İstanbul’da meydana gelen 6,2 şiddetindeki deprem sonrası konuşan uzmanlar ikiye bölündü. Bazı uzmanlar büyük İstanbul depreminin yakın olduğunu, kimisi de son büyük deprem olduğunu savundu.

Prof. Dr. Naci Görür, "İstanbul'da Marmara Denizinde, Kumburgaz fayı üzerinde çok deprem oluyor. Değişik büyüklükte. Bunlar Marmara'da beklediğimiz büyük deprem değil. Bunlar bu fayın biriktirdiği stresi artırıyor. Yani kırılmaya zorluyor. Burada asıl deprem daha büyük ve 7'nin üzerinde olacak" diye konuştu.

Prof. Celal Şengör alınan önlemlerin yetersiz olduğunu belirtti ve "Artık en mantıklı adımi şehri terk etmek" ifadelerini kullandı. Depremin ardından "İstanbul'da deprem bitti" diyen Jeoloji mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy da "Celal Şengör topluma söylediklerinin öz eleştirisini yaptı mı? Celal, hoca değil" dedi.

Deprem uzmanlarının yorumlarına sert eleştirilerde bulunan Bahçeli’nin açıklaması şöyle;

“Kanal İstanbul’a karşı çıkıp devamlı surette yaygara koparan..”

23 Nisan 2025 tarihinde Marmara Denizi’nde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem haklı olarak milletimizi ve bilhassa da İstanbullu kardeşlerimizi ziyadesiyle kaygılandırmıştır. Deprem hayatın ve coğrafyamızın ilanihaye gerçeğidir. Şehirleşme ve kentleşme politikamızla varoluş planlarımızı bu gerçeğe uygun inşa ve ihya mecburiyeti hasıl olmuştur. İstanbul gözbebeğimiz, göz nurumuz, gönül ve medeniyet surumuzdur.

Depreme karşı Cumhurbaşkanlığı Kabinesi tarafından seferberlik ruhuyla ve acil gündem olarak harekete geçilmesi isabetli ve ihtirama layık bir karardır. İstanbul’da 1,5 milyon binanın riskli olduğu, dönüşmeyi bekleyen konut sayısının da 600 bin civarında bulunduğu açıklanmıştır.  2018 yılından buyana İstanbul’a bir çivi çakmayan müflis siyasetçilerin başından beri tek hedefi şehremini görevini onurluca üstlenmek değil, bilakis oturdukları koltuğu basamak yaparak siyasi kariyer iştahlarını doyurmak üzerine şekillenmiştir.

Son seçim anketi: Mansur Yavaş’tan Erdoğan’a büyük fark! Son seçim anketi: Mansur Yavaş’tan Erdoğan’a büyük fark!

İstanbullu kardeşlerim kandırılmış, aldatılmış ve umutları yıkılmıştır. Bu haksızlıktır, siyasi ahlak ve etik ilkelerine sığmayan açgözlülük, fırsatçılık ve hasisliktir. Kanal İstanbul’a karşı çıkıp devamlı surette yaygara koparan, kentsel dönüşüme itiraz eden malum siyasi zihniyet depremle mücadelenin hazırlık aşamasında dahi sınıfta kalmış, sadra şifa hiçbir basiret ve gayret göstermemiştir.

“İstanbul’un terk edilmesini isteyen işgal artıkları..”

İnanıyorum ki, Cumhur İttifakı İstanbul’da muazzam atılganlıkla depreme dayanıklı konutları hayata geçirecek, bu aziz kentimizi sonuna kadar sahiplenecektir. Ayrıca deprem konusunda çalışan ilim insanlarının ve ortaya karışık söylemleri meslek edinen sözde uzmanların çelişkili, birbiriyle tamamen çatışan söz ve değerlendirmeleri kabul edilir gibi değildir. Böylesine can alıcı bir konuda ağız birliği halinde hareket etmek akademik ahlak ve edebin gereğiyken, bu yapılamamıştır.

Bir deprem uzmanı akademisyenimiz tarafından, Kumburgaz çukurundaki fay hattının tamamen kırılmasıyla İstanbul’da başka bir deprem tehlikesinin kalmadığına dönük iyimser açıklaması yüreklere su serpmiş olsa bile, sıralı tedbirleri aksatmadan ve ara vermeden almak zorunluluktur. İstanbul’un terk edilmesini isteyen işgal artıklarına ise diyeceğim şudur: Kanımızla, canımızla vatan yaptığımız İstanbul’u değil terk etmek tek bir taşından bile vazgeçmeyiz, sırt dönmeyiz.

Muhabir: Kadir Gürhan