BBP lideri Mustafa Destici, partisinin genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısı düzenledi. Destici, burada yaptığı konuşmada, “Ülkemizin pek çok bölgesinden maalesef yangın haberleri gelmeye devam ediyor. Bunun için son derece üzgünüz ve endişeliyiz. Milletçe büyük bir acı yaşıyoruz. Yangınları havadan müdahale edilmesi için gerekli uçak ve helikopter sayısını artırmak önceden söylediğim gibi çok değerlidir ve çok kıymetlidir. Türkiye'nin bunu yapacak iradesi de gücü de kuvveti de var. Türkiye planlaması dahilinde de bunları gittikçe artırmaktadır. Ormanlarla ilgili hukuki düzenlemeleri cezaları da içine alacak şekilde yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Büyük Birlik Partisi olarak daha önce çocuklarımıza, kadınlarımıza tecavüz edip onları katleden sapık caniler için ve bizzat silahla ya da bombayla askerimizi, polisimizi, güvenlik korucularımızı, öğretmenimizi, masum insanlarımızı şehit eden teröristler için idam cezasının geri getirilmesini teklif ettik. Bu görüş ve teklifimizde ısrarcıyız. Kasıtlı olarak ormanlarımızı yakan hainler için de idam cezası Türkiye’nin gündemine girmeli ve tartışılmalıdır” diye konuştu.

Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son birkaç gündür ABD Suriye temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack ile Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler arasında Suriye YPG terör örgütüne karşı askeri operasyon konusunda mutabakat sağlandığı haberleri dolaşmaya başladı. İddialara göre eğer YPG, SDG, Şam yönetimine askeri olarak entegre olmazsa taraflarca bu seçenek devreye sokulacakmış. Ancak sağda solda paylaşılan bu istikamette görüşmelerin yapıldığı, kâtip durumlarda Türkiye'nin askeri bir harekata öncelik edeceği gibi ifadeler güvenilir ya da resmi kaynaklarda henüz teyit edilmiş değil. Bu görüşmelerde terör örgütü YPG'nin Şam rejimiyle entegrasyonu reddetmesi üzerine askeri seçeneğin masaya konduğu ve Türkiye'nin öncülüğünde bir harekata yeşil ışık yakıldığı öne sürülmektedir. Eğer bu iddialar doğruysa gelişmeler ilerlerse bunları sadece taktik bir adım olarak görmek doğru olmaz. Bizim değerlendirmemize göre bu tablo bir mutabakattan çok daha kapsamlı ve stratejik bir oyunun parçasıdır. Yıllardır YPG'yi eğiten, silahlandıran, bölgeye binlerce tır silah sevk eden onları fiilen bir kara gücüne dönüştüren Amerika Birleşik Devletleri'nin ta kendisidir. Aynı ABD'nin bugün çıkıp ‘YPG ortamı geriyor, entegrasyona engel oluyor, siz devreye girin’ demesi bir iyi niyet göstergesi değildir. Böyle bir durum olsa olsa Türkiye'yi sahaya sürerek ya da sahaya çekerek uzun vadeli bir savaşın içine çekmek isteyen küresel ve emperyalist bir aklın ürünüdür.”

Destici, “İçeride terörsüz Türkiye adı altında bir süreç işletilirken ve bu merkezde siyasi tartışmalar sürekli ısıtılırken dışarıda aynı yapının Suriye koluna karşı operasyon başlatmak, muhataplarına nasıl izah edilecektir? Tabii bizim böyle bir sorumluluğumuz yok. Biz sadece muhatap olanlara bunu soruyoruz. Hala KCK yönetimi açıkça silah bırakmayacağız demektedir. Bugün çözüm süreci adı altında masaya çekilmek istenen yapılar aslında YPG, SDG'nin önünü açmak ve Türkiye'nin bundan müdahalesini engellemek için PKK'yı sözde feshederek sahneden çekmiş ve vekaletlerini YPG, PYD'ye devretmişlerdir. ABD onayı ve kontrolü riski ve tehlikesi altında dahi olsa Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'de böyle bir harekata girişmesinin içeride bizim açımızdan tek bir işe yarar yönü vardır. O da YPG'ye ve türevlerine düzenlenecek bir askerî harekât içerideki PKK ve siyasi uzantılarının dahi onları destekleyenlerin yüzlerindeki maskeleri indirmelerine ve gerçek yüzlerini göstermelerine vesile olacaktır” dedi.

BBP lideri Destici, “Bölgede yayılmacı bir vaziyete geçen zalim İsrail, Türk ordusunun ABD kontrolünde Kuzey Suriye'de daha derinlemesine, İran karşısında taktiksel bir kazanç olarak görse de uzun vadede Türkiye'nin bölgede yıpranmasının istihbari kabiliyetinin zayıflamasını, etnisite ve mezhep kökenli çatışmalar içine çekilmesini arzulamaktadır. Nitekim hem İsrail'den hem Amerika Birleşik Devletleri'nden 1 yıldır Türkiye'nin Afrin başta olmak üzere Suriye'den çekilmesi gerektiği açıklanmıştır. Şimdi ise ‘aynı çevreler Türkiye'yi sahaya itiyor’ intibayı veriyorlarsa bu çelişki değil açıkça bir kurgu ve yönlendirmedir. Türkiye'nin milli güvenliğini sağlamak için yeri ve zamanı geldiğinde her türlü askeri operasyon seçeneği meşrudur. Burnumuzun dibinde Suriye'nin kuzeyinde PYD, YPG gibi terör örgütü unsurlarının ve başka hasım ülkelerin vekil savaşçılarının devletleşme eşiğine gelmesine asla seyirci kalınamaz. Bugüne kadar da Türkiye buna müsaade etmemiştir. Ancak bu operasyonun kararı, zemini ve kapsamı tamamen Türkiye'ye ait olmalıdır. Amerika'yla bir operasyon yapılamaz. Bu tür bir adım için başka ülkelerin desteğine, iznine, mutabakatına hele hele ABD'nin yönlendirmesine ihtiyaç duymak milli egemenliğimizle asla bağdaşmaz. Bu durum beka parametrelerimize ağır hasarlar verir. Türkiye kendi göbek bağını kendi kesecek güce sahiptir ve kendi kesmelidir” diye konuştu.

CHP'li Asu Kaya: Kadınların özgür ve güvenli yaşamadığı bir ülkede doğurganlık artmaz
CHP'li Asu Kaya: Kadınların özgür ve güvenli yaşamadığı bir ülkede doğurganlık artmaz
İçeriği Görüntüle

Destici, şunları ekledi:

“Geçen hafta, terör örgütünün partisinin sözde grup başkanvekili, yaşanan sürecin 'Terörsüz Türkiye' şeklinde isimlendirilmesine sert tepki göstermiş. Hangi kelimeden rahatsız olmuşlar? Merak ettik, terörden mi, Türkiye'den mi? Kadın Grup Başkanvekiline açıkça soruyoruz. Terör kelimesinden mi, yoksa Türkiye kelimesinden mi rahatsız oldun? Onu da açıkla da bilelim. Ne kastettiklerini anlıyoruz. PKK’yı bir ‘terör örgütü’ değil, Türkiye Cumhuriyeti’yle savaşan ve Türkiye Cumhuriyeti’yle masaya oturan, müzakere eden, denk bir taraf olarak ifade etmek istiyorlar. Neden? Kendilerini kontrol edenlerden bu yönde bir talimat aldıkları için.”

Kaynak: DHA