İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), Gazi Üniversitesi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından Ağustos 2024'te ortaya çıkarılan organize dijital sahtecilik girişimine ilişkin yürütülen soruşturma ve bu süreçteki dezenformasyon faaliyetlerine dair kapsamlı bir rapor hazırladı.
Raporda, Türkiye'nin dijital kamu altyapılarını hedef alan organize bir sahtecilik girişiminin tespit edildiği ve konunun ivedi olarak ilgili makamlara iletilerek adli bir soruşturma sürecinin başlatıldığı belirtildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturmada, 35 kamu görevlisine ait e-imzanın oluşturulduğu, sahte belgelerle üretilmiş elektronik imzalar kullanılarak bazı kamu sistemlerine erişim sağlandığı, bu yolla özellikle diploma ve diğer resmi belgeler üretilmeye çalışıldığı belirlendi.
Rapora göre, sahte belgelerle üretilmiş elektronik imzalar kullanılarak bazı kamu sistemlerine erişim sağlandığı ve bu yolla özellikle diploma gibi resmi belgeler üretilmeye çalışıldığı tespit edildi. Yürütülen soruşturma neticesinde suç şebekesinin 57 sahte üniversite diploması, 108 sahte sürücü belgesi ve 4 sahte lise diploması ürettiği belirlendi.
'37 kişi tutuklandı'
Soruşturma kapsamında bugüne kadar 220 şüpheli hakkında adli işlem yapılırken, 199 şüpheli hakkında kamu davası açıldı. Aralarında örgüt üyelerinin de bulunduğu 37 kişi tutuklandı, 150 kişi hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulandı.
Raporda, soruşturma sürecinde kamuoyunu yanıltmak amacıyla dolaşıma sokulan spekülatif iddialara da tek tek yanıt verildi. "400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı", "ÖSYM sistemine sızılarak aday puanlarının değiştirildiği" ve "narkotik sistemine sahte e-imzayla torbacı ataması yapıldığı" şeklinde çeşitli temelsiz ve spekülatif iddiaların gündeme getirildiği belirtildi.
İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı gibi kurumlar tarafından yapılan açıklamalarda kamuoyunun doğru bilgilendirildiği ve gündeme getirilen çeşitli iddialara yanıtlar verildiği ifade edildi.
Raporun, dezenformasyona yönelik dolaşıma sokulan başlıca iddiaları derlemek, her birine doğru bilgiler, resmi belgeler, kurum araştırmaları ve adli soruşturma bulguları ışığında yanıt vermek amacıyla hazırlandığı vurgulanarak, amacın, bir dijital sahtecilik girişimi üzerinden yürütülen bilgi kirliliğini bertaraf etmek ve gerçeği kamuoyuna doğru şekilde aktarmak olduğu dile getirildi.
Raporda yer verilen içeriklerin gündeme getirilen iddialar ve bu iddialara ilişkin gerçeklerin ortaya konulması, resmi kurum açıklamalarına yer verilmesi ve soruşturma bulgularının kamuoyuna açık yönlerinin şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılması esasına dayandığı ifade edildi.
Raporda ayrıca, "Süreç bir bütün olarak ele alındığında; kamu kurumlarının dijital tehditler ve bilgi kirliliği karşısında etkin bir koordinasyon ve yüksek bir farkındalıkla hareket ettiği; dezenformasyona karşı geliştirilen stratejik reflekslerin kamu hizmetlerinin bütünlüğünü koruma noktasında ne denli işlevsel olduğu görülmektedir. Bu noktada kamuoyunun, manipülasyon amacı taşıyan içeriklere karşı duyarlı olması ve resmi kaynaklardan yapılan açıklamalara itibar etmesinin, sağlıklı bilgi akışının temini açısından ne kadar büyük bir önem taşıdığı bir kez daha ortaya çıkmaktadır." ifadeleri kullanıldı.
Sahte e-imza süreciyle ilgili iddialar ve gerçekler:
İddia 1: Türkiye genelinde yüzlerce sahte diploma üretilmiştir.
Gerçek: Soruşturma kapsamında 57 sahte üniversite diploması, 4 sahte lise diploması ve 108 sahte sürücü belgesi tespit edilmiştir. İddialarda belirtilen "yüzlerce sahte diploma" ifadesi, doğru değildir. Süreç, ilgili kamu kurumlarının koordinasyonuyla kontrol altına alınmıştır. Bu belgelerin -ikisi hariç- herhangi bir mesleğin ifasında kullanıldığına dair bir tespit bulunmamaktadır.
İddia 2: 400 akademisyen usulsüz şekilde atanmıştır.
Gerçek: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada şu ana kadar 220 kişi hakkında işlem yapılmış, 199 şüpheli hakkında kamu davası açılmıştır. Ancak Türkiye'de görev yapan hiçbir akademisyen veya MEB öğretmeni bu kişiler arasında değildir. DMM tarafından yapılan açıklamada, "400 akademisyen" iddiasının kamuoyunu yanıltma amacı taşıdığı vurgulanmıştır. Nitekim soruşturma makamları tarafından yapılan bilgilendirmede söz konusu iddiayı destekleyen herhangi bir resmi belge, atama kaydı ya da adli tespit bulunmadığı vurgulanmıştır.
İddia 3: Çok sayıda kamu yöneticisi ve pek çok üniversite çalışanının eimzaları kopyalanmıştır.
Gerçek: Soruşturma kapsamında e-imzasının kopyalandığı tespit edilen toplam kişi sayısı 35'tir. Bu süreçte adli makamlar tarafından titiz bir araştırma yapılmış ve her bir iddia kapsamlı olarak incelenmiş; ilgili mekanizmalar işletilerek yapılan tüm illegal işlemler tespit edilmiştir. Diğer yandan sahte e-imzalarla oluşturulan belgeleri -iki kişi hariç- kimsenin herhangi bir mesleğin ifasında kullanmadığı öğrenilmiştir.
İddia 4: Bazı üniversitelerde ve MEB sistemlerinde sahte diplomalar ve akademik dereceler oluşturulmuştur.
Gerçek: Kamu kurumları, dijital sistemlerine yönelik illegal girişimleri tespit edilmiş; bu müdahalenin sınırlı olduğu, resmi işlemlerde kullanılmalarına fırsat verilmeden fark edildiği ve akademik derece oluşturulmasının söz konusu olmadığı öğrenilmiştir.
İddia 5: Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı sistemine sahte e-imza ile girilerek uyuşturucu torbacısı ataması yapılmıştır.
Gerçek: Narkotik birimlerinin kullandığı sistemler, kapalı devre ve çok katmanlı güvenlik önlemleri ile korunmakta olup dış erişime tamamen kapalıdır. Bu birimlerde yapılan atamalar, merkezi insan kaynakları sistemlerinden bağımsız, çoklu onay mekanizmalarına bağlı olarak yürütülmektedir. Sahte e- imzaların, bu tür sistemleri aşarak atama gibi yüksek güvenlik gerektiren işlemleri yapabilmesi teknik olarak mümkün değildir. Ayrıca yürütülen soruşturmada, bu yönde bir eylemin gerçekleştiğine dair herhangi bir delil ya da bulgu söz konusu değildir. İddianın, kamuoyunda tedirginlik yaratmaya yönelik manipülatif bir söylem olduğu değerlendirilmektedir.
İddia 6: ÖSYM sistemine girilerek adayların puanları değiştirilmiştir.
Gerçek: Bu iddia, hem Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) hem de Emniyet birimleri taraf ından yapılan teknik denetimlerle açıkça yalanlanmıştır. ÖSYM'nin sınav ve sonuç sistemleri kapalı devre ve çok katmanlı güvenlik altyapısına sahiptir. Bu sistemlere yalnızca belirli IP aralıklarından, yetkilendirilmiş kullanıcılar erişim sağlayabilmektedir. Yürütülen kapsamlı incelemede, aday puanlarında herhangi bir dış müdahale, sahtecilik girişimi veya veri sızıntısı tespit edilmemiştir. Ayrıca, kamuoyunda dile getirilen "puanı değiştirilen aday" iddialarına yönelik herhangi bir resmi şikayet veya yargı süreci bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu tür iddialar, sınav güvenliği konusunda kamuoyunda güvensizlik oluşturmaya yönelik dezenformasyon faaliyetleri kapsamında değerlendirilmektedir.
İddia 7: Çete lideri olduğu belirtilen Ziya Kadiroğlu, evrakta sahtecilik suçlarından kaydı olmasına rağmen kamu sistemlerine sahte diplomaları kaydedebilmiştir.
Gerçek: Ziya Kadiroğlu'nun kamu sistemlerine doğrudan erişerek sahte diploma kaydı yaptığına dair somut bir delil yoktur. Bununla birlikte Kadiroğlu'nun suç şebekesi ile birlikte suç işlediğinin devlet makamlarınca tespit edilmesi üzerine ivedilikle yasal süreç başlatılmıştır. Soruşturma kapsamında çeşitli illegal işlemlerin, sahte e-imza üretimi yoluyla üçüncü kişiler adına sistemlere erişim sağlanarak gerçekleştirildiği tespit edilmiştir.
İddia 8: Devlet kurumları sürece geç ve yetersiz müdahale etmiştir.
Gerçek: Bu iddia, soruşturma sürecinin gerçekleriyle örtüşmemektedir. Sahtecilik girişimlerine ilişkin ilk şüpheli girişim Ağustos 2024'te tespit edilmiş, ilgili kurumların koordinasyonuyla yürütülen adli soruşturma kapsamında ilk operasyon dalgası Ocak 2025, ikinci dalga operasyon Mayıs 2025'te gerçekleştirilmiştir. İki aşamalı operasyon sonucunda toplam 220 şüpheli hakkında adli işlem yapılmış, 199 kişi hakkında kamu davası açılmış, 37 kişi tutuklanmış ve 150 kişi hakkında adli kontrol kararı verilmiştir. Ayrıca, adli sürece dahil edilen kişilere ait dijital materyaller detaylı şekilde incelenerek gereken tüm adımlar atılmıştır. Siber güvenlik, iç denetim ve istihbarat kurumlarının eşgüdümüyle yürütülen bu operasyon, Türkiye'nin siber tehditlere karşı operasyonel refleksinin güçlü olduğunu ortaya koymaktadır. Süreç yalnızca adli bir soruşturma değil; aynı zamanda kamu kurumlarının bilgi güvenliği sistemlerinin yeniden gözden geçirilmesini ve dijital dayanıklılık seviyesinin yükseltilmesini sağlayan bütüncül bir müdahaledir.
İddia 9: EDevlet üzerinden görünür şekilde sahte diplomalar sisteme yüklenmiş; bu belgeler, atama ve noter işlemlerinde kullanılmıştır.
Gerçek: Soruşturma kapsamında bazı sahte belgelerin dijital ortama yüklendiği tespit edilmiştir. Ancak bu belgelerin hiçbir kamu işlemi ya da resmi süreçte kullanılmadan fark edilip sistemden çıkarıldığı belirlenmiştir. Bu belgelerin noter işlemleri, kamu görevi atamaları veya diploma teyit süreçlerinde kullanıldığına dair herhangi bir resmi bulgu yoktur. Sisteme yüklenen belgeler, çoğunlukla farklı kişi bilgileri ve fotomontaj yöntemleriyle üretilmiş olup, teknik kontroller sayesinde geçerli işlem yapılmadan sistemden temizlenmiştir.
İddia 10: Şüpheliler, not ortalaması yükseltme ve transkriptlerde değişiklik gibi işlemler yaptırmıştır.
