Gazeteci Hakan Tosun’un İstanbul’da uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetmesine ilişkin soruşturma sürerken, kardeşi Öznur Tosun’dan dikkat çeken açıklamalar geldi. Tosun, saldırganların olay sonrası mahallede "hak etti" şeklinde ifadeler kullandığını ve aile ile görgü tanıklarının tehdit edildiğini iddia etti.

İstanbul’da metrobüs yolunda yürürken saldırıya uğrayan gazeteci Hakan Tosun’un ölümüne ilişkin soru işaretleri sürerken, kardeşi Öznur Tosun, Sözcü gazetesine verdiği röportajda cinayetle ilgili önemli iddialarda bulundu.

Öznur Tosun, ağabeyinin yalnızca bir değil, iki kez saldırıya uğradığını belirterek, "En sonunda ölümüne neden olan darbeyle yere yığıldı. Saldırganlar, yaşayıp yaşamadığını kontrol ettikten sonra olay yerinden uzaklaştı. Bu soğukkanlılık, olayın arkasında daha büyük bir plan olduğunu düşündürüyor," dedi.

Tosun, saldırı sonrası mahallede baskı ortamı yaratıldığını belirterek, “Bazı kişiler esnafa 'Hakan Tosun bunu hak ediyordu, bizimkiler halletti' demiş. Bu kadar rahat konuşabilmeleri, arkasında kim ya da ne olduğunu sorgulamamıza neden oluyor,” ifadelerini kullandı.

Olay yerinde bulunduğu belirtilen motosikletli bir kişinin halen tutuklanmadığını vurgulayan Tosun, “Bu kişi ifade verdikten sonra serbest bırakıldı. Delillerin karartılmaya çalışıldığını düşünüyoruz,” dedi.

Aile ve görgü tanıklarının güvenliğinin tehlikede olduğunu öne süren Tosun, mahallede tehditlerin devam ettiğini söyledi: “Bir apartman sakini olayı görüp ambulans çağırdı ama sonrasında konuşamadı. Mahallede özellikle 18 yaşındaki şüpheliyle ilgili çok fazla şikâyet var. Baba ve amca da baskı kurmaya devam ediyor. Biz bile evimize gidemiyoruz.”

"Abimin kimliği nerede"

"Abimin kimliği nerede? Bilgisayarı, telefonu, eşyaları ortadayken kimlik neden “kayboldu”? Hastanede neden anında yüz taraması yapılmadı; nasıl olur da “eşgal belirsiz” denir? Otopsi hâlâ çıkmadı, olay yeri inceleme raporu bize verilmedi. Buna karşılık kamera görüntüleri bize ulaşmadan sosyal medyaya sızdı; abimin son anlarını resmî kanallardan değil, sosyal medyadan izledik. Karşı taraf “Bizde MOBESE, bizde HTS var; her şeyi biliriz” diye gözdağı veriyor. Bu nasıl mümkün? Kim bu insanlar? Bu kimlik nerde? Nerde? Kim aldı? Bilgisayarı, telefonu, her şeyi, bütün eşyaları varken kimlik neden alındı? Neden hastanede emniyet güçlerinin yüz taramasıyla tabletleri neden gelip de anında bir yüz taraması yapılmadı?

"Ülke çetelere mi teslim oldu?"

Bu ülkede gecenin bir vakti şafak operasyonları yapılırken, bu olayda telefonla çağırma usulü işletildi. Kağıthane Emniyet Müdürü, cenazeden bir gün önce beni arayıp “planınız, tedbiriniz ne?” diye sordu. Ben vatandaşım; nasıl tedbir alayım, kimi arayayım? Ne resmî bilgilendirme aldık ne de bir başsağlığı. Herkesin suskunluğu, onların bile sözünün geçtiği güçlü bir ailenin varlığına mı işaret ediyor? Bunu bilmek istiyorum.

