İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, hem işçi grevindeki tavrı, hem toplu iş sözleşmesi sonrası işten çıkarmalara onay vermesi nedeniyle eleştirilerin odağındaydı. Tugay, bir önceki dönem belediye başkanı olan ve hâlâ cezaevinde olan Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu gibi, il nezdinde önemli siyasetçilerin tutuklanmasına zemin oluşturduğu konuşulan teftiş raporuyla ilgili de tepkiler aldı.
T24’ten Candan Yıldız’ın Tunç Soyer ile yaptığı söyleşide “başsavcılığa gönderilen rapor, ‘değerlendirilmek üzere’ değil ‘gereğinin yapılması’ talebini taşıyor” diyerek bir anlamda mevcut yönetimi işaret etmişti.
Cemil Tugay yine eleştirilerin odağında. Çünkü AK Partili iki bakanla; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ile görüştü.
Tugay, X hesabından da görüşmelerin AK Parti İzmir il yönetimi ve milletvekillerinin desteğiyle olduğunu duyurdu.
CHP, belediye başkanlarının tutuklanmasını, belediyelere operasyon düzenlenmesini “siyasi amaçlı” olarak değerlendirdi. İşte böylesine gergin bir süreçte bu görüşme de eleştirilerin odağı oldu. Hatta Tugay’ın AK Parti’ye geçeceği iddia edildi.
Cemil Tugay’la ile görüşen Candan Yıldız’ın soruları ve aldığı cevaplar şu şekilde:
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’le hangi konuları görüştünüz?
Belediyelerin sorunlarıyla ilgili görüştük. Yurtdışından alacağımız krediler için onay alınması gerekiyor bakanlıktan… Sadece resmi yazı yazmakla hallolmuyor her şey maalesef.
Yüz yüze ilişkiler fark yaratıyor mu diyorsunuz?
Tabii bir tanışıklık gerekiyor önce. Sonra durumun önemi birinci ağızdan aktarmak gerekiyor. Farkında olmadığımız zorluklar, eksiklikler, bizde gerçekleşmesi beklenen durumlar, aşamalar varsa onları anlama imkânı oluyor. Hakikaten birbirinden uzak iki şehirde, yeterince diyalog içerisinde olmayan iki kurum arasında çok fazla iletişim eksikliği yaşanıyor. Özellikle büyükşehir ölçeğinde doğrudan bakanlıklarla çalışıyoruz. Hemen her konu başlığında mutlaka bir bakanlık onayı gerekiyor.
AK Parti il başkanı ve milletvekilleri aracı olmuş. Ulaşmak zor mu bakanlıklara?
Her zaman randevu verilmiyor. Siyaseten iki tarafı da eleştirdiğimi söyleyebilirim. Biz bir şehri yönetiyoruz. O şehrin sorunlarının çözümünden bahsediyoruz. Burada siyaset değil şehrin ön planda olması lazım. Ama maalesef siyasette kutuplaşma ortaya çıktıkça bu, devlet ve belediyenin üst yönetiminin ilişkilerine yansıyor. Bunu ne kadar keskinleştirirsek ne kadar gerilimi artırırsak o kadar sorun çözülemez hale geliyor. Bunun cezasını halk ve şehir çekiyor. Geçmişte Aziz Kocaoğlu zamanında çözüm odaklı iletişim daha fazlaydı. Ama geçen dönemde ilişkiler neredeyse tamamen kopartılmış durumda. Çözülmesi gereken çok önemli sorunlar maalesef çözülemedi, yerinde saydı.
Peki sizin bakanlarla görüşmeniz AKP’ye yakınlaşma olarak yorumlandı. Çünkü bazı CHP’li belediyelerin projeleri bekletiliyor onaylanmıyor. Size ayrıcalıklı davranılıyor gibi bir durum söz konusu mu?
Hayır değil. Ben size anlatmaya çalıştığım konuyu İzmir kamuoyuna ve AKP'li siyasetçilere de anlatmaya çalışıyorum. Şehrin sorunlarının çözümü için, belediyenin bakanlıkların onayına ihtiyaç olduğu durumlarda ya da onlarla iş birliği yapılması gereken durumlarda, farklı parti diye CHP’li belediyelerin çalışmalarını durduramazsınız, engel olamazsınız.
Bu var değil mi?
Var ama bu süreç içerisinde oluşmuş bir şey.
Ben Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanı olarak, şehrin sorunlarını bir tarafa koyarak devamlı bir siyasi söylemle iktidarla çatışma yolunu seçersem, yani kendi adıma söylüyorum bunu, çok açıktır ki randevuyu istediğim zaman alamam, siyasi ayrımcılığa uğrarım. Benim hangi partinin üyesi olduğum hiç kimsenin tartışamayacağı bir konu. Ben belediye başkanı olmadan önce CHP’li değil de aday olurken CHP’li olmuş biri değilim ki… Ben CHP’nin hemen hemen bütün kademelerinde görev yapmış, siyasi yaşamında sadece CHP’li olmuş, 15 yıllık siyasi geçmişimde hem yaptıkları ile hem söyledikleriyle hem duruşuyla parti kimliği asla tartışılamayacak bir kişiyim. Yani o kadar da ucuz değil.
AKP'ye geçeceğiniz yönündeki söylentilere tam olarak yanıtınız nedir?
