Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun üçüncü ve son toplantısı, 2026 yılı için belirlenen net asgari ücretin açıklanmasıyla sonuçlandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından net 28 bin 75 TL olarak açıklanan rakam, yüzde 27’lik bir artışı temsil ediyor ve 1 Ocak 2026’dan itibaren geçerli olacak.
Toplantıya işçi kesimini temsil eden TÜRK-İŞ katılmazken, hükümet ve işveren temsilcileri hazır bulundu. TÜRK-İŞ, komisyonun yapısına ilişkin itirazları nedeniyle toplantılara katılmadığını daha önce duyurmuştu. Konfederasyon, 24 Aralık 2024 tarihli kararına dayanarak, komisyon yapısı değişmedikçe toplantılara iştirak etmeyeceklerini açıklamıştı.
Açıklamanın hemen ardından kameraların karşısına geçen TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, yeni asgari ücretin taleplerini karşılamadığını belirtti. Atalay, “Bu rakam taleplerimizin hiçbirini yerine getirmeyecek. Bu yapıdan sağlıklı bir sonuç çıkmayacağını bildiğimiz için komisyona katılmadık. Emeklisi, işsizi, asgari ücretlisi zor durumda. Bu ücret geçinebilecek bir ücret değil” ifadelerini kullandı.
Atalay, komisyon sürecine ilişkin detayları da paylaştı. Bakanlıktan kendilerine gelen yazılarla komisyonun üçüncü toplantısının saat 18.00’de yapılacağının bildirildiğini aktaran Atalay, “Bugünkü rakamı gördükten sonra ne kadar haklı olduğumuzu, nasıl katılmamamız gerektiğini gördük. Bu açıklanan ne asgari ücretlinin, ne bizim ne de kamuoyunun kabul edeceği bir rakam” dedi.
'Haklılığımızı daha iyi anladık'
Ayrıca Atalay, asgari ücretin belirlenmesinde temel alınması gereken kriterleri de sıraladı. Gıda, eğitim, kira ve ulaşımda yaşanan artışların TÜİK tarafından dikkate alınması gerektiğini belirten Atalay, bu kriterlerin göz önünde bulundurulmadan belirlenen ücretin geçim şartlarını karşılamadığını söyledi. Atalay, “Bu yapıyla sürdüğü sürece, bu komisyondan sağlıklı bir rakam çıkmayacağını biliyorduk” değerlendirmesinde bulundu.
Türk-İş Genel Başkanı ayrıca, komisyonda taleplerini iletmelerine rağmen bu taleplerin dikkate alınmadığını ifade etti. Atalay, basın toplantısında “Bugün bakanlıktan bir yazı geldi, dediler ki saat 18.00’de komisyon toplanacak. Bu sene bize gelen üçüncü yazı bu ve biz üç yazıya da cevap vermedik. Bugünkü rakamı görünce haklılığımızı daha iyi anladık” ifadelerini kullandı.
Atalay, şöyle konuştu:
"Bundan tam bir yıl önce, 24 Aralık 2024’te bir açıklama yaptık ve dedik ki; 'Biz bir daha Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına katılmayacağız.' Aradan bir yıl geçti. Gerekçelerimizi açıkça ifade ettik. Dedik ki; 'Bu komisyon adil bir komisyon değil. Biz bu komisyona 50 senedir katılıyoruz. 2000 yılından bugüne kadar bu, 30’uncu toplantı oluyor. Biz 29 kere katılmışız. Üç kere 'evet' demişiz. Onun dışında 26 kez ya toplantıya katılmamışız ya da şerhimizi ortaya koymuşuz. Bazı dönemlerde bir işçi temsilcisi koyduk, bazı dönemlerde taşeron işçi koyduk. Son iki dönemde ise komisyonun tamamını işçilerden oluşturduk. Geçen yıl komisyona katılanlar arasında bir gazeteci, bir kuaför, bir enerji işçisi ve bir de karayolları işçisi vardı. Bu arkadaşlar son iki dönemdir, yaklaşık 20 gün boyunca toplantılara katıldılar. Kendilerine eğitimler verildi. Hiçbir rakam bilmeden, 40 kişinin önünde, Başkanlar Kurulu’nun huzurunda zarf açılarak rakam açıklandı. Sonuçta yine aynı tablo oluştu. Ne hükümet konuşuyor ne işveren konuşuyor. Kamuoyunda 'TÜRK-İŞ almadı' deniyor. Geçen yıl aldığımız karar çerçevesinde, bu yıl yapılan üç toplantıya da katılmadık. Bugün açıklanan rakamı gördükten sonra, katılmamakla ne kadar doğru bir karar verdiğimizi bir kez daha gördük."
