Ayşe Ateş: Karanlığın kaçacak yeri kalmadı, ya kıyamet kopacak ya da adalet yerini bulacak Ayşe Ateş: Karanlığın kaçacak yeri kalmadı, ya kıyamet kopacak ya da adalet yerini bulacak

TBMM eski Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek, Küresel Gazeteciler Konseyi’nin Ankara şubesinde gazetecilerle bir araya geldi. Çiçek, Siyasette yumuşama-normalleşme döneminin neden önemli? ve Türkiye’nin yeni bir anayasa ihtiyacı var mı? sorularına cevap verdi.

“Bu ülkenin sıfırdan bir anayasaya ihtiyacı var mı? Var. Oksijen kadar ihtiyacı var"

Rahmetli Âşık Veysel'in “Koyun kurtla gezerdi. Fikir başka başka olmasa” sözünü hatırlatarak başlayan Çiçek,  “Fikir başka başka olunca, niyetler başka başka olunca koyun kurtla gezemiyor. Hâlbuki anayasa dediğimiz şey. Kamu düzenini sağlayan en temel metindir. Koyunun da, kuzunun da, kurdun da hakkını, hukukunu iyice belirlersiniz anayasada. Hemen baştan söyleyeyim, bu ülkenin sıfırdan bir anayasaya ihtiyacı var mı? Var. Oksijen kadar ihtiyacı var. Bu konuda herkes hemfikir. Ama fikir başka başka. Anayasalar zamanın ruhunu yansıtan en temel hukuk betimleridir. Her anayasa hangi dönemde yapıldıysa, o dönemin şartları, o dönemin ruhunu yansıtır” açıklamasında bulundu.

Cemil Çiçek ve Sibel Yazıcı

“Eğer böyle giderse yapılan son açıklamalara bakarak bir kırk sene daha böyle kalacak gibi...”

“Yani yeniden ne anlıyoruz? Birinin vatandaşlık maddesi konusunda hassasiyeti var. Öbürünün dil konusunda hassasiyetler var. Öncelikle yüzde yüz ittifak gerekiyor. Bütün partilerin ittifakı olacak. Yine bir komisyon kurulacaksa lütfen siyasi partilerimizin bu komisyonları üye verirken birbirleriyle uyumlu bir takım halinde çalışacak insanların olması lazım. Ben bu durumu yaşadım parti adına biri geliyor saatlerce çalışıyoruz. Sonra partiden başka bir isim geliyor ben kabul etmiyorum diyor. Önceki gelen isimde parti adına gelmişti. Bir parti üç ayrı görüşle mi temsil edilecek burada? Bu özümüzü, ömrümüzü söktü. Bir iki kuruluşun dışında hiç kimsenin elinde yeni bir anayasa metni yok. Hiç olmazsa her partinin anayasası hazır olur.

Dünyada bu kadar çok tartışılan ve bu anayasa bize dar geliyor deyip de üzerinde ittifak edilip halen bu ayakkabıyı, bu elbiseyi giymeye mecbur olduğumuz bir başka hukuk metnini ben hatırlamıyorum. Halen yürürlükte. Eğer böyle giderse yapılan son açıklamalara bakarak bir kırk sene daha böyle kalacak gibi...”

“Mademki bir yeni yola çıkacağız. Yeni bir sayfa açmaya çalışacağız”

Türkiye’nin Anayasa yolculuğuna değinen Çiçek, “1876 bugüne kadar Parlamento tecrübesi dünyada en önde olan ülkelerden bir tanesiyiz. Dünyada en çok parti sayısı olan ülkelerden de bir tanesiyiz. Cumhuriyet Kuruluşu'na kadar seksen sekiz parti var. Biz sadece bir ikisini hatırlıyoruz.  Dolayısıyla hem siyasi parti tecrübesi çok olan, hem parlamento tecrübesi çok olan hem de darbe tecrübesi çok olan dünyadaki birkaç ülkeden bir tanesiyiz. Bütün bu tecrübelere rağmen neden bedenimize uygun bir anayasa yapamıyoruz.  O zaman ilk yapmamız gereken iş acaba neden yeni bir anayasa yapamadık? Neden başarısız oldu? Bu sorunun cevabını arayarak yola çıkmak lazım. Birbirini suçlamak için değil. Zaten birbirimizi suçlayarak bir anayasa yapma imkânımız olmaz. Mademki bir yeni yola çıkacağız. Yeni bir sayfa açmaya çalışacağız. Geçmişte yaptığımız eksiklikler neydi? Yanlışlıklar neydi? Nