Muğla Marmaris'teki 5.8 şiddetindeki depreme dikkat çeken Hatimoğulları Oruç, "Merkezi hükümet yerel yönetimlerle el ele vererek mutlaka ve mutlaka depreme dayanıklı kentlerin oluşturmalı" dedi, asgari ücrete ara zammın yapılması gerektiğini söyleyerek, "Bundan 6 ay önce olağanüstü bir durum olursa ek zam yaparız demişti iktidar, değil mi? İktidar, olağanüstü bir durum yokmuş gibi davranıyor. Tablo çok ağır. İktidar bunun farkına varmalıdır" ifadelerini kullandı.

Diyanet’e geniş yetkiler veren kanun yürürlükte
Diyanet’e geniş yetkiler veren kanun yürürlükte
İçeriği Görüntüle

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Oruç, partisinin TBMM'de düzenlenen haftalık grup toplantısında konuştu.

Hatimoğulları Oruç'un açıklamasından satır başları şöyle:

"Merkezi hükümet yerel yönetimlerle el ele vererek mutlaka ve mutlaka depreme dayanıklı kentlerin oluşturmalı. Bu konuda çok ciddi adımlar atılmalı.

2 Haziran 1994'te Urfa'da katledilen Muhsin Melik ve 31 sene önce yine kaybedilerek sonra da katledilen Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Kara'yı bir kez daha saygıyla anıyoruz. Ümit ediyoruz ki 1990'lı yıllarda Sursurluk çetesi dahil olmak üzere o dönemde gerçekleşen kaçırmalar ve yargısız infazlar dönemini geride bırakarak, o karanlık sayfaları hep beraber kapatabiliriz.

"Nazım Hikmet, cumhuriyet sonrası Kürtlere haklarının verilmediğinin altını çizer"

Değerli Nazım Hikmet 61'de Kamuran Bedirhan şahsında Kürt halkına hitaben yazdığı mektupta Kürt ve Türk milletinin Anadolu'da kardeş olduğunu, Osmanlı sonrası birlikte mücadele ettiklerini belirtir. Ancak cumhuriyet sonrası Kürtlere haklarının verilmediğinin altını çizer. Nazım'ın işaret ettiği bu tarihsel acıları geride bırakarak onurlu bir barışı inşa etmek hepimizin sorumluluğu. Ahmed Arif'in anısını yaşatmak, Nazım Hikmet'in naaşını Türkiye'ye getirmek bugün barışı konuştuğumuz süreçte çok önemli ve anlamlı olur. Kalıcı bir barışı inşa edebilmemiz için hafızayı diri tutmak ve tarihle cesur bir şekilde yüzleşmek önemlidir.

Ortadoğu küresel ve bölgesel güçlerinin rekabet ve nüfus mücadelesine sahne olan bölge olarak her gün yeni gelişmelere tanıklık ediyoruz. Gazze'de yaşananlar insanlığın sıfır noktasıdır. Uluslararası hukuk kağıt parçasına dönüştü. Bölgenin jeopolitik yapısı kaotik bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Deyim yerindeyse kabuk aynı ama içi hızlı bir şekilde değişiyor.

"Kürt jeopolitiği Ortadoğu'nun labirentinden bir çıkış kapısı"

Bölgedeki birçok karmaşık sorunun çözümünde kilit bir rol oynayan Kürt jeopolitiği Ortadoğu'nun labirentinden bir çıkış kapısıdır. Kapıyı görmezden gelenler labirentte kaybolmaya mahkumdur. Türkiye'nin artık taraf olmaktan çıkıp, sorunları çözen, bölge barışı için arabulucu rol üstlenmesi acildir.

Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'yi ziyaret etmesi, oradan gelen yönetimlerin Ankara'da ya da Rojava'da ağırlanması barış sürecinin daha sağlıklı adımlarla ilerlemesine büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu sadece Türk ve Kürdün barışı ya da Türkiye'nin iç barışı için değil; atılacak adımlarla bölgenin barışına büyük katkı sağlayacaktır.