Şamil Tayyar, Ali Mahir Başarır’ı hedef aldı: ‘Artık eylem vakti’
Şamil Tayyar, Ali Mahir Başarır’ı hedef aldı: ‘Artık eylem vakti’
İçeriği Görüntüle

Devlet, polis sessiz kaldıkça o insanlar daha çok korkuyorlar. Ülke eşkıyalar mı teslim oldu, çetelere mi teslim oldu? Ya söyleyin biz de bilelim. Deyin ki bundan sonra böyle. Arkadaşlar bundan sonra her sokakta, her semtte, her mahallede çete var. Siz onlara istediği gibi davranmazsanız ölmek zorundasınız diye söylesinler. Biz de kendi kendimize tedbirimizi alalım. Cenazeden bir gün önce Kağıthane Emniyet Müdürü beni arıyor. Ne olacak? Programınız ne? Planınız ne? diyor. Ben nasıl tedbir alacağım? Ben kendimi nasıl koruyacağım? Başıma bir iş geldiği zaman kimi arayacağım? Niye herkes sus pus oldu? Panik atak oldum. Her an her şeye hazır bir haldeyiz. Çünkü bu insanlar hâlâ arka planda. Ne yaptıkları belli değil. İzin veriliyor çünkü.

Demek ki babanın söylediği şey doğruydu. Demek ki Hakan Tosun'un--yani çok ağır bi şey bu söyleyeceğim. Belki bununla ilgili başıma da bir şey gelebilir ama umurumda değil bu saatten sonra-. Demek ki Hakan Tosun'un cezasını kesmesini istediler.

"Katillere bilgi veriyor emniyet"

Abimin o sokakta bir işi yoktu; annem yeni taşındığı için iki hafta önce gelmişti. “Her gün buradaydı” diyebilecek kimse yok. Planlı bir öldürme ihtimali aklımdan çıkmıyor. Abimin yaptığı haberlerden rahatsız olmuş olabilirler mi? Kimliğinin ortadan kaldırılması, gazeteci olduğunun anlaşılmaması için mi uğraşıldı? Karşı tarafın dillerine doladığı Ağrı’daki altın madenleri gibi laflar da bu kuşkuları büyütüyor. Bu ailenin kim olduğunu ve bağlantılarını bilmek istiyorum. 'Biz her şeyi biliyoruz. Her bir bilgi bize geliyor' diyorlarmış. Bize gelmedi o bilgi. Katillere bilgi veriyor emniyet. Bize bilgi vermiyor. Bir kere daha bir bilgilendirme, bir hiç, hiçbir şey almadık. Bir baş sağlığı bile almadık. Demek ki o aileden korkan bir güç var.

O öyle bir güçlü bir aile ki emniyet mensupları bu aileden korkuyor. Bu kadar ciddi bir durum var ortada. İçişleri Bakanlığı, Emniyet Müdürlüğü, valilik bu aileden korkuyor. Ben bunu anlıyorum. Demek ki ailenin dediği gibi Hakan Tosun bunu hak ediyordu ve cezası kesildi.

"Benim bildiğim bir devletin polisi yok mu?"

Ama herkes buna kayıtsız kalıyor. O insanın oğlu, çocukları orada adam öldürüyorlar ve ertesi gün dükkânını açıp mahalleliyi, abimi kötülüyor. Hak etti ve biz hak ettiğini yaptık. Çeteler mi insanların hak ettiklerini yapacak, cezasını kesecek? Neyi hak etmiş? Neyi biliyorsunuz? Demek ki Hakan Tosun'la ilgili bildiğiniz bir şeyler var. Ortaya çıkarın o zaman. Siz devlet misiniz, adalet misiniz, yargı mısınız, hâkim misiniz, savcı mısınız? Bunun hükmünü veriyorsunuz. Siz kimsiniz? Ben soruyorum ilk günden beri bu insanlar kim? Benim başım sıkıştığında o insanları mı arayacağım? Onlar mı koruyacak bizi? Artık böyle mi? Benim bildiğim bir devletin polisi yok mu? Devlet yok mu?

İçişleri Bakanlığı, Emniyet, Valilik neden sessiz? Neden bir muhatap yok? Neden resmî bilgi verilmiyor? Eğer herkes bu kadar susuyorsa, demek ki gerçekten onlara bile sözü geçen bir güç var. O zaman kim bunlar? Neden bulmak istemiyorsunuz ya da biliyorsanız neden açıklamıyorsunuz?

Hakan Tosun ölmedi. Ölürken bile geride kalanlar için bir ışık yaktı: Sokaklar güvensiz, tehlikeli olmamalı; hiçbirimiz yürüme hakkımızı kaybetmemeliyiz. Ben sonuna kadar mücadele edeceğim. Ailemin ve o mahallede yaşayan herkesin adalet talebini haykırmaya devam edeceğim."

Kaynak: Haber Merkezi