İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "Trafikte can kaybı ve yaralanmanın en büyük müsebbibi hız kuralı ihlali. Barem sistemi getirdik. Yerleşim yeri içi ve yerleşim dışı ayrımı yaptık." dedi.
Yerlikaya, bakanlıktaki Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezinde (GAMER) gerçekleştirilen AA özel yayınında, trafik cezalarının artırılmasına yönelik düzenlemeleri de içeren Karayolları Trafik Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
"Özellikle yaralamalı ve can kayıplı kazaların sebeplerinin büyük bölümünü zaten hız ihlalleri oluşturuyor. Yerleşim yerlerinin içinde ve dışında yapılan hız ihlalleri ile ilgili bu yeni yasanın içinde de önemli adımların atılmasını bekliyoruz. Sizce caydırıcı olacak mı?" sorusuna Yerlikaya, "Kesinlikle öyle olacağını düşünüyoruz. Dünyayı da izledik, bunu başaran ülkeleri de iyi izledik. Arkadaşlarımızla bunu Türkiye'de bir yeni caydırıcı kural modeli nasıl olur diye çalıştık ve şu anda da Gazi Meclisimizde." yanıtını verdi.
Günde ortalama 10 kişinin hız kural ihlalinden öldüğüne dikkati çeken Yerlikaya, buna razı olmadıklarını söyledi.
Hedeflerinin trafikte ceza yazmak olmadığını vurgulayan Yerlikaya, şunları kaydetti:
"Ceza, insanı anlık durdurur. Ama kalıcı olan bunun bir vicdan sorumluluğu haline gelmesi. 37,5 milyon sürücü var. Bu yollarda ya sürücüsünüz ya yolcusunuz ya yayasınız. Yani kendiniz kurala uyduğunuz zaman başkasının yaşam hakkını da korumuş oluyorsunuz. Bu çok büyük bir kul hakkı. Hani biraz daha böyle manevi olarak ifade etmemiz gerekir. Siz kendinizi düşünmediğiniz, kurala uymadığınız zaman başkasının da hayatını riske ediyorsunuz. Bunlarla ilgili medyamızda, sosyal medyada milyonlarca enstantane var. Bakın Dünya Sağlık Örgütü diyor ki, 'Bu, önlenebilir halk sağlığı sorunu.' Ne demek bu? Önlenebilir. Aslında şu demek, 'Olmayacaktı ki.' Hız kuralına uysaydı, arkadan gidip de yolunda, gayet trafiğin kurallarına uyarak seyahat eden, yaz tatili gelmiş çocuklarıyla beraber büyük bir heyecanla bir aydan beri hazırlık yapmış bir aile yok olmayacaktı. Buna hakkı var mıydı bunun? Yoktu. Veya engelli kalmayacaktı. Hakkı var mıydı? Yoktu. Bu kuralların her birinin dünya tarihinde bir hikayesi var. Yani 'yollarda herkes istediği hızla gidebilir, gitmelidir' diyebilir miyiz? O zaman trafik terörü olur. Dolayısıyla, şu anda trafikte can kaybı ve yaralanmanın en büyük müsebbibi hız kural ihlali."
"Barem sistemi getirdik"
"Kanun teklifi bu noktada nasıl bir değişiklik öngörüyor?" sorusu üzerine Yerlikaya, şunları ifade etti:
"Biz öncekinden farklı bir sistem ve dünyanın bunu başaran ülkelerinin geldiği sisteme benzer bir sistem yaptık. 'Barem' sistemi getirdik. Bir ayrım yaptık, yerleşim yeri içi ve yerleşim yeri dışı. Daha önce böyle bir ayrım yoktu. TÜİK bize diyor ki, 'Türkiye'deki can kaybı ve yaralanmalı trafik kazalarının yüzde 79'u yerleşim yeri içinde, yüzde 21'i yerleşim yeri dışında olur.' Biz de dedik ki yerleşim yeri içindeki can kayıplarını inceledik. 30 limit olan yerde, 50 limit olan yerde, 80 olan yerlerde, bunların hepsine baktık. Ölümlere baktık. Yerleşim yeri içi, okul önlerinde ve hastane önlerinde hız tahdidi 30 kilometre/saat. Dünya bunu 20'ye indireceğim diye uğraşıyor da, 30 bizde. 30 kilometre hız olan bir yerde son 6 sene içerisinde 15 yaşın altında 169 öğrenci vefat etmiş. Hastane önlerinde. Şimdi 30. Biz de buna göre dizayn ettik. İlk 5 ve daha sonra 6, 9 barem yapmış arkadaşlarımız. 74 ve üstü hızlarda vücut bütünlüğünü koruma zor ve ölümle sonuçlanma ihtimali en yüksek. 30 kilometre limit olan, yani okul önleri ve hastane önlerinde eğer 36 ile yakalanırsa para cezası var. Ama eğer 30 kilometre limitli olan yerde, bakın bu yeni, 76 ile yakalanırsanız biz onun aynı gün 30 gün mühletle sürücü belgesini geri alıyoruz. Diyoruz ki 'Bir dakika, sen 30 gün bir düşün.' Para cezalarından bahsetmiyorum."