"Antidemokratik bir yapı var ortada"
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun 5 işçi, 5 işveren, 5 hükümet temsilcisinden oluştuğunu anımsatan Atalay, "Ancak yüzde 99 oranında işverenle hükümetin birlikte hareket ettiği bir rakam açıklanıyor" dedi.
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ veya DİSK’in örgütlü olduğu yerlerde asgari ücret alan işçi bulunmadığını ifade eden Atalay, şöyle devam etti:
"Dolaylı olarak etkileniyorlar. Asgari ücret, özellikle 10–15 kişi arasında çalışanı olan işyerlerinde geçerli. Bu işyerleri bakkalda da var, kasapta da var, kuaförde de var, lokantada da var. Biz bu insanların hakkını savunmayacak mıyız? Bizim amacımız ülkede bir kriz yaratmak değil. Talebimiz çok net; bu ücret artık geçim ücreti olmuştur ve bu ücretle insanlar geçinemiyor. Bir yıl önce dedik ki gıdadaki artışa bakın, kiraya bakın, eğitime bakın, ulaşıma bakın. Bu kalemleri sepetin içine alın. Geçen seneden gelen yüzde 14,38’lik kaybı ekleyin. Üzerine refah payını koyun, ondan sonra bir rakam çıksın. Antidemokratik bir yapı var ortada.
"Komisyonun yapısı bu şekilde devam ettiği müddetçe ne asgari ücretli ne biz memnun oluruz"
Bugün açıklanan rakam 28 bin lira. Bu açıklanan rakam ne asgari ücretlinin ne kamuoyunun ne de bizim kabul edebileceğimiz bir rakamdır. Bu yapıdan sağlıklı rakam çıkmayacağını bildiğimiz için katılmadık. Bu rakama göre bir daha düzenleme ihtiyaç görünüyor. Bugün ülkede en çok zorlanan üç kesim var; emekli, işsiz ve asgari ücretli. Bu rakam ne gıdayı karşılıyor ne kirayı ne eğitimi ne ulaşımı. Komisyonun yapısı bu şekilde devam ettiği müddetçe ne asgari ücretli ne emekli ne de biz memnun oluruz.
"Biz işçiyi yalnız bırakmadık"
Sayın Bakan 'işçilerin talebini aldım' diyor. Biz ayın 12’sinde toplantıya katılmama gerekçemizi yazılı olarak ilettik. Bunun dışında ne bakana ne komisyona herhangi bir rakam talebi sunmadık. Bugün de aynı noktadayız. Geçen seneden gelen kayıplar telafi edilmediği için bu asgari ücret bizim için kabul edilebilir değildir. Bu sistem değişmediği sürece, ister gelecek yıl ister haziran ayında olsun, biz bu masada olmayacağız. Biz işçiyi yalnız bırakmadık. Aksine, iki aydır bu ücretin geçinilebilir bir ücret olmadığını kamuoyunda tartıştırıyoruz. Bugün de aynı noktadayız. Son olarak şunu söyleyeyim: Biz demokrasiden yanayız, özgürlükten yanayız. Emeklinin, işçinin, asgari ücretlinin taleplerini dile getirmek bizim görevimizdir."




