Yaklaşık 40 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı, CHP’nin Meclis’te kurulacak olan ‘süreç komisyonu’na katılma kararını değerlendirdi. Altaylı, bu karar üzerinden yürütülen eleştirilerin ve desteklerin bir yönüyle haklı olduğunu belirterek, durumu Nasrettin Hoca’nın meşhur “eşek” hikâyesine benzetti.
“Hepsi kendi bakış açısıyla doğru”
Altaylı, sosyal demokrat bir çizgiye sahip olan CHP’nin sürece ‘şartlı’ olarak katılma kararını doğru bulduğunu belirtti. Tartışmaların ise Nasrettin Hoca’nın “eşek” hikayesindeki gibi herkesi memnun etmenin imkânsızlığına işaret ettiğini söyledi:
“CHP'nin süreç komisyonuna katılma kararı sonrası ekranlarda, köşelerde yapılan yorumlara baktıkça aklıma hanımı ve eşiyle birlikte köyden Akşehir'e giden Nasrettin Hoca geliyor. Genç dinleyicilerimiz Nasrettin Hoca hikayelerine ne kadar aşina bilmediğim için hikayeyi anlatayım. Nasrettin Hoca eşiyle, yanlarına eşeklerini de alıp Akşehir pazarına doğru yola çıkarlar. Hoca ile eşi önden yürümekte, eşek arkadan gelmektedir. Karşıdan gelen biri bunları görünce salak mısınız? İkiniz de tabana kuvvet yürüyorsunuz. Eşek boş yürüyor. Bari biriniz eşeğe binseydi der. Hoca adama hak verir.
Hanım, sen eşeğe bin bari der. Az sonra karşıdan gelen başka biriyle karşılaşırlar. Adam bakar, kadın eşeğe binmiş, hoca yayan. Oldu mu ya hanım? Sen eşeğe bin, aksakallı ihtiyar yürüsün. Reva mı bu der. Kadın bakar, adam haklı.
Hoca sen bin der. O iner, hoca biner. Az sonra başka biriyle karşılaşırlar. Hoca, ayıp ayıp, kadına saygı yok mu? Sen eşekte, kadın yayan diye söylenir. Bunun üzerine hoca karısını da yanına alır. Bu kez de karşıdan gelen bir başka yolcu, vay insafsız, sakalından utan. Zavallı eşeğe iki kişi binmişsiniz. Hayvanın beli bükülmüş, insafsız.
Bir de Müslüman olacaksın der. CHP'nin komisyona girip girmemesi ile ilgili durum da tam da bu. Herkesten ayrı fikir. Hepsi de kendi bakış açısıyla doğru. Girsin, girmesin, şu şartla girsin, bu şartla girsin, girsin ama girmesin ama. Ekranlarda ve köşelerde bekarlar karı boşuyor. Ben dahil. Çünkü hiçbir yorumcunun sırtında yumurta küfesi yok. Yarın dönmek serbest..”
“Şartla katılım çok doğru”
CHP’nin komisyona ‘şartlı’ katılım kararını desteklediğini açıkça ifade eden Altaylı, bu duruşun tutarlı ve çözüm odaklı olduğunu vurguladı:
“Ben CHP’nin komisyona katılım kararını destekliyorum. Katılmasaydı da desteklerdim ama şartla katılımı çok doğru buluyorum. 1990’lardan bu yana bu sorunun çözümünde hep diyaloğu savunan bir siyasi çizgiden söz ediyoruz. AK Parti gibi ikircikli bir tutum sergilemediler. Masa kurup, oy kaybedince devirmediler. Süleyman Soylu’ya sığınmadılar.”
Altaylı, CHP’nin sürece dair şartlarının açık olduğunu ve bu taleplerin AK Parti’ye güvenilerek konulmadığını belirtti. Bu şartlar arasında barış ve demokrasiyle sınırlı görev tanımı, siyasi tutukluların serbest bırakılması ve nitelikli çoğunlukla karar alınması gibi maddeler yer alıyor.
“CHP’nin komisyonla ilgili çizdiği sınırlar net: ‘Anayasa yapmayız. Komisyon barış ve demokrasiyle sınırlı olur. Kararlar nitelikli çoğunlukla alınır. Siyasi rehineler serbest bırakılır.’ Bunlar yerine gelmezse, CHP de komisyonda yer almaz. CHP yoksa komisyon zaten yok hükmündedir.”
“CHP olmasa Erdoğan çağırmazdı”
Altaylı’ya göre CHP’nin komisyona davet edilmesi, doğrudan AK Parti’nin tercihi değil; MHP ve DEM Parti'nin ısrarıyla zorunlu hale geldi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan çağırırken bile CHP’ye laf sokuyor diyenler haklı. Ama CHP bu davete AKP’ye güvenerek gitmiyor. Bahçeli’nin ve Öcalan’ın etkisiyle gidiyor. Zaten MHP ve DEM ‘CHP olmalı’ demese, Erdoğan çağırmazdı. AKP bazı illerde azınlığa düşebilir. Bu tablo CHP için bir fırsat olabilir.”
“Kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğu var”
Fatih Altaylı, CHP’nin süreç boyunca şeffaflık ilkesini gözetmesi gerektiğini vurgularken, komisyon toplantılarının ardından mutlaka basın toplantılarıyla kamuoyuna bilgi verilmesini önerdi:
“CHP, komisyonda ne konuşuluyorsa açıkça halka anlatmalı. Kamuoyunu düzenli şekilde bilgilendirmeli. Şeffaflık ve hesap verebilirlik, bu süreçte en önemli güç olacaktır.”