AK Parti iktidarı tarafından TBMM’den geçirilen ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 11. Yargı Paketi kapsamında yaklaşık 50 bin hükümlünün tahliyesi sürerken, Diyarbakır’da dikkat çeken bir olay yaşandı. Daha önce “uyuşturucu ticareti” suçundan tutuklanan ve 3 gün önce af kapsamında cezaevinden çıkan O.D. isimli erkek, dini nikâhlı eşi R.Y.’yi öldürdü.
Tahliyeden üç gün sonra cinayet
Gazeteci Burak Emek’in aktardığı bilgilere göre, 37 yaşındaki O.D., tahliye edilmesinin ardından 28 yaşındaki R.Y.’yi öldürdü. Olayın ardından R.Y.’nin cansız bedeni, olay yerinden yaklaşık 3 kilometre uzaklıkta toprağa gömülü halde bulundu. Jandarma Suç Araştırma Timleri (JASAT) tarafından yürütülen çalışmalar sonucu O.D. yakalanarak gözaltına alındı.
Kadın örgütlerinin uyarıları yeniden gündemde
Kadın dernekleri ve sivil toplum kuruluşları, kamuoyunda “Covid Affı” olarak da anılan düzenlemenin özellikle şiddet mağduru kadınlar açısından ciddi riskler barındırdığı yönünde haftalarca uyarılarda bulunmuştu. Diyarbakır’da yaşanan olay, bu eleştirileri yeniden gündeme taşıdı.
Başarır: Kalıcı adalet reformu şart
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, söz konusu yargı paketine ilişkin daha önce yaptığı açıklamalarda, kapsamlı ve kalıcı bir adalet reformu yapılmadığı sürece tahliyelerin geçici rahatlama sağlayacağını belirtmişti. Başarır, “Bugün 50 bin kişi çıkar, yarın 50 bin kişi girer” diyerek, sistemsel sorunların devam ettiğine dikkat çekmişti.
“Toplumda infial yaratabilir” uyarısı
Başarır, paket kapsamında tahliye edilen kişilerin yeniden suça karışması durumunda toplumda ciddi tepkiler oluşabileceğini vurgulayarak, kısa vadeli çözümler yerine köklü bir adalet reformuna ihtiyaç olduğunu ifade etmişti. Diyarbakır’daki cinayetle birlikte, bu uyarıların somut bir örnekle karşılık bulduğu yorumları yapılıyor.
Olayla ilgili adli soruşturma sürerken, 11. Yargı Paketi’nin toplumsal etkileri ve sonuçları kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.