Gerçek: Soruşturma kapsamında sınırlı sayıda not yükseltme ve transkript değişikliği girişimi tespit edilmiştir. Ancak bu girişimlerin hepsi fark edilmiş ve gerekli işlemler tesis edilmiştir. Bazı yükseköğretim kurumlarında tespit edilen bu girişimlere, Yükseköğretim Kurulu ile eşgüdüm içinde yürütülen teknik denetimlerle müdahale edilmiş ve sorumlular hakkında işlem başlatılmıştır. İlgili işlemlerin hiçbirinin kamu görevlisi ataması, yüksek lisans başvurusu, denklik işlemi veya yurt dışı öğrenim başvurusu gibi süreçlerde geçerli belge olarak kullanılmadığı net bir şekilde belirlenmiştir.
Raporda ayrıca sahte e-imza süreciyle ilgili kamu kurumlarının bilgilendirilmelerine de yer verildi.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi: Gazi Üniversitesi Siber Olaylara Müdahale Ekibi'nin bildirmesi üzerine başlatılan süreçte, sahte Nitelikli Elektronik Sertifika (NES) kullanılarak Üniversite Öğrenci Bilgi Sistemi'ne yetkisiz erişim sağlandığı ve bu erişim yoluyla sahte diploma düzenlendiği tespit edilmiştir. Söz konusu sahte sertifikaların, sahte kimlik belgeleri kullanılarak Adana'daki bir Elektronik Sertifika Hizmet Sağlayıcısı bayisinden temin edildiği belirlenmiştir. BTK'nın gerçekleştirdiği denetimler sonucunda, tespit edilen sahte sertifikalar iptal edilmiş; vatandaşların kendi sertifikalarını sorgulamaları amacıyla kamuoyu bilgilendirilmiştir. Ayrıca, BTK Başkanı ve bazı Başkan Yardımcılarının e-Devlet hesaplarına da sahte NES aracılığıyla erişim sağlandığı tespit edilmiştir.
Adalet Bakanlığı: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında; TÜRKTRUST ve E-İMZATR sertifika hizmet sağlayıcı bayilerinde sahte kimlikler aracılığıyla bazı kamu görevlileri adına elektronik imza üretildiği, bu imzalar kullanılarak kamu sistemlerine izinsiz erişim sağlandığı ve belge içeriklerinde değişiklik yapıldığı tespit edilmiştir. Gazi Üniversitesi ve Milli Eğitim Bakanlığı'nda diploma ve sınav sonuçlarına yönelik usulsüzlüklerin de bu kapsamda gerçekleştirildiği belirlenmiş olup, 199 kişi hakkında kamu davası açıldığı kamuoyuyla paylaşılmıştır.
İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü: Gazi Üniversitesi merkezli yürütülen ve sahte kimlik/sürücü belgeleriyle e-imza üretimi ile kamu kurumlarına yetkisiz erişim girişimlerini konu alan soruşturma kapsamında iki ayrı operasyon gerçekleştirilmiştir. Bu operasyonlarda toplam 220 şüpheli yakalanmış; çok sayıda sahte diploma, sürücü belgesi ve mezuniyet belgesi ele geçirilmiştir. İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya, soruşturmanın kamu güvenliği açısından önemine işaret etmiş ve üniversite sistemlerinde siber güvenlik taramalarının hızlandırıldığını açıklamıştır.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK): Sahte elektronik imza, diploma ve akademisyen atamalarıyla ilgili kamuoyunda yer alan iddiaların ardından, YÖK taraf ından tüm üniversitelere gerekli incelemelerin yapılması talimatı verilmiştir. Usulsüzlük tespit edilmesi halinde iptal işlemlerinin gerçekleştirilmesi yönünde üniversiteler bilgilendirilmiştir. DMM tarafından hazırlanan listede adı geçen 220 kişinin Türkiye'de akademik görevi bulunmadığı teyit edilmiş; sürecin adli ve idari makamlarla tam koordinasyon içinde yürütüldüğü vurgulanmıştır.
