İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında, eski Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un “uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırmak” ve “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçlamalarıyla tutuklanmasının ardından kanalın eski yönetiminden ilk iç tanıklık geldi. Eski Program Koordinatörü Ecevit Kılıç, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, kanal içerisinde uzun süredir devam eden bir yapıya dikkat çekti.
Gazeteciliğin ahlaksızlıkların vesilesi olamayacağını vurgulayan Kılıç, kanalda kurulan sisteme karşı çıktığını belirtti. Kılıç, "Kurulan çirkin ve çürümüş sistemi fark ettiğim anda buna itiraz ettim ve Habertürk İnsan Kaynakları yönetimine bu rezillikleri defalarca bildirdim. Dönemin CEO'su Kenan Tekdağ ile bu konuyu iki kez konuştum; ikisinde de 'Bunlar burada asla olmaz' yanıtını verdi" ifadelerini kullandı.
Sisteme dahil olmayan ve baskılara direnen çalışanların fişlendiğini iddia eden Kılıç, TMSF yönetiminin gelişiyle yaşanan süreci şöyle anlattı: "Bu çürümüş sisteme itiraz edenler zorunlu izne gönderildi. TMSF yönetiminin gelmesiyle izinlerinden dönen arkadaşlarımız görevlerine devam etti. Ancak bir süre sonra, bir önceki yönetim tarafından gönderilmek istenen editörler herhangi bir sebep gösterilmeden işten çıkarıldı."
TMSF yönetimiyle yaşanan diyalog
Mehmet Akif Ersoy’un gözaltına alınmasının ardından TMSF tarafından atanan Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Sefa ile yaptığı görüşmeyi de aktaran Kılıç, şu ifadeleri kullandı: "Sayın Şeref Sefa bize, sosyal medyadaki yazılanlara karşı tavır almamız gerektiğini söyledi. Ben de kendisine, öncelikli olarak bu çürümüş sisteme son vermeleri ve ilişkileri somutlaşan isimleri temizlemeleri gerektiğini söyledim. Ne yazık ki olumlu bir cevap alamadım. Birkaç gün sonra da işten çıkarılacağım söylendi."
Kılıç paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
''Gazetecilik hiçbir ahlaksızlığın vesilesi olamaz.
Hele hele uyuşturucu ve fuhuş gibi ahlaksızlıkların asla.
Ancak bu sürecin bizi ilgilendiren kısmı; bunu yapanların, üç kuruşa çalışan emekçileri bu çürümüş çarka dahil etmeye çalışmalarıdır.
Aynı şekilde bu ahlaksızlıklara ve baskılara itiraz eden ve dahil olmamaya çalışanların fişlenmeleri, ekrana çıkarılmamaları ve hatta başka bahane ve iftiralarla işten çıkarılmaları bizi ilgilendirir.
Kurulan çirkin ve çürümüş sistemi fark ettiğim anda buna itiraz ettim ve Habertürk İnsan Kaynakları yönetimine bu rezillikleri defalarca bildirdim. Ardından dönemin CEO'su Kenan Tekdağ ile bu konuyu iki kez konuştum. İkisinde de "Bunlar burada asla olmaz" yanıtını verdi.
Üstelik bir süre sonra bu çürümüş sisteme itiraz edenler zorunlu izne gönderildi. TMSF yönetiminin gelmesiyle izinlerinden dönen arkadaşlarımız görevlerine devam etti.
Ancak bir süre sonra; bir önceki yönetim tarafından gönderilmek istenen editörler herhangi bir sebep gösterilmeden işten çıkarıldı.
Genel Yayın Yönetmeni'nin gözaltına alınmasıyla TMSF tarafından atanan Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Sefa "Sizlerin sosyal medyada yazılan çizilenlere karşı tavır almanız gerekir" demesi üzerine ben de "Sizin öncelikli olarak bu çürümüş sisteme son vermeniz gerekir, bu çirkin çarkın içinde ilişkileri somutlaşan isimleri, şikayete konu olan kişileri temizlemeniz lazım" dedim.
Ne yazık ki olumlu bir cevap alamadım.
Birkaç gün sonra da işten çıkarılacağım söylendi.Yaşananların hassasiyetinden dolayı yıllık izni çıkmayı ben istedim.
TMSF yönetimi de "tamam" dedi.
Şu anda da izindeyim.
Durum bundan ibaret''




