Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi, 10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle Yüksel Caddesi’nde bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, ulusal ve uluslararası insan hakları ihlalleri, cezaevlerinde yaşanan durumlar ve yargı süreçlerine ilişkin değerlendirmeler yer aldı.
Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi, 10 Aralık İnsan Hakları Günü kapsamında Yüksel Caddesi’nde basın açıklaması düzenledi. Metni Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Av. Kemal Cihat Binici okudu. Bildirgede, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edildiği 1948’den bu yana insan hakları mücadelesinin devam eden bir süreç olduğuna dikkat çekildi.
Açıklamada, tarihsel gelişim içinde insan haklarının geçirdiği dönüşüme vurgu yapılarak, insan hakları ihlallerinin küresel ölçekte sürdüğü ifade edildi. Bu kapsamda, Gazze’de yaşanan çatışmaların siviller üzerindeki etkisine değinildi.
Türkiye’deki insan hakları alanına ilişkin değerlendirmelere de yer verilen açıklamada, tutuklamanın ceza muhakemesinde istisnai bir tedbir olmasına rağmen uygulamada cezalandırma aracına dönüştüğü ifade edildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturması ve son toplumsal olaylarda görülen gözaltı ve tutuklama süreçleri örnek olarak gösterildi. MESEM bünyesinde çalışırken yaşamını yitiren çocuklarla ilgili süreç ve bu olayları protesto eden gençlerin tutuklanması da açıklamada yer aldı.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çeken Ankara Barosu, özellikle ağır sağlık sorunları yaşayan tutuklu ve hükümlülerin durumunun kamuoyunda endişe yarattığını belirtti. Baro, kendilerine ulaşan her ihlalin raporlandığını ve ilgili kurumlarla iletişime geçilerek takip edildiğini bildirdi.

Yüksek güvenlikli cezaevlerinde uygulanan tecrit koşullarına da değinilen açıklamada, avukat Mehmet Pehlivan ve avukat Selçuk Kozağaçlı’nın durumları örnek olarak aktarıldı.
Seçme ve seçilme hakkının demokratik sistem açısından önemine vurgu yapılarak, seçilmiş kişilerin yargı süreçleri üzerinden görevlerinden uzaklaştırılmasının toplumun ortak iradesine müdahale niteliği taşıdığı ifade edildi. Yerel yönetimlerle ilgili son yıllarda yaşanan süreçlerin, demokrasinin yalnızca seçim gününe indirgenemeyeceğini gösterdiği belirtildi.
Baroların tarihsel olarak hak mücadelelerinin içinde yer aldığı hatırlatılan açıklamada, Ankara Barosu’nun bu geleneği sürdürdüğü ve insan hakları ihlallerine karşı hukuki sürecin takipçisi olmaya devam edeceği belirtildi.
Açıklama, insan haklarının tüm toplum kesimlerinin ortak sorumluluğu olduğunun vurgulanmasıyla sona erdi.