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM): Bazı platformlarda gündeme gelen "ÖSYM sistemlerine izinsiz erişim ve aday puanlarının değiştirildiği" yönündeki iddialar üzerine kurum tarafından yapılan açıklamada, sınav ve yerleştirme süreçlerinin kapalı devre sistemler üzerinde yürütüldüğü ve dış müdahaleye kapalı olduğu ifade edilmiştir. Yapılan teknik incelemelerde herhangi bir veri sızıntısı ya da sistem müdahalesine rastlanmadığı; adayların puanlarında herhangi bir değişiklik olmadığı açıkça belirtilmiştir.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı: Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nde, sahte kimlik belgeleri ile e-Devlet sistemine giriş yapıldığı yönündeki iddialar üzerine yapılan açıklamada; Genel Satış Daire Başkanı adına bilgisi dışında oluşturulan elektronik imzanın iptal edildiği, söz konusu e-imza kullanılarak herhangi bir işlemin gerçekleştirilmediği bildirilmiştir. Ayrıca, tespit edilen şüphelilerin IP adresleri üzerinden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğu açıklanmıştır.
Raporun sonuç ve değerlendirme kısmında ise şunlar kaydedildi;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile koordineli olarak yürüttüğü başarılı operasyon süreci, başta sosyal medya olmak üzere çeşitli mecralarda hedef alınmıştır. Bazı çevreler, suçu ve suçluyu değil; soruşturmayı yapan makamları ve görevini yapan kamu kurumlarını ve suçla mücadele eden devleti töhmet altında bırakmaya çalışmıştır. Kamu kurumlarına güveni zedelemeye yönelik sistematik girişimlerle, çok sayıda doçent ve profesörün sahte diplomalarla makamlara geldiği, sayısız sahte diplomanın üretildiği ve ilgili kurumların sürece müdahale etmediği yönünde kamuoyunu yanıltıcı nitelikte çeşitli iddialar gündeme getirilmiştir.
Oysa ki; bir üniversite ve BTK tarafından fark edilen şüpheli bir girişim ivedi şekilde adli sürece intikal ettirilmiş, devletin ilgili kurumları derhal suçun ve suçlunun üzerine giderek gerekli işlemleri tesis etmiştir. Neticede başarıyla yürütülen bir operasyona dair kamuoyunda gerçeğe aykırı iddiaların dolaşıma sokulduğu tespit edilmiştir. Suçu veya suçluyu değil, suçun üzerine giden soruşturma makamlarını ve devlet kurumlarını hedef alan yayınların; adli sürece bir katkıda bulunmadığı gibi kamuoyunda güvensizliği yaymaya dönük yansımaları olduğu görülmüş ve ilgili devlet kurumları gerekli açıklamaları yaparak kamuoyunu doğru bilgilendirmişlerdir.
Soruşturma süreci boyunca Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, YÖK, ÖSYM ve diğer ilgili kurumlar eşgüdüm içinde hareket etmekte; gerekli adli işlemler tesis edilmekte ve kamuoyuna düzenli olarak bilgilendirilmektedir. İletişim Başkanlığı'nın dezenformasyona karşı koyma faaliyetleri kapsamında hazırlanan bu rapor içeriğinde olduğu gibi, gündeme getirilen manipülatif ve yalan içeriklere dair, ilgili kamu kurumlarının açıklamaları ve teknik incelemeler ve elde edilen bulgular çerçevesinde doğru bilgilendirmeler yapılmaktadır.
Sürece ilişkin dezenformasyon içeriklerinin oluşturduğu bilgi kirliliğine karşı mücadele devam etmekte olup, devlet kurumlarının dijital güvenlik konusundaki koordinasyon kabiliyeti ve müdahale kapasitesi sürecin başından itibaren etkin şekilde işlemektedir.