Partisinin TBMM’de düzenlediği grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu gündeme yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Gazeteci İsmail Saymaz’ın gündeme getirdiği Merkez Bankası’ndaki yolsuzluk iddialarına sert tepki gösteren Dervişoğlu, “İngiliz Mehmet’ten, sabık damat bakana, oradan da ışıldayan gözlü bakanlara kadar, atandığı dönemde öve öve bitirilemeyen, Türkiye’yi milyarlarca dolar zarara uğratan kur korumalı mevduatın da mucitlerinden olan Merkez Bankası başkan yardımcısından bahsediyorum. Söz konusu soruşturmaya göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın iştiraki olan Bankalararası Kart Merkezi’nde yapılan “Çipli Kart Alımı” ve “TROY Yazılım Geliştirme” ihalelerinde, Ciddi usulsüzlükler tespit edilmiş ve devletimiz milyonlarca lira zarara uğratılmıştır. Hiç kimse ağzını eğip bükmesin, bu basit bir ihale tartışması, yahut bir usul hatasından kaynaklanan bir zarar değildir. Bu mesele, devletin en güvenilir kurumu sayılan ve öyle de olması gereken Merkez Bankası’nın gölgesinde doğmuş bir yönetim zafiyeti, Saray çürümüşlüğünün en açık özetidir. Çünkü ortada bir rabıta vardır. İş takibi ve komisyon rabıtası vardır. Merkez Bankası görevlilerinden, Kayyum rektör olarak adlandırılan Boğaziçi Üniversitesi’ndeki görevlilere, sendika başkanının oğlundan, farklı kurumlardaki üst düzey kamu görevlilerine kadar, büyük bir şebekenin işin içerisinde olduğu görülmektedir. Eğer bir mucize olup derinlemesine incelenebilse, bu işin nereye ve kimlere uzanacağını da hepimiz biliyoruz” ifadelerini kullandı.

CHP’li Meriç: Tarikatların bürokrasiye sızdığı bir ülkede ne adalet işler ne de liyakat kalır
CHP’li Meriç: Tarikatların bürokrasiye sızdığı bir ülkede ne adalet işler ne de liyakat kalır
İçeriği Görüntüle

Suriye açıklaması

Geçtiğimiz hafta Şam yönetimi ile YPG arasında yapılan görüşmeleri, ve TBMM gündemine gelen ve kabul edilen tezkereleri de dikkatlerinize sunarım. Suriye’deki istikrarsızlık ve yeni bir iç savaş tehdidi, Türkiye’nin arzu ettiği bir şey olamaz. Ancak, Suriye ile ilgili yapılan ve yapılacak herhangi bir anlaşmanın da, Türkiye’nin toprak ve nüfus güvenliğinin hilafına olması asla kabul edilemez. Dolayısıyla, Milli Güvenlik mimarimizle kökünden oynamaya meyilli aktörlerin içinde olduğu bu iktidara, bu tezkere bağlamında üç soru sormamız gerekiyor: Bir, SDG/YPG’nin, Suriye ordusuna entegre olması halinde, o yapının birlikleri, kendi emir-komuta zincirlerini koruyarak, Suriye’nin kuzeydoğusunda konuşlanmaya devam mı edecekler? Yoksa Şam’ın iradesine tabi olacak ve Suriye’nin diğer bölgelerindeki ordu birliklerine karışarak mı görev yapacaklar?

Eğer SDG/YPG birlikleri sadece üniforma ve flama değiştirmekle yetinecek, ve bulundukları bölgede özerk bir ordu birliği olarak kalmaya devam edecekse, bu bir barış anlaşması olmadığı gibi, TBMM’den çıkarılacak tezkerenin kullanılması da ivedi ve zaruri hale gelir. İkinci sorumuz ise; Türkiye olası anlaşma sonunda, Suriye’nin kuzeyinde bir tampon bölge kurma ve sürdürme hakkına sahip olacak mıdır? Aksi durum, Yani Adana Mutabakatı’nın bile gerisine düşen, “sınırdan 30 km içeriye girerek terör unsurlarını takip ve imha hakkının altında kalan” bir anlaşma bu koşullarda, başarısızlık ve rezalet dışında bir şekilde tanımlanamaz.

“2026 yılı bütçesi bir tükeniş bütçesidir”

Bütçeyi hazırlayan arkadaşların, hükümetin marifeti hemen ortaya çıksın diye teslim günü dolmadan TBMM’ye alel acele verdikleri 2026 yılı bütçesinde; 16.2 trilyon gelir, 18.9 trilyon gider, 2.7 trilyon lira bütçe açığı bekleniyor. Ödeyeceğimiz faiz de aynı miktarda yani 2,7 trilyon. Büyüme ise yüzde 3.8 olacakmış. Bu açıkla da enflasyon yüzde 16’ya düşecekmiş. 3 haftada çöken, 3 yıllık Orta Vadeli Yalanların yeni bir versiyonu. Ya arkadaş! Bu bütçe açığıyla, bu enflasyon, nasıl o seviyeye düşecek?

Rakamlar yalan söylemez, ama bu bütçe yalan söylemekten imtina etmiyor. Çünkü 2026 rakamlarının gerçekle uzaktan yakından ilgisi yok. Bütçe eskiden bir hükümetin yol haritasıydı, namusuydu. Şimdi ise yalanın resmî belgesi hâline gelmiş durumdadır. Hakikatin bütçesi değil, amirine yaranma telaşıyla yapılmış palavra sporudur. Yanlış ekonomik politikalar yüzünden millet tükenmiştir. Kepenk kapatan esnaf, ay sonunu getiremeyen emekli, toprağına küsen çiftçi tükenmiştir. Emeği zayi olan emekçi, maaşı kuşa dönen memur, maaşının yarıdan fazlasını kiraya veren kiracı tükenmiştir.

Çarkı döndüremeyen KOBİ’ler, finansmana ulaşamayan sanayiciler, geleceğinden umudu kesmiş, kayırmacılık altında ezilen Gençler tükenmiştir. Aslına bakarsanız milleti tüketen, iktidar tükenmiştir. Hazırladıkları bütçe de, Bir “tükeniş bütçesidir.”

Muhabir: Emre Yılmaz