DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Kars'taki bir otelde partisince düzenlenen "Halklar ve İnançlar Buluşması"nda yeni çözüm süreci hakkında açıklamalarda bulundu.
1 Ekim 2024'te yeni bir sürece girdiklerini belirten Bakırhan, sürecin başlamasına ilişkin olarak, "Sayın Bahçeli'nin grubumuza gelip el sıkışmasıyla başlayan, bir yıldır eksik ve aksaklıklarına rağmen yürüyen bir süreçten bahsediyoruz. Çözüm aradığımız, halkların, inançların kardeşçe bir arada yaşamasının cevabını aradığımız bu süreçte Kars'taki bu renk ve farklılığın bize öğreteceği çok şeyler var" ifadelerini kullandı.
"Cumhuriyet ile sorunumuz yok"
Bakırhan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımın programın sunucusu tarafından hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
"Bizim Cumhuriyet ile herhangi bir sorunumuz yok. Biz, Cumhuriyet'in demokrasiyle barışmasını istiyoruz. Barışık mı? Barışık değil. Cumhuriyet demokratik olsun. Türkiye'de yaşayan bütün renkleri, bütün kimlikleri kapsasın, kucaklasın. Kimse kimliğinden, dilinden, renginden, düşüncelerinden dolayı dışlanmasın. Çok mu bir şey talep ediyoruz? Sadece Kürt’e mi talep ediyoruz, sadece Alevi'ye mi talep ediyoruz? Çerkez'e, Azeri'ye, herkese bunu talep ediyoruz.
"Çerkez, devletin hukukunda Kürtle eşit olmayı istiyorsa, tutuklanması mı gerekiyor?"
Bariyer koyan, 'Barış ülkeyi böler diyen', 'Dil ülkeyi böler' diyen, 'Alevi'nin inancı ülkeyi böler' diyenler emin olun 3-5 oy uğruna siyaset yapıyorlar. 'Barış nedir? Nasıldır? Nasıl bir cumhuriyet olacak?' sorusunu bize soruyorlar. 'Nasıl Cumhuriyet demokratik olacak?' Biz yasalarda, hukukta, anayasada, devletin her kurumunda bir eşitlik, bir adalet olsun istiyoruz. Devletin hukukunda aynı haklara sahip olalım istiyoruz. Çerkez, devletin hukukunda Kürtle eşit olmayı istiyorsa, tutuklanması mı gerekiyor?"
"Silahın ortaya çıkmasına sebep olan ırkçılığı ve antidemokratik uygulamaları kaldırmak devletimizin, iktidarımızın görevi değil mi?"
Bakırhan, PKK'nın Türkiye'den çekilme kararına ilişkin ise şunları kaydetti:
"PKK'nin kendini feshetmesi, silahları yakması ve en son Türkiye sınırından çıkarak Türkiye devletine silah çevirmeyeceğini, artık silah kullanmayacağını belirtmesi tarihi bir önemdedir. Silah sorunsa ve bugün devreden çıkmışsa silahın ortaya çıkmasına sebep olan tekçiliği, ırkçılığı ve antidemokratik uygulamaları kaldırmak da bizim devletimizin, iktidarımızın görevi ve bir sorumluluğu değil mi?
"Türkiye'den silahlı güçlerin çekilmesi ile birlikte artık birinci aşama bitti"
1 Ekim’den sonra ve en son Türkiye'den silahlı güçlerin çekilmesi ile birlikte artık birinci aşama bitti. Irkçılara, ayrımcılık yapanlara da artık geçmiş olsun, artık kullanacakları bir şey kalmadı.
Şimdi ikinci aşamadayız. Tam o hukuku barışa uygun bir şekilde hayata geçirecek bir dönemdeyiz. Biz çözüm etrafında odaklanacağız. Şu anda verdiğimiz mücadele herkesindir. Biz sadece demiyoruz Kürt'ün dili özgür olsun. Çerkez'in de bir dili yok mu? Azeri'nin Terekeme'nin yok mu? Alevi'nin inanç sorunu, Caferi'nin hiç inancıyla ilgili sorunları yok mu? İşte demokratik cumhuriyetin sadece Kürtlere değil, biraz önce saydığım sorunu olduğunu söyleyen ve sorun yaşayan bütün haklara ve inançlara artık kapsayıcı bir şekilde yaklaşması gerekiyor.
"Geçiş yasaları, özgürlükler, haklar güvence altına alınmalı"
Bu süreç hepimizindir. DEM partinin değil, sadece Kürtlerin değil. Bu sürecin sonunda ülke demokratik olacaksa hepimiz yararlanacağımız için çocuklarımızın tabutu yerine barışı, demokrasiyi, onurlu yasaları ve anayasayı taşıyacağımız bir sürece hepimiz sahip çıkmak durumundayız. Bariyerler artık ortadan kalkmalı. Geçiş yasaları, özgürlükler, haklar güvence altına alınmalı."





