8 Mart Dünya Kadınlar günü, 100 yılı aşkın süredir dünya genelinde kutlanıyor. 8 Mart, kadınların başarılarını kutlayan küresel bir gün olmasının yanı sıra cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılık konularında farkındalık yaratıyor.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından açıklanan verilere göre, 2024 yılında erkekler tarafından en az 394 kadın öldürüldü, 259 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Avukat Umur Yıldırım, devletin kadına yönelik şiddet karşısında koruyucu/önleyici tedbirler alma yükümlülüğünün, Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW) ile kabul edilen bir yükümlülük olduğuna dikkat çekti.

"Ülkemizde yaşam hakkına karşı gerekli korumalar sağlanamıyor"

"Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri, hukuk açısından önemli bir insan hakları ihlalidir" diyen Yıldırım, şunları söyledi:

Ordu'da 3.4 büyüklüğünde deprem Ordu'da 3.4 büyüklüğünde deprem

Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının korunması maddesi önemlidir. Yaşam hakkı, diğer insan haklarının temelini oluşturur. Kişilerin en temel hakkı Anayasa’da “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” hükmü ile düzenlenmiştir. “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz” hükmü ise yaşam hakkının fiziksel ve psikolojik boyutları açısından bütünlüğünü ve dokunulmazlığını korumaktadır. Ancak ülkemizde yaşam hakkına karşı gerekli önlemler ve korumalar sağlanamamaktadır. Her canlının hayatının tehlikede olduğu bir dönemde yaşıyoruz ve cezaların caydırıcılığı da maalesef bulunmuyor. Yine bu konuda en önemli unsurlardan biri olan İstanbul Sözleşmesinden ülkemiz çekilmiştir.

Umur Yıldırım Fotosu

Avukat Umur Yıldırım

"Ülkemizde 6284 sayılı kanun tam olarak uygulanamamaktadır"

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi yasasına değinen Yıldırım, şöyle devam etti:

Kadınları maddi olarak güçlendirmenin yanı sıra kimlik bilgilerinin değiştirilmesine kadar birçok olanak tanıyan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren 6284 sayılı kanun etkin uygulandığı takdirde kadınları koruyor. Ancak ülkemizde 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair kanun tam olarak uygulanamamaktadır. Uzaklaştırma kararı alındığı halde dahi öldürülen birçok canımız vardır. Çözüm işbu kanunu ve İstanbul Sözleşmesi tüm kurum ve kuruluşlar tarafından etkin, bütünlüklü uygulanmasını sağlamak ve uygulanması konusunda görevini yerine getirmeyen personellere tespit edilip süreç işletilmelidir. Bu duruma örnek verilebilecek olaydan biri de S.E.’nin 15 Aralık 2013 tarihinde ayrıldığı erkek tarafından öldürülmesidir. Öldürülen kadının ailesi, bu cinayette ihmali bulunan kamu personelinin tespit edilmesi istemiyle gerekli başvuruları yaparak yargı süreci başlatmıştır. Ancak başvuruları reddedilmiştir. Bunun üzerine, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 29.09.2021 tarihinde, yaşanan bu kadın cinayetinde kamu görevlilerine ilişkin süreç yönünden Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının koruma ve etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından ihlal edildiğine karar vermiştir. Söz konusu karar ile Türkiye’de ilk defa bir kadın cinayetinde idarenin koruyucu/önleyici tedbirleri etkin bir şekilde uygulama yükümlülüğü Anayasa Mahkemesi’nin gündemine gelmiştir.

Ayrıca kadın cinayeti davalarında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları artsa da kadınların canına kıyan canilere iyi hal ve ağır tahrik indirimleri uygulanmaya devam edilmektedir. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için faillere caydırıcı cezalar verilmeli ve indirimler uygulanmamalıdır. İndirimlerden faydalanan caniler infaz yasasındaki indirimlerle de birkaç yıl içinde tahliye olabilmekteler. Bu noktada hem kanuni düzenlemelere hem de bu kanunların düzgün ve etkin uygulanmasına ihtiyaç vardır.

Muhabir: Şevval Dalgıç