Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İBB'ye yönelik "yolsuzluk" soruşturmasında ortaya çıkan, Ekrem İmamoğlu'nun ziyaret ettiği yerlerde güvenlik kameralarının bantlanmasına tepki gösterdi, CHP'ye, "Milleti dinlemez, halkın sorunlarına çözüm üretmezseniz halkçı değil, ya rantçı ya da bantçı olursunuz. Rantçıların da bantçıların da ne hallere düştüklerini özellikle İstanbul'u ne hale düşürdüklerini hepimiz biliyoruz" ifadeleriyle yüklendi. İmamoğlu için yapılan sokak protestolarına da tepki gösteren Erdoğan, "Sokaklarda sahnelenen vandallıkları, meydanlarda estirilen terörü; basına, siyasete, sanat dünyasına yapılan faşist dayatmaları hep beraber takip ediyoruz. Faşizm öyle bir raddeye vardı ki kendileri dışında kimseye tahammülleri yok" diye konuştu. İBB'ye yönelik soruşturmada "etkin pişmanlık"tan yararlanan Neva Organizasyon Şirketi sahibi Ahmet Çiçek ve İmamoğlu'nun danışmanı ve İBB Meclis İştirakler Bağlı Kuruluşlar Komisyon Başkanı Ertan Yıldız, Kültür A.Ş. Genel Müdürü Murat Abbas ve Noyan Kırmızıgül hakkında da konuşan Erdoğan, "Örgütün kimleri maaşa, kimleri haraca, kimleri de rüşvete bağladığı bizzat kendi arkadaşları tarafından itiraf ediliyor. Daha düne kadar yere göğe sığdıramadıkları arkadaşını pişman oldu, suçunu itiraf etti diye hain ilan ediyorlar" dedi, CHP lideri Özgür Özel için "suç örgütünün posta güvercini" ifadelerini kullandı.
Her Mahallesiyle İstanbul Programı'na katılan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
""Bizim yoldaşımız elitler, tuzu kurular, sırça köşklerde oturanlar değil"
"Bizim yoldaşımız elitler, tuzu kurular, sırça köşklerde oturanlar değildir. Bizim yol arkadaşımız kodamanlar, seçkinler, boğaza nazır yalılarda oturup mehtaba karşı kadeh tokuşturanlar değildir. Bizim yoldaşlarımız Allah ve devletten başka kimsesi olmayanlardır. Biz, kimsesizlerin kimsesi olmak için yola çıkmış bir hareketiz. Koltuk için makam için bu yola çıkmadık. Garibin elinden tutmak, yetimin başını okşamak, fakirin derdine derman olmak için siyasete atıldık.
"Kutuplaştırma, nefret dilinin bizim siyasi lügatimizde yeri yok"
Nice oyunu bozduk, kirli ve kanlı senaryoyu yırtıp attık, ihaneti gördük. Karamsarlığa hiçbir zaman kapılmadık. Başkaları gibi sadece laf değil; şiddet, tahrik, tehdit değil, iş ürettik; hizmet, eser ürettik. Bizim için esas olan milletin rızasıdır. Nifak siyasetinin bizim kitabımızda yeri yoktur. Kutuplaştırma, nefret dilinin bizim siyasi lügatimizde yeri yoktur.
Şiddeti övmek, kutsamak, sokakları yakıp yıkmak bizim makul ve meşru görebileceğimiz bir siyaset tarzı değildir. Hele hele sokak ağzıyla konuşarak siyaset yapmayı, sağa sola hakaret etmeyi, uzatılan her mikrofonda birilerini tehdit etmeyi reddediyoruz. Bunlar ancak müflislerin, müfsitlerin, müzminlerin siyaset tarzı olabilir. Bunlar milletten umudunu kestikleri için Batı'dan, yabancı medya kuruluşlarından medet uman acizlerin siyaset anlayışı olabilir. Bunlar ancak vesayet heveslilerinin siyaset yapma usulü olabilir. Biz böyle bir dile, seviyesizliğe kendimizi hapsetmeyeceğiz. Siyasetin centilmence bir rekabet denkleminden çıkartılarak, kavga ve husumet cenderesine alınmasına eyvallah etmeyeceğiz.
