Ekonomik kriz her geçen gün öğrencileri eğitim hayatından koparmaya devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın son açıkladığı verilere göre, Türkiye’de üniversite okuyan öğrenci sayısı 7 milyonun üzerinde olarak kaydedildi. Bu öğrencilerden 56 bin 107 bini ise öğrenimini dondurmak zorunda kaldı. Üniversite okumak için başka kentlere gitmek istemeyen, uzaktan veya açık öğretimde okumayı tercih eden öğrenci sayısı ise 3 milyona yakın olarak belirtiliyor.
Öğrenciler en çok büyükşehirlerdeki okulları bıraktı
Üniversiteyi bırakan öğrenci sayısı hızla artarken, mezun olduktan sonra iş bulamayan ‘üniversiteli işsizler’ kitlesi de her geçen gün büyüyor. Öte yandan üniversiteliler en çok Anadolu Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi gibi büyükşehirlerdeki okulları terk etti. Eğitim-Sen 5’Nolu Şube Başkanı Eylem Ergüven ve Eğitim-Sen Yükseköğretim Sekreteri Evrim Gülez ile üniversite öğrencilerinin sorunlarını konuştuk.
“Aileleriyle yaşayan öğrenciler de okulu bırakıyor”
Uzun süredir üniversite öğrencileriyle temas halinde olduğunu ve gözlem yaptığını söyleyen Eylem Ergüven, geçen dönem ilk kez yüksek oranda kayıt yenilemeyen öğrenci ile karşılaştığını belirterek, “Öğrencilerin en temel problemi barınma. Ekonomik kaygılar nedeniyle okula devam edemiyorlar. Ailesiyle aynı şehirde olan öğrencilerin bile okula bıraktığını görüyoruz. Onlar da ulaşım ücretlerini karşılamakta zorlanıyorlar” dedi.
“İkinci dönem öğrenciler devam edemeyebilir”
Son dönemde artık ‘Ev genci’ kavramının ortaya çıktığını ifade eden Ergüven, “Evde oturan binlerce öğrenci var. Okula devam edemiyorlar. Ülkenin genç zihinleri atıl bırakılmış durumda. Bizim üniversitelerde yaptığımız anketler oluyor. Orada başat problem ekonomi geliyor. Barınma, gıda, temiz suya erişimleri bile olmuyor bazen. Bir diğer problem de akranları ya da hocalarıyla yaşadıklarını mobbing oluyor” diyerek şunları kaydetti:
Burs, yurt ve sağlıklı yemeğe erişim sorunu
“Eylül ayında öğrenciler kayıt yaptırdı ancak bunun ikinci dönemi var. İkinci dönem, aileler istedikleri zamları alamadıkları için gönderemeyebilirler. Aileler için büyük bir külfet. Onun dışında öğrencilere verilen KYK bursları da çok komik. Öğrenciler sadece yurt ücretlerini verebiliyor onunla. Sağlıklı yemekler de yiyemiyorlar. Biz yurtlarda zehirlenme vakaları ile karşılaşıyoruz. Hizmet sektöründe çalışan çok fazla öğrencimiz var. Part-time çalışanlar da var. Öğrenci yorgun oluyor, dersini çalışamıyor, kalıyor. Sen o öğrenciye ne söyleyebilirsin? Bizim elimizden de hiçbir şey gelmiyor.”
“Üniversitelilerin başka bir hayatı deneyimlemesi engelleniyor”
Üniversite okuma çağında olan çok sayıda öğrencinin artık sınava dahi girmiyor olmasıyla söze başlayan Evrim Gülez, “Okumak isteyenler de çoğunlukla aileleriyle beraber kalıyor. Bu ekonomik koşullar öğrencilerin başka bir hayatı deneyimlemesini de engelliyor. Önceden en azından başka bir yere göndermeye ailenin gücü yetiyordu, şu an bu imkân ellerinden alındı” diyerek şöyle devam etti:
“Öğrenci kazanıyor, geliyor, barınma sorunu karşısında birkaç kişi bir araya gelip de artık eve çıkamıyorlar. Ulaşım, beslenme ayrı bir kriz. Çalışıp orada okumak istiyor ama bu kez de dersine yetişemiyor. Bu da okulu dondurmasına neden oluyor.”
“İşsizlik sorunu da okulu bıraktırıyor”
Diğer yandan öğrencinin üniversiteden mezun olsa bile işsizlik sorunuyla mücadele etmek zorunda kaldığını ifade eden Gülez, bu endişenin de okul terkine neden olduğunu belirtti. Gülez, “Özel sektörün durumu belli, her an işsiz kalabilirsin, hem de asgari ücret, devlete girmek istese mülakat problemi… En nitelikli, en verimli gençler ne yazık ki okullarını bırakıyor. İktidarın ve YÖK’ün bir çözüm bulması gerekiyor” dedi.