Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Parkı davasında 18 yıl hapis cezasına mahkûm edilen şehir plancısı Tayfun Kahraman’a ilişkin hak ihlali kararının gerekçesini açıkladı. Yüksek Mahkeme, mahkûmiyet kararlarında Kahraman’ın sosyal medya paylaşımları ve basın açıklamalarının hangi yönleriyle şiddete teşvik veya hükümeti devirmeye teşebbüs olarak değerlendirildiğinin açıkça gösterilmediğini belirtti.

Kararda, “Başlamış bir toplantı ve gösteri sürecinde ortaya çıkan şiddet olaylarının salt varlığı, eylemlerle bu olaylar arasında illiyet bağı kurulmadıkça kişileri doğrudan sorumlu tutmak için yeterli değildir” ifadesine yer verildi. AYM, Kahraman’ın “hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine” hükmederek yargılamanın yenilenmesine karar verdi.

Hangi paylaşımın şiddete teşvik ettiği belirsiz

Resmî Gazete’de yayımlanan gerekçede, mahkemelerin Kahraman’ı hem kişisel hem de Taksim Dayanışması’nın sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar nedeniyle sorumlu tuttuğu anımsatıldı. Ancak, “Bu paylaşımlardan hangilerinin şiddete teşvik veya cebir kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik olduğu yönünde bir gerekçeye yer verilmediği” vurgulandı.

Kararda, Kahraman’a atfedilen paylaşımlar ile meydana gelen şiddet olayları arasında açık bir bağ kurulmadığı belirtilerek, “Tam olarak hangi sözlerin kışkırtıcı nitelikte olduğu ve bunların hangi somut şiddet olaylarına yol açtığı anlaşılamamıştır” değerlendirmesi yapıldı.

Yargıtay’ın gerekçesi eleştirildi

AYM kararında, Yargıtay’ın değerlendirmelerine de eleştiriler yöneltildi. Yüksek Mahkeme, Yargıtay’ın Taksim Dayanışması hesabıyla Kahraman arasındaki bağlantıyı “şifre talebi” üzerinden kurduğunu belirterek, bu ilişkinin somut bir delile dayanmadığına dikkat çekti.

Tokat’ta bir asker şehit düştü!
Tokat’ta bir asker şehit düştü!
İçeriği Görüntüle

Kararda, söz konusu şifre talebinin sosyal medya paylaşımlarından aylar sonra, 2 Ekim 2013’te gerçekleştiği anımsatılarak, “Bu tarihler dikkate alındığında, ilgili iletişimin paylaşımların sorumluluğunu ortaya koymak açısından yeterli delil teşkil edip etmediği belirsizdir” ifadesi kullanıldı.

Dinleme kayıtlarına ilişkin savunma hakkı ihlali

AYM, yerel mahkeme kararında yer almayan dinleme kayıtlarının, Yargıtay tarafından onama gerekçesi yapılmasına da dikkat çekti. Kararda, “Bu durum, başvurucunun temyiz aşamasında savunma yapma imkânından yoksun bırakılmasına yol açmıştır” denildi.

Mahkeme, söz konusu delillerin yargılamanın hiçbir aşamasında dosyaya sunulmadığını, buna rağmen Yargıtay’ın bu kayıtlara dayanarak karar verdiğini belirterek bunun “silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığını” ifade etti.

Planlama iddiaları delillerle desteklenmedi

Kararda, Kahraman’ın Gezi olaylarından önce planlı hareket ettiği iddiasına ilişkin somut bir bulguya rastlanmadığı da belirtildi. “Başvurucunun Gezi Parkı olaylarından önce yalnızca bir sanıkla iletişiminin bulunduğu” ifade edilen gerekçede, bu bilginin “tek başına bir plan veya organizasyon göstergesi olarak değerlendirilemeyeceği” vurgulandı.

AYM, ayrıca Kahraman’ın Gezi Parkı forumlarını koordine ettiği yönündeki iddiaların da delillerle desteklenmediğini belirterek, “Bu forumların şiddet olayları üzerindeki etkisine ilişkin somut bir bağlantı ortaya konulamamıştır” değerlendirmesini yaptı.

Benzer davalardaki farklı kararlar sorgulandı

Kararda, Gezi Parkı eylemleriyle ilgili başka bir davada “eylemlerin anayasal hak kapsamında değerlendirildiği” tespitine yer verildiği hatırlatılarak, Kahraman davasında aynı konunun neden farklı yorumlandığına dair bir gerekçe bulunmadığı ifade edildi.

Yargılama yeniden yapılacak

AYM, Tayfun Kahraman’ın adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vererek dosyayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Karar, 9’a karşı 5 oyla alındı. İrfan Fidan, Muhterem İnce, Yılmaz Akçil, Ömer Çınar ve Metin Kıratlı karara muhalif kaldı.

Yüksek Mahkeme, kararın sonucunda “takdir mahkemenin” ifadesine de yer verdi. Gerekçede, “Verilen hak ihlali kararı, yeniden yapılacak yargılamada beraat veya mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği anlamına gelmez. Delilleri değerlendirme yetkisi ilgili mahkemelere aittir” denildi.

Kaynak: Haber Merkezi