Bakan Yerlikaya, yeni düzenlemeye ilişkin "76 kilometre hızdan itibaren 30 gün. Eğer 86 oluyorsa 60 gün. 30'la gitmesi gereken yerde 96 ile birisi geçerse, Allah'a şükür hiç kimseye çarpmadı ama biz yakaladık onu, 90 gün ehliyetini alıyoruz. Geriye doğru bir yıl içerisinde bunu 5 kere yaparsa diyoruz ki 'Bir psikiyatri uzmanına görünmen lazım. Lütfen kardeşim, bir git, bir bak. Çünkü bu direksiyonun başına geçtiğimiz zaman yolun kuralı var ama kralı olmaz.'" diye konuştu.
"Ölümlü kazaların yüzde 65'i yerleşim yeri içinde"
Yerlikaya, yerleşim yeri dışında da barem sistemini getirdiklerini, ölümlü kazaların yüzde 65'inin yerleşim yeri içinde, yüzde 35'inin yerleşim yeri dışında olduğunu aktardı.
Bu ayrımı getirinceye kadar Türkiye'nin tam tersini bildiğini dile getiren Yerlikaya, "90 olan yerde siz 141 ve üstü, eğer bu bareme giriyorsanız 30 gün ehliyetinizi alıyoruz. Çünkü artık diyoruz ki bu, ölümlü ve yaralanmalı Allah muhafaza kaza olma ihtimali çok yüksek. Dikkat et.' 90 olan yerde 161 veya 140 olan otoyolda eğer siz 161 ve üstü bir hızla yakalanırsanız, 90 gün sizden ehliyetinizi alıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Daha önceki uygulamalarda sürücü belgesi geri alma işlemi hız ihlallerinde yapılıyor muydu, yoksa birkaç tekrardan sonra mı yapılıyordu?" sorusunu Yerlikaya, "Tekrarlarından sonraydı. O zaman barem sistemi yoktu. Orada şöyle bir sistem vardı. Yüzde 10-30 oranında artış varsa 30-50, 50 plus'tı. Orada diyordu ki, yüzde 30'un üzerinde ihlal bir yılda 5 kez olursa ehliyet alma vardı. Biz onu yapmıyoruz. Sürücü belgenizi bugün aldınız, heyecanlı, bir de araba aldınız, yola çıktınız 90 olan yerde 161'le yakalandınız aynı gün ehliyeti... Sistem diyor ki, 'Bak böyle yolda gezinme. Şimdi herhangi bir kaza olmadı ama sen bir düşün. Bir de doktora git.' diyor." diye cevapladı.
"Millet olarak bunu vicdan meselesi haline getirmemiz lazım"
Yerlikaya, Yeni Trafik Kanunuyla ilgili teklifteki sistemin asıl mantığının rakam olmadığının altını çizerek, "Bir tefekkür, bir düşün, bu yolda tek başına değilsin ki güzel kardeşim." dedi.
"Yerleşim yerleri içinde denetimler çok daha fazla mı olacak?" sorusu üzerine Bakan Yerlikaya, şunları kaydetti:
"Bizler trafikte tedbir almamız lazım. Millet olarak bunu bir vicdan meselesi haline getirmemiz lazım ve hiç kimseye hiç kimsenin hakkına halel getirecek bir trafikte davranış şekli yapmamamız lazım. Cezanın mantığı şu, felsefesi şu. Dünya bunu başarmış. Nüfusu bizimle aynı, araç sayısı bizden daha fazla olan ülkede ölüm sayısı bizim üçte birimiz kadar. Nasıl yapmış? İnceledik. Bu bir kültür olmuş. Buradan yurt dışına giden vatandaşlarımız var değil mi? O ülkeye gittiği zaman eğer araç kiralayacaksa ona diyorlar ki, 'Aman ha bak, dikkat et.' Burada bizdeki gibi radarlar önceden ilan edilip, belli olan yerler filan... Orada gizli her şey kapalı. Diyor ki, 'Burada yazmış, araçta da zaten sinyal vermiş, buranın hız limiti bu.' demiş. Diyor ki adam, 'Oraya gittiğim zaman buranın trafik kurallarına uymam lazım.' Bizde de aynı o davranış şeklini oluşturma mücadelesi bu."