Dursun Erkılıç
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte mimari, sosyal ve ekonomik dönüşümün merkezlerinden biri oldu. Alan, planlı kentleşme çalışmalarıyla yeniden şekillendi.
Çankaya Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Tunçer’in verdiği bilgilere göre; Ankara Kalesi’nin batı cephesinde yer alan Dışhisar ile Balıkpazarı (bugünkü Anafartalar Caddesi) arasında kalan Hisaraltı-Hisarönü-Kaledibi semti, 20. yüzyılın başlarında Angora’nın en kozmopolit bölgelerindendi. Zengin Rum, Ermeni ve Yahudi ailelerin yaşadığı bu mahalle, 1916 yılında çıkan ve tarih kayıtlarına “Hisarönü Yangını - Harik Mahali” olarak geçen büyük bir yangınla tamamen yok oldu. Yangının ardından mahalle boşaltıldı ve bölge kaderine terk edildi.
Erken Cumhuriyet döneminde planlı kentsel gelişim başladı
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Ankara’nın modern başkent olarak yeniden inşasında, yalnızca Yenişehir değil, Alman şehir plancısı Hermann Jansen’in planladığı alanlar da planlı bir gelişme sürecine girdi. Bu kapsamda Ulus, Bankalar Caddesi ve Anafartalar Caddesi çevresi de dönüştürülmeye başlandı. 583 sayılı yasa ile yaklaşık 400 hektarlık bir alan kamulaştırıldı ve bunun 300 hektarı hayata geçirildi. Lörcher Planı ise bu alanın 150 hektarını kullandı. Ancak mülkiyetin karmaşıklığı, küçük parsel yapıları ve bölgenin eğimli yapısı nedeniyle Eski Şehir olarak tanımlanan alan, bu süreçte görece geri planda kaldı.
Yangın alanı yeni konut alanı olarak değerlendirildi
1916’daki yangınla boşalan alanlar, konut gelişimi için önemli bir potansiyel oluşturdu. Bu bölgede çağdaş mimari örnekleri olan 1. Ulusal Mimarlık Akımı’na ait, kuleli ve neo-klasik cepheye sahip yapılar inşa edildi. 1929’da Tahtakale ve Balıkpazarı’nda çıkan yangın sonrası Ulus Hali kuruldu; Anafartalar Caddesi ise modern bir alışveriş merkezine dönüştü.
Ulus çevresinde mahalle ölçeğinde kent tasarımı uygulandı
Jansen’in İmar Planı çerçevesinde, Ulus çevresindeki Hacıbayram, Hacıdoğan ve 1929 yangın alanı gibi bölgelerde mahalle ölçeğinde bahçe şehir modeli benimsendi. Bu yaklaşım, yangın bölgesi olarak tanımlanan Hisarönü alanına da uygulandı. Yapı bazında kentsel tasarım prensipleri ile mahalle yeni bir kimlik kazandı.
Hukuki altyapı değişti, imar hareketi hız kazandı
Osmanlı döneminden kalma 1298 sayılı Ebniye Yasası'nın imara elverişsiz hükümleri nedeniyle yavaş ilerleyen süreç, 16 Şubat 1924’te çıkarılan 417 sayılı Ankara Şehremaneti Kanunu ile aşıldı. Bu sayede Ankara Şehremaneti kurulmuş ve imar faaliyetleri hızlandırılmış oldu.
Lörcher Planı, Ankara’nın geleceğini şekillendirdi
1924-1925 tarihli Lörcher Planı, yalnızca Kızılay bölgesinin değil, tüm Ankara’nın imara açılmasında dönüm noktası oldu. Söz konusu plan, sonraki tüm şehircilik çalışmalarının temelini oluşturdu. Hisarönü bölgesi de bu kapsamda yeniden kurgulanan mahallelerden biri olarak Ankara’nın tarihsel dönüşüm sürecine dâhil oldu.