İçişleri Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri kapsamında konuşan DEM Parti Milletvekili Serhat Eren, hükümetin güvenlik anlayışının toplumsal rıza yerine baskı üzerine kurulduğunu iddia etti. Eren, konuşmasında kayyım uygulamalarından uyuşturucu ticaretine, toplantı gösteri yürüyüşlerinden cezaevi koşullarına kadar geniş bir çerçevede değerlendirmelerde bulundu.
Kayyım atamalarının bir güvenlik önlemi değil, siyasi bir tercih olduğunu öne süren Eren, son 11 yılda 156 belediyeye kayyım atandığını hatırlattı. Beraat eden belediye eş başkanlarının dahi görevlerine iade edilmediğini savunan Eren, "Halkın iradesi gasp ediliyor" dedi.
Uyuşturucu ve çeteleşme iddiaları
Türkiye’nin uyuşturucu trafiğinde bir merkez haline geldiğini iddia eden Eren, özellikle Mersin Limanı ve Diyarbakır’daki duruma dikkat çekti. Diyarbakır’da uyuşturucu kullanım yaşının 9’a kadar düştüğünü savunan Eren, kolluk gücünün önceliklerini şu sözlerle eleştirdi:
"Türkiye metamfetaminin transit merkezi haline geldi, Mersin Limanı kokain hattına dönüştü. Siz uyuşturucu baronlarının değil, hâlâ Kürtçe ıslık çalanın peşindesiniz. Her yanı kameralarla dolu bir kentte bu çeteler nasıl büyüyor?"
"İç barış için somut adım atılmalı"
Güvenlik politikalarının özgürlüklerin önünde bir engel teşkil etmemesi gerektiğini belirten Eren, 2024 yılında 313 barışçıl eyleme müdahale edildiğini ve binlerce kişinin kötü muameleye maruz kaldığını aktardı. Özel güvenlik bölgelerinin bölge halkının ekonomik ve sosyal yaşamını felç ettiğini savunan Eren, iç barışın tesisi için şu önerilerde bulundu:
· Kayyım uygulamalarına son verilmesi,
· Özel güvenlik bölgelerinin kaldırılması,
· Temel hak ve özgürlüklerin yasal güvence altına alınması,
· Uyuşturucu ve kadına yönelik şiddetle sosyal politikalarla mücadele edilmesi.
Eren, demokratik bir toplum sürecinin ancak bu somut adımlarla inşa edilebileceğini belirterek konuşmasını tamamladı.
