İngiltere'nin Sheffield kentinde yaşayan 33 yaşındaki Laura Coldman, Facebook üzerinden katıldığı bir bağışçı grubunda tanıştığı bir erkekten sperm aldı. Sperm bağışçısının evine giderek materyali teslim alan genç kadın, kendi evinde kendi yöntemleriyle sperm enjeksiyonu uyguladı.
Yedi ay boyunca üç kez bağış aldıktan sonra 2021 yılının Temmuz ayında hamile kaldığını öğrendi. Daha sonra bir erkek çocuk dünyaya getirdi.
"Kimseye tavsiye etmem"
Ancak Laura, aradan geçen sürenin ardından kararından pişmanlık duyduğunu açıkladı. Çocuğunun biyolojik babasının kim olduğunu bilmemesinin ileride ciddi kimlik ve sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirterek şunları söyledi:
“Bu yöntemi hiçbir kadına önermem. Çocuğum büyüdüğünde, biyolojik babası hakkında söyleyebileceğim hiçbir şey olmayacak. Ailesinde ne tür hastalıklar var, nasıl bir geçmişi var bilmiyorum. Bunlar ileride çok önemli olabilir.”
Laura'nın hikâyesi, sperm bağışı süreçlerinin denetlenmesinin ve tıbbi yollarla gerçekleştirilmesinin neden önemli olduğunu bir kez daha gündeme getirdi.
Klinik ortam dışında yapılan bağışlarda:
Sağlık taramaları yetersiz kalabiliyor, yasal hak ve sorumluluklar belirsizleşiyor.
Çocuğun ileride biyolojik kökenine ulaşması zorlaşıyor.
İngiltere’de resmi sperm bağışı, sağlık kurumları ve klinikler aracılığıyla, sıkı sağlık kontrolleri ve yasal güvenceler altında yürütülüyor. Ancak sosyal medya ve çevrimiçi platformlar aracılığıyla yapılan “gayriresmî bağışlar”da denetim mekanizmaları devre dışı kalıyor.
Laura’nın deneyimi, bireysel tercihlerle şekillenen anne olma arzusunun, daha geniş etik ve hukuki sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. Hikâyesi, yalnız ebeveynliğin getirdiği güçlüklere değil, aynı zamanda çocukların kimlik hakkı ve biyolojik geçmişe erişim ihtiyacına da dikkat çekiyor.