Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin TBMM'de düzenlediği grup toplantısında konuştu.
Muhalefetin erken seçim çağrılarına yanıt veren Erdoğan, "CHP’nin başındaki zat sandık da sandık deyip duruyor. Sandık daima milletin baş tacı olmuştur. Anayasa ve seçim kanunu değişmediğine göre Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi 2028 yılında, mahalli idareler seçimi 2029 yılında yapılacak Bay Özgür. Takvimde parmağını rast gele bir Pazar gününe bastırıp seçim şu tarihte yapılsın demek sizin hayaliniz olabilir, milletin böyle bir gündemi yok. Bunlar sandığı bir aksesuar sanıyorlar. Sandık namustur. Milletimizle birlikte canımızı ortaya koyduk. Bugüne kadar maruz kaldığımız tüm tehditlere milletimizle kol kola girip Türkiye vizyonumuza sahip çıktık" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
Şehit askerlere rahmet diledi
Grup toplantısını Pençe-Kilit Harekat Bölgesinde şehit olan 12 kahraman askerin derin üzüntüsü içinde gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Erdoğan, 6 Temmuz Pazar günü, 3 yıl önce şehit düşen Piyade Üsteğmen Nuri Melih Bozkurt'un naaşını bulmak için yürütülen arama-tarama faaliyetinde, mağarada biriken yoğun metan gazına maruz kalan 19 kahraman askerden 12'sinin maalesef şehit olduğunu anımsattı.
Şehit Mehmetçikleri rahmetle ve minnetle yad eden Erdoğan, Üsteğmen Ege Akar'a, Teğmen Furkan Sert'e, Astsubay Kıdemli Çavuş Abdurrahman Akdoğan'a, Astsubay Kıdemli Çavuş Fikret Mangura'ya, Uzman Çavuş Ümit Üzüm'e, Uzman Çavuş Enver Yaman'a, Uzman Çavuş Kani Obi'ye, Sözleşmeli Er Özkan Özkanlı'ya, Sözleşmeli Er Mahsun Yeşildemir'e, Sözleşmeli Er Ahmet Kuşak'a, Sözleşmeli Er Celalettin Uyanık'a, Sözleşmeli Er Ahmet Gültekin'e, Cenabıallah'tan sonsuz rahmet niyaz etti.
“Olumlu haberlerin alınacağı bir evreye giriyoruz"
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu cennet vatanın, bu şanlı bayrağın bize kahraman şehitlerimizin ve gazilerimizin emaneti olduğunu hiçbir zaman unutmadık ve unutmayacağız. İnşallah önce Terörsüz Türkiye ardından Terörsüz Bölge hedefimize ulaşarak şehitlerimizin ruhlarını şad edecek, onların fedakarlıklarının boşa gitmediğini dost düşman herkese göstereceğiz. Daha önce de pek çok kez ifade ettim. Terörsüz Türkiye çalışmalarının hiçbir yerinde şehitlerimizin hatırasına gölge düşürecek, onların ruhunu incitecek bir adım yoktur ve olamaz. Şehitlerimizin uğruna can verdiği değerlerin rehberliğinde, Türkiye'yi inşallah yarım asırlık bir musibetten kurtarıyor, ülkemizin ayağına vurulmuş bu kanlı prangayı tamamen söküp atıyoruz. Şehitlerimizin fedakarlıklarıyla yazılan kardeşlik destanımızı çok daha güçlü, çok daha muhkem bir şekilde geleceğe taşıyoruz."
Daha fazla acının, daha fazla gözyaşının önüne geçileceğini vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunun da kazananı, hep söylediğim gibi; Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı ile tüm Türkiye olacak, ardından tüm bölgemiz ve bölgedeki kardeşlerimiz olacak. Ne yapıyorsak, işte bu anlayışla, bu hassasiyetle yapıyoruz. Pazartesi günü DEM Parti Meclis Başkanvekili Sayın Pervin Buldan ile Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mithat Sancar'ı, Külliyemizde kabul ettik. Kendileriyle oldukça verimli, yapıcı, samimi bir görüşme gerçekleştirdik. Terörsüz Türkiye hedefimizi kuvveden fiile çıkarma irademizi teyit ettik. Önümüzdeki günlerde olumlu haberlerin alınacağı bir evreye giriyoruz. Bu hayırlı sürecin herhangi bir yol kazası yaşanmadan, karanlık ve kirli mahfiller tarafından sabote edilmesine fırsat vermeden, mümkün olan en kısa sürede, başarıyla neticelenmesini temenni ediyoruz."
Bahçeli’ye teşekkür etti
Erdoğan, Cumhur İttifakı ortakları MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dünkü grup toplantısında verdiği güçlü mesajlardan ötürü kendisine kalpten teşekkür etti.
"İttifak ortakları olarak ilk günden itibaren nasıl tam bir dayanışma, işbirliği ve eş güdüm içinde hareket ettiysek, inşallah bundan sonraki süreçte de yine birlikte yol yürüyeceğiz. Milletimize, on yıllardır hasretle beklediği o tarihi müjdeyi, Allah'ın izniyle, yine birlikte vereceğiz" ifadesini kullanan Erdoğan, Allah'tan işlerini kolaylaştırmasını diledi.
Orman yangınlarıyla ilgili açıklama
"Muhalefetin hezeyanlarına, tahriklerine ve artık darbe çığırtkanlığına varan sorumsuz söylemlerine geçmeden evvel son grup toplantısından bu yana ülke gündemini meşgul eden iki konuya kısaca değinmek istiyorum" diyen Erdoğan, son haftalarda herkesi yaralayan çok sayıda orman yangınının meydana geldiğini hatırlattı.
Bu yıl 1387'si ormanlık alanda, 1895'i orman dışı alanlarda olmak üzere toplam 3 bin 282 yangının farklı şehirleri etkisi altına aldığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yangınlara ilk andan itibaren 27 uçak, 105 helikopter, 6 bin kara aracı, 25 bin personelle müdahale ettik. Hava araçlarımız yaz başından bu yana 19 bin 880 sorti yaptı, 65 bin 300 ton su attı. Bu yangınların 864'ü ise 26 Haziran'dan sonra yaşandı. Yani, yıl başından itibaren çıkan yangınların dörtte biri sadece son 13 günde vuku buldu. Yangınların tamamını hamdolsun kontrol altına aldık. Son iki haftada İzmir, Sakarya, Hatay, Bilecik, Manisa, İstanbul ve Bursa'da ciddi boyutlara ulaşan 20 büyük yangına karşı amansız bir mücadele verdik. Bu vesileyle, orman yangınlarının bertaraf edilmesinde canları pahasına görev yapan tüm personelimize buradan teşekkür ediyorum. İzmir Ödemiş'teki yangına müdahale ederken şehit olan orman işçilerimiz İbrahim Demir ve Ragıp Şahin'e, Cenabıallah'tan rahmet diliyorum."
"İklim Kanunu, tamamen yerli ve milli bir kanundur"
Temiz teknoloji kullanımını Türkiye'nin tamamını kapsayacak şekilde daha da yaygınlaştıracaklarını kaydeden Erdoğan, İklim Kanunu ile sektörlerin daha temiz ve daha verimli üretim süreçlerini de yasal güvence altına aldıklarını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İklim Değişikliği Başkanlığının görev ve sorumluluklarını netleştirdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şunu da açık ve net ifade etmek isterim; 'Tarım yasaklanacak', 'Çiftçi istediği ürünü ekemeyecek', 'Millete yapay et yedirilecek' türünden safsatalarla bu Kanunu kötülemek çok büyük bir şuursuzluk örneğidir. 'Paris İklim Anlaşmasıyla küresel güçlerin tarım arazilerimize el koyacağı' iftirasını kulaktan kulağa yaymaya çalışanlar, milletimize ve devletimize karşı yürütülen sinsi operasyonun bilinçli veya bilinçsiz maşalığını yapmaktadır. Milletimizin her bir ferdi şu konuda emin olsun; İklim Kanunu, tamamen yerli ve milli bir kanundur, halkımızın sırtına yük bindirmek için değil evlatlarımıza daha temiz bir çevre, daha sağlıklı bir gelecek bırakmak için hazırlanmıştır. Buradan komplo teorileriyle mantıklı düşünme yeteneklerini kaybedenlere de şunu hatırlatıyorum; değil tarım alanlarımızı, bir karış toprağımızı dahi teslim alacak güç dünya üzerinde henüz mevcut değildir. Yeri geldiğinde her şeyden, hatta serimizden geçeriz ama evelallah Türkiye'yi ve Türk milletini savunmaktan asla vazgeçmeyiz."
"CHP'nin hazımsızlığının kökleri 14 Mayıs 1950'ye kadar uzanıyor"
Türk siyaseti tarihinin, en tuhaf, en hayret verici, en ibretlik dönemlerinden birini yaşadığına işaret eden Erdoğan, çok partili hayata geçildiği yıldan itibaren siyasette renkli simaların, akıl sınırlarını zorlayan hadiselerin hep yaşandığını ama hiçbirinin bu dönemdekilerle mukayese edilemeyeceğini dile getirdi.
Bu tablonun başını, her zaman olduğu gibi, CHP'nin çektiğini vurgulayan Erdoğan, "Peki mesele ne? Aslında CHP'nin hazımsızlığının kökleri 14 Mayıs 1950'ye kadar uzanıyor." ifadesini kullandı.
CHP ve devamındaki zihniyetin, milletin, iradesine sahip çıkarak Demokrat Parti ve Adnan Menderes'i iktidara getirmesini asla kabullenemediğini söyleyen Erdoğan, "Siz bakmayın bunların demokrasi, özgürlük, hak, hukuk laflarını ağızlarından düşürmediklerine." sözlerini sarf etti.
Erdoğan, "Bunların demokrasiden anladıkları, darbeyle, kargaşayla, iç ve dış güçlerin kumpaslarıyla millet iradesini tepeleyip iktidarı gasbetmektir. Bunların özgürlükten anladığı, milletin değerlerine hakaret etmek, milletin öz evlatlarını muhtelif yaftalarla eğitimden, iş hayatından, sosyal hayattan uzak tutmaktır. Bunların hak ve hukuktan anladığı, 86 milyonun tamamına değil, sadece ve sadece kendilerine hizmet edecek yargı, medya, bürokrasi, iş dünyası ve sivil toplumdur." diye konuştu.
CHP'nin, kendilerine tabi olmayan, kendi ellerine teslim edilmeyen her şeyi kötü ve tepelenmesi gereken bir tehdit kaynağı olarak gördüğünü ifade eden Erdoğan, AK Parti ile CHP'nin, 2002 Kasım ayından bu yana halk oylamasıyla 18 defa sandıkta kozlarını paylaştıklarını anlattı.
"Ülkeye bir faydası yok ama en azından milleti eğlendiriyor"
"Bunlara yabancı değiliz, iyi tanırız bunları" ifadesini kullanan Erdoğan, son yıllarda seçim yarışlarını ittifak çatıları altında da yürüttüklerini hatırlatarak, şu görüşleri paylaştı:
"Peki sonuç ne oldu? Bila istisna bu seçimlerin tamamında, kendi arkadaşlarının ifadesiyle AK Parti ve Cumhur İttifakı 'CHP'yi yendi de yendi, yendi de yendi'. Hatta geçen Cumhurbaşkanlığı seçiminde 'Altılı Masa' diyerek güya tüm muhalefeti bir araya getirdiler. Ne oldu? Yine yenildiler. Sadece 'Yüzde 60'la kesin geliyor' dedikleri Bay Kemal'i değil yanında yöresinde kim varsa hepsini birden sandığa gömdük. Daha seçim kazanmadan 'Emredersiniz Sayın Cumhurbaşkanım' diyerek Bay Kemal'e şirinlik yapan sağlı, sollu kapı kullarını da hezimete uğrattık. Milletten sandıkta öyle bir şamar yediler ki bir daha kendilerini toparlayamadılar. Güya anketlere göre tarih yazacaklardı ama tarih olup gittiler. Konuşmalarında tutarlılık desen, yok."
"'Türkiye'nin umudu' diyerek pazarladıkları Bay Kemal'e bugün layık gördükleri muameleyi, hepimiz ibretle takip ediyoruz" diyen Erdoğan, Cumhur İttifakı'nın Türkiye'ye her biri altın kıymetinde 5 yıl kazandırmakla kalmadığını aynı zamanda milletin istikbalini de kurtardığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şimdi bu partinin başında, şaibeyle anılan Kasım 2023 Kurultayının ardından getirilen bir şahıs var. Oturduğu koltuğu bir türlü dolduramayan bu zat, her fırsatta kürsüye çıkıyor, affedersiniz meyhane ağzıyla bağırıyor, çağırıyor, höykürüyor, tuhaf el, kol hareketleri yapıyor, sonra da dönüp arkasını gidiyor. Bir sonraki kürsüde, daha önce söylediklerinin tam tersi bir sürü zırvayı arka arkaya sıralayıp, yeni hezeyanlara yelken açıyor. Paniğin, telaşın, tükenmişliğin tüm emarelerini biz bu zatta görebiliyoruz. Konuşmalarında tutarlılık desen, yok. Mantık örgüsü desen, hak getire. Bizim halkımız karikatür tipleri sever. Milletimiz, CHP Genel Başkanı sıfatıyla mecburen maruz kaldığı bu şahsın sahnedeki garip hallerini, çekirdek çitleyip çay içerek seyrediyor, gülüyor, eğleniyor, sonra da işine gücüne bakıyor. Bir nevi bedava komedi. Ülkeye bir faydası yok ama en azından milleti eğlendiriyor. Fakat Türkiye açısından trajikomik bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü bu pespayeliğin gerisinde utanç verici bambaşka bir tablo var."
Muhalefete erken seçim yanıtı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in erken seçim çağrısına da işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dikkatimi çekti, CHP'nin başındaki zat bir süredir 'sandık da sandık' deyip duruyor. Bu ülkede, CHP'nin demokrasiye sapladığı hançerler dışında, sandık daima milletin ve siyasetçinin baş tacı olmuştur. Oysa şunu kendisine bir kere daha hatırlatıyorum; Anayasa ve Seçim Kanunu değişmediğine göre, Cumhurbaşkanı ve milletvekilliği seçimi 2028 yılında, Mahalli İdareler Seçimleri 2029 yılında yapılacak bay Özgür. Takvimde parmağını rastgele bir pazar gününe bastırıp, 'şu tarihte seçim yapılsın' demek sizin kendi hayaliniz olabilir, ama siyasetin ve milletin böyle bir gündemi yok. Millet en son seçimde bize yüzde 52,18 ile ülkeyi 5 yıl yönetme görevi verdi; Allah'ın izniyle bu süreyi sonuna kadar kullanacağız. Dolayısıyla bu zatın şu anda hangi sandıktan, hangi seçimden bahsettiğini bilmiyoruz. Bunlar sandığı, kendi iç mücadelelerinde sergiledikleri tiyatronun bir aksesuarı sanıyorlar. Halbuki unutma sandık, namustur. Cumhuriyet de bir kurallar ve kurumlar rejimidir. Şayet Cumhuriyeti ve demokrasiyi, hukuk önünde hesap veren hırsızlarınızı milletvekili yapıp yargıdan kaçırma projesine dönüştürmek istiyorsanız, hiç kusura bakmayın, millet buna müsaade etmez. Cezaevlerinden meclise tünel kazma işi, siyasetin işi değildir."