Bir kez daha çağrımızı yineliyoruz, gelin barışı hep birlikte inşa edelim. Gelin iç barışı hep beraber inşa edelim ve tahkim edelim. Ve aynı zamanda bölge barışını hep birlikte kuralım. Gelin demokratik bir Türkiye'yi, demokratik bir cumhuriyeti hep beraber inşa edelim.

Asgari ücrete ara zam

Türkiye ekonomide tarihin en büyük kara kışlarından birini yaşıyor. Bakın bundan 6 ay önce olağanüstü bir durum olursa ek zam yaparız demişti iktidar, değil mi? İktidar, olağanüstü bir durum yokmuş gibi davranıyor. Tablo çok ağır. İktidar bunun farkına varmalıdır. 16 milyon emeklinin yaşam mücadelesi ağır bir biçimde devam ediyor. 4 milyon emekli sefalet ücretiyle yaşıyor. Sadece 4 ay içinde asgari ücret 3 bin TL, emeklinin maaşı 2 bin TL eridi. Kiralar el yakıyor. Alınan bir emekli maaşı kira ödemeye yetmiyor. Kredi kartı borcu 2 trilyonu geçti. Enflasyon rakamlarına baktığımızda TÜİK'in yine Saray'da icat ettiği rakamları halka yutturmaya çalıştığını görüyoruz. İktidar ara zam yapma sözünü hatırlamak durumundadır. Bu zam acilen, tez elden yapmalıdır.

İzmir Büyükşehir'deki grev

İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerindeki işçilerin hakları acilen verilmeli, insani talepleri karşılanmalıdır. İşçiler alanda, eylemlerde... İzmir'deki işçi kardeşlerime sesleniyorum; DEM Parti olarak bizler yanınızda olmaya devam edeceğiz hem Meclis'te hem de grev meydanlarında. Direnişinizi buradan selamlıyoruz.

Yüzyılın en önemli meselesi umutlar ve beklentiler eşiğindeki kritik bir kavşakta olduğunu önemle belirtiyoruz. Süreci doğru anlamak, hakikatleri cesaretle dillendirmek, tepkisellik yerine bu ruh haline kapılmaksızın sakince bu süreci ele almak gerekiyor. Hem iktidar çeperinde hem de muhalefetin bir kısmında bu sürecin hacmi tam anlamıyla kavranabilmiş değil maalesef. İktidarın pratiklerine bakınca 'Bu sürece neden güvenelim' sorusu soruluyor; 'Hayırlı olsun, Türkiye'de yepyeni bir sayfa açılıyor' diyenler de aynı soruyu bir kez daha soruyorlar. 'Biz bu sürece neden güvenelim' diyorlar. Yeterince adım atılmadığını görüyorlar.

Bu beklemeci durumun birinci sorumlusu ve adım atması gereken iktidardır. Bir kez daha vurguluyoruz; iktidar mutlaka bazı adımları atmalıdır. Olumlu adımların atılması şarttır.

İnfaz yasası

İnfaz yasası mağdurların aileleri buradalar. Bir kez daha hoş geldiniz diyorum. Bakın biz barışı konuşurken, birçok yasamanın barışa hizmet eder bir şekilde olmasını beklerken ne yazıkki yargı paketinde covid yasasının çıkacağına ilişkin bilgiler payklaşışdığı halde son anda iktidar geri çekti. Bu nedenle güvensizlik gittikçe artıyor. Sürecin hukuki alt yapısının kurulmaması güvensizliliği varken bizler barış ortamını nasıl inşaa edeceğiz?

Sürecin ciddiyetini, geri dönülmezliğini göstermek için güçlü, sembolik adımlara ihtiyaç vardır. Bunlardan biri Covid yasasıydı, infaz paketinin genişletilmesiydi ama bunlar olmadı. Hala bir fırsatımız var ve bu fırsatı değerlendirelim."

Kaynak: Haber Merkezi