları kaydetti:

"Ağustos 1914’te, Kafka, Dava’yı yazmaya başladığında, I. Dünya Savaşı yeni başlamıştı. Dünya; adalet, demokrasi, kardeşlik ve özgürlük gibi temel değerlerin insanlığın pusulası olmaktan çıktığı; güvensizlik, kuşku ve kolay nefret dönemine giriyordu. Eserin yayınlandığı 1925’te (1930’ların eşiğinde) de durum böyleydi. 20. yüzyılın başında, ne ile suçlandığını bilmeden itham edilen ve yargılanan Josef K.’nın davasındaki gibi anlaşılmaz bir dünya ufukta beliriyordu. Yargılama usulleri belirsiz ve anlaşılmazdı, kurallar keyfiydi ve hiçbir açıklama yapılmıyordu.

Kafka’dan 100 yıl sonra, dünya yeniden, demokrasi, adalet, özgürlük ve temel insan haklarının artık geçerli olmadığına bizi ikna etmeye çalıştıkları bir döneme giriyor. Buna inanmayı reddediyorum.

Bundan daha iyisini hak ediyoruz. Dünyanın tüm halkları, yüzyıllar boyunca büyük bedellerle kazanılmış haklarımızı korumak ve her şeyden önce barışı muhafaza etmek için dayanışma içinde olmalı. Barışın en iyi teminatı ise her zaman olduğu gibi demokrasidir: Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler nihayetinde barışı korumak amacıyla demokrasiyi ve insan haklarını güçlendirmeye yönelik projelerdir.

Hiçbir ulus, kısa vadeli çıkarları uğruna temel değerlerine bağlılığını feda etmemelidir. Tarih boyunca Fransız halkı bu değerlerin savunulmasında öncü olmuştur; tıpkı Türk halkı gibi, bu zorlu mücadelelerle kazanılmış değerlere derinden bağlı kalmaktadır.

Bugün sizlere 12 metrekarelik tek kişilik hücremden, Kafkaesk ['Kafkavari'] davalarımdan biri hakkında birkaç söz söylemek için yazıyorum: Üniversite diplomamla ilgili 'sahtecilik' davası! Savcının 8 yıl 9 ay hapis cezası talep ettiği 'resmî belgede sahtecilik' suçlamasıyla yargılanmaktayım…

Dosyanın tek 'küçük sorunu' şu: Savcının suçlaması hangi resmî belgenin sahte olduğu ya da benim hangi sahtecilik fiilini işlediğim konusunda hiçbir bilgi içermiyor.

İsterseniz 35 yılı aşkın süre öncesine geri dönelim… 19 yaşındayım. Yaklaşık iki yüz yıllık geçmişi olan Amerika’daki Southeastern University College, Washington D.C. ile ilişkili University College of Northern Cyprus’ta okuyorum. İstanbul Üniversitesi’nin yatay geçiş kabul ettiğine dair bir ilan görüyorum; gerekli tüm koşulları sağladığım için hemen başvuruyorum. 1990’da İÜ’ye geçiş yapan 60 öğrenci arasındayım; bunlardan 28’i benim üniversitemden. Ardından İÜ İşletme Fakültesi’nde (İngilizce Programında) dört yıl okuyorum; tüm sınavlarımı başarıyla geçiyor ve 1994’te diplomamı alıyorum.

Bu yılın 18 Mart’ında üniversite diplomam İstanbul Üniversitesi tarafından hukuka aykırı biçimde iptal edildi. Dekan, bu hukuksuz iptali onaylamaktansa istifa etmeyi tercih etti. Bu karara karşı İdare Mahkemesi’nde dava açtım: Mahkemenin verdiği ara karar lehime olunca, (çoğunluğu Cumhurbaşkanı ve partisi tarafından atanan) Hâkimler ve Savcılar Kurulu dosyadaki hâkimi hızla değiştirdi!

Tüm bunların paralelinde sahtecilik suçundan ceza davası da başladı…

Oysa hiçbir raporda sahte bir belgeden söz edilmemektedir. Josef K. gibi, 19 yaşındaki Ekrem İmamoğlu’nun neyle suçlandığını ben de bilmiyorum!

Orwell’in 1984’ünü hatırlıyorum. Kitapta tarif edilen rejimin meşhur sloganları şöyleydi: 'Özgürlük köleliktir', 'Savaş barıştır', 'Cehalet güçtür.' Tamamen gerçek olan, 31 yıllık diplomam bir günde iptal edildi ama yetmedi; yetkililer beni 9 yıl hapse de mahkûm etmek istiyor! Kafka’nın Dava’sının, Orwell’in 1984’ünün içinde yaşıyoruz.

Peki, diplomam neden iptal edildi? Beni gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmaktan alıkoymak için…

"Gerçek suçum İstanbul’u 3 kez kazanmış olmak"

Gerçek 'suçlarım' şunlar; Erdoğan’ın 'İstanbul’u alan, Türkiye’yi alır' dediği İstanbul’u 3 kez kazanmış olmak ve bugün tüm anketlerde Erdoğan’a karşı cumhurbaşkanlığı yarışını geniş farkla kazanıyor olmaktır.

Hakkımda başka pek çok Kafkaesk dava var: 'hakaret', 'yolsuzluk', 'terörizm' (çünkü 2024’te İstanbul’daki belediye listelerime Kürt adaylar koymaya cesaret ettim)! 'Yolsuzluk' suçlamaları, 'gizli tanık' ifadelerine ve cezaevinde baskı altında alınmış beyanlara dayanıyor. Hakkımdaki bu ifadeler birer 'kodesten çık kartı' işlevi gördü. İşte mücadele ettiğimiz sistem bu.

24 Mart’ta 15,5 milyon Türk vatandaşı tarafından -eşi görülmemiş bir şekilde- tarihi bir ön seçimle aday gösterildim ve ben ve arkadaşlarımın bu güzel ülke için net bir vizyonu var: 21. yüzyıla yakışır bir demokrasi, herkes için daha güçlü hak ve özgürlükler, hükümetten bağımsız bir yargı, özgürce düşünen ve konuşan bir akademi, hükümetleri eleştirebilen gazeteciler ve protesto edebilen öğrenciler. Hukukun üstünlüğüne güven yeniden tesis edildiğinde ekonomik olarak gelişecek bir Türkiye. Avrupa’nın demokratik değerlerine köklü biçimde bağlı, yaklaşık 80 yıldır Avrupa Konseyi üyesi ve AB müktesebatını iç hukukuna kazandırmış bir Türkiye. İstikrarlı bir Türkiye, güvenilir bir ortak.

AK Partili Birinci: İmamoğlu'nun ‘terör’ suçundan tutuklanmaması kritik hataydı
AK Partili Birinci: İmamoğlu'nun ‘terör’ suçundan tutuklanmaması kritik hataydı
İçeriği Görüntüle

Karşımızda ne kadar büyük dağlar olursa olsun, halkımızın desteğiyle bunu başaracağız. Çünkü halkımız, yüz yılı aşkın süredir demokrasiye bağlı, güçlü ve bağımsız bir halktır, başaracağız. Tüm Kafkaesk davaları aşacağız..."

Kaynak: ANKA