CHP Diyarbakır Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti’nin grup önerisi görüşülürken yaptığı konuşmada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi’nin Selahattin Demirtaş kararı üzerinden değerlendirmelerde bulundu. Tanrıkulu, kararın Türkiye’de yargının siyasal baskı altında olduğuna dair ciddi tespitler içerdiğini belirtti.
Tanrıkulu, konuşmasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. maddesine atıfta bulunarak, maddenin taraf devletlerin sözleşmedeki hak ve yükümlülükleri yurttaşları aleyhine kullanmasını yasakladığını söyledi. Türkiye’nin bu madde kapsamında ilk kez Selahattin Demirtaş kararıyla ihlal aldığını hatırlatan Tanrıkulu, daha sonra Osman Kavala, Figen Yüksekdağ ve Aysel Tuğluk davalarında da benzer ihlaller tespit edildiğini ifade etti.
Tanrıkulu, AİHM kararından yaptığı alıntılarda, mahkemenin “tutuklamaların görünürde yasal gerekçelere dayandığı, ancak esas amacın siyasal tartışmayı sınırlamak olduğu” sonucuna vardığını belirtti. Ayrıca, mahkemenin yargı organlarının bağımsız denetim yerine yürütmenin hedefleriyle uyumlu hareket ettiğine dair tespitlerine dikkat çekti.
CHP’li vekil, bu değerlendirmelerin sadece geçmiş davalar için değil, güncel tutukluluk durumları için de yol gösterici olduğunu savunarak, kararların Türkiye’de yargının sistematik biçimde siyasallaştığını ortaya koyduğunu söyledi.
Tanrıkulu, AİHM’in Demirtaş kararının 22 Aralık 2020 tarihli Büyük Daire kararında yer alan, “Yetkililerin tutukluluk haline ilişkin ileri sürdüğü gerekçeler, demokrasi açısından ciddi bir mesele olan gizli bir siyasi amaca yönelik bir kılıftır” ifadesini de Genel Kurul’da okudu.
Konuşmasını, “Bu kararlar yargının geldiği durumu ve siyasi sorumluluğu gösteriyor. Türkiye bu tabloyu gelecek kuşaklara miras bırakmamalıdır” sözleriyle tamamladı.