"Rantçıların da bantçıların da İstanbul'u ne hale düşürdüklerini biliyoruz"
Siyaset, millete hizmet, sorunlara çözüm bulmak için yapılır. Milleti dinlemez, halkın sorunlarına çözüm üretmezseniz halkçı değil, ya rantçı ya da bantçı olursunuz. Rantçıların da bantçıların da ne hallere düştüklerini özellikle İstanbul'u ne hale düşürdüklerini hepimiz biliyoruz. Yolsuzlukları gözden kaçırmak için sokaklarda sahnelenen vandallıkları, meydanlarda estirilen terörü; basına, siyasete, sanat dünyasına yapılan faşist dayatmaları hep beraber takip ediyoruz. Faşizm öyle bir raddeye vardı ki kendileri dışında kimseye tahammülleri yok. Kendileri gibi düşünmeyen, davranmayan herkesi muhalefet partisi mensubu dahi olsa zorbalıkla sindirmeye çalışıyorlar. Hırsızlara, yolsuzlara sahip çıkmadı diye önlerine geleni linç ediyorlar. En ufak bir eleştiriye, itiraza, en basit çatlak sese nasıl bir tahammülsüzlükle saldırdıklarını inanıyorum sizler de görüyorsunuz.
"Örgütün kimleri maaşa, haraca, rüşvete bağladığı kendi arkadaşları tarafından itiraf ediliyor"
Her gün suç örgütünün yeni bir yolsuzluğu, hırsızlığı, sahtekarlığı ortaya çıkıyor. İstanbul'un kaynaklarının nasıl yağmalandığı ortalığa dökülüyor. İstanbul'dan Türkiye'ye ve yurt dışına uzanan ahtapotun kolları bir bir deşifre oluyor. Örgütün kimleri maaşa, kimleri haraca, kimleri de rüşvete bağladığı bizzat kendi arkadaşları tarafından itiraf ediliyor. Eski suç ortakları bavullarla taşınan paralardan İstanbul'da kurulan mafya düzeninden bahsediyor. Ama bakıyorsunuz ne gam ne tasa ne mahcubiyet söz konusu... Yüzleri dahi kızarmıyor. İradesine ihanet ettikleri İstanbul halkından af dilemeleri gerekirken her gün savcıları, hakimler; görevini yapan emniyet ve medya mensuplarını pişkince tehdit ediyorlar.
"Arkadaşları pişman oldu, suçunu itiraf etti diye hain ilan ediyorlar"
Daha düne kadar yere göğe sığdıramadıkları arkadaşları pişman oldu, suçunu itiraf etti diye hain ilan ediyorlar. Sayın Özel'in suç örgütünün posta güvercini gibi hareket etmesi üzüntü verici olduğu kadar düşündürücüdür. Siyasi rakibimiz bile olsa CHP'nin bir avuç menfaatperestin çıkarlarını savunma adına böyle bir duruma düşürülmesini doğru bulmuyoruz. Hem kendilerini hem partilerini hem de Türk siyasetini aşağı çekenlere şu hususu hatırlatmak istiyorum; yolsuzluk lekesini bağırmakla çıkaramazsınız, hırsızlık ayıbını sağa sola saldırarak temizleyemezsiniz, haram parayla ikbal peşinde koşmanın utancını tehditle örtemezsiniz. Yargıya hesap vermekten kaçamazsınız.
"Kendimiz bedel ödedik, çile çektik, fedakarlıkta bulunduk"
O mülevves elleri kırmak, millet adına karar veren Türk yargısının boynunun borcudur. Biz de anayasamızın verdiği görev ve sorumluluk çerçevesinde üzerimize düşenleri mutlaka yapacağız. 23 yıllık iktidarlarımız döneminde milletin itimadını boşa çıkarmadık. Gerektiğinde kendimiz bedel ödedik, çile çektik, fedakarlıkta bulunduk; aziz milletimize asla bedel ödetmedik. Bundan sonra da aynı hassasiyetle aynı şuurla aynı adanmışlıkla aynı azim, kararlılık ve cesaretle bütün bu süreçleri yöneteceğiz.
İstanbul’un her ilçesi, mahallesi, sokağı, sakini bize bir emanettir. İstanbul’un her mahallesinde bir hatıramız var. Bir kardeşimiz var. Bir eserimiz var. İstanbul’un her mahallesinde her evinde her gönülde AK Parti’nin bir izi aldığı bir duası var.
İstanbul’un hikayesi bizim hikayemizdir. Kimseyi ötekileştirmeyecek her kesimi kazanmaya, kucaklamaya tüm İstanbullulara ulaşmaya gayret edeceğiz. Ben İstanbul teşkilatına güveniyorum. 3 kademe yönetim kurullarımızla, üç kademe ilçe başkanlarımızla, üç kademe mahalle başkanlarımızla tüm teşkilat mensuplarını tebrik ediyor, başarılar diliyorum. "