Benim Cumhuriyet Halk Partisi’nden ayrılmam hele hele AKP'ye geçmem gibi bir iddia tam bir saçma deli zırvası yani. Saçma bir deli zırvası. Bu iddiayı ortaya koyanlar, art niyetli, kötü niyetli insanlar. Parti ve kamuoyunda beni bir şekilde zor duruma düşürmeye çalışan insanlar. Yani bu insanların Cumhuriyet Halk Partisi'nin düşmanı olduğunu düşünüyorum. Beni bırakın, Cumhuriyet Halk Partisi'ni bölmeye çalışan, içerisinde nifak yaratmaya çalışan insanlar olduğunu düşünüyorum. Bu benim değişime verdiğim destekten beri yaşadığım bir durum.
CHP’li çok sayıda belediye başkanı tutukluyken iktidarla görüşmek ne kadar etik diye bir tartışma da var. Buna yanıtınız ne olacak?
Benim görevim nedir, şehrin sorunlarını çözmekle mükellef değil miyim? Bu soruyu bana sormanız abes. Bir belediye başkanı şehrin sorunlarıyla ilgili mevzuat çerçevesinde, kanun çerçevesinde, üst makamlarla çalışmak zorundadır. Bizim yaptığımız herhangi bir projeyi bakanlık onaylamazsa, Cumhurbaşkanlığı yatırım programına almazsa, finansman çözümünü Maliye Bakanı onaylamazsa, herhangi bir yerde bize blok koyarsa bizim onu yapmamız mümkün müdür? Durum böyleyken bana şunu mu diyor insanlar: Belediye başkanlığı yapma, sorun çözme, bunun için de bakanlıklarla, ilgili bürokratik makamlarıyla görüşme! Ben bakanla gidip siyasi içerikli bir konuşma yapmıyorum ki şehrin sorunlarını konuşuyoruz. Ben iktidarın belediye başkanlarına yönelik yaptığı şeyleri mi destekliyorum, olur mu böyle saçmalık. Bu şartlar altında belediye başkanlığı yapma deniyorsa yapacağım şey istifa etmektir. Ya bu işi yapacağız, şehrin sorunlarını çözeceğiz ya da bırakıp gideceğiz. Belediye başkanları tutuklandı, iktidarın bakanlarıyla şehrin sorunları olsa bile görüşmeyin diyorsanız eğer, yapmam gereken istifa etmektir. Ben bakanlarla ne konuşuyorum, şehrin sorunlarını konuşuyorum. Böyle saçma bir yaklaşım olabilir mi?
Kutuplaşmadan dolayı iktidar ve muhalefet belediyeleri arasındaki tıkanmayı aştınız mı?
Şu an aştım demiyorum. Ama belediye başkanları belediyelerini yönetirken şehrin ihtiyaçlarını karşılarken, alınacak kararlarda bir diyalog içerisinde olmalılar. Bunun başka yolu yok. Başka türlü derdimizi anlatamayız. Hükümet tarafındaki eleştirdiğim şey ise siyasi nedenlerle bu diyaloğa kapalı oldukları zaman, randevu dahi vermedikleri zaman bundan hem belediyeler, hem şehirler hem de halk büyük zarar görüyor. Genel olarak da ülke problem yaşıyor. İzmir’in kentsel dönüşüm sorunu, kanalizasyon sorunu, Körfez kirliliği sorunu, ulaşım sorunu hükümetin de dahil olması gereken bir yerde, siyaset üstü bir sorundur. Belediye ve hükümet ayrı ayrı partilerden olsa bile bir arada çalışmak zorundadır. Böyle olunca halk, şehir kazançlı çıkar. Belediye başkanı başarılı olur, hükümet üzerine düşeni yapmış olur. Bunun kaybedeni olmaz. Birbirimize kutuplaşmış bir bakış açısıyla baktığımızda, hiç görüşmediğimizde, bu sorunları çözmek için ortak bir çaba içerisinde olmadığımızda herkes kaybediyor. Bunun artık anlaşılması gerekiyor.
İktidar da bunu anlamış görünüyor mu?
Onların da bizden iyi niyetli bir diyalog tavrı görmesi lazım. Halk bekliyor her şeyden önce. Türkiye, halkımız kavgadan çok yoruldu. Çözüm yerine kavgaya devam edersek anketlerde gördüğümüz kararsızlar oranını yükseltmeden başka bir şey elde edemiyoruz. Kutuplaşmadan uzak duran, kutuplaşmayı mümkün olduğunca azaltan bir siyasete ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Milletvekili olsaydım farklı bir şeyin içerisinde olabilirdim. Ama belediye başkanıyım. İzmir’in sorunlarını çözmekle mükellefim. Görevim bu. Bunun için yeterli çabayı gösteremezsem, başarıyı gösteremezsem, sözlü olarak muhalefet etmem, çatışmacı bir dil kullanmam, kapıları kapatıp diyalogdan uzak durmam yapmaya çalıştığımız siyaseti kötü duruma getirir. Ben de partim de başarılı olmamış olur. En acısı halk alması gereken hizmeti almamış olur. Bizim çatışmadan çok diyalog ve uzlaşmaya ihtiyacımız var. Belediye başkanlığı böyle bir pozisyon.
Özgür Özel aradı mı sizi bu görüşmeyle ilgili?
Hayır ama Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımıza bilgi verdim görüşmenin içeriğiyle ilgili olarak. O genel başkanımıza aktarır. Ben Genel Başkan'ımızla sık sık görüşüyorum ya telefonla ya mesajla bilgi vereceğim kendisine. Bizde gelenek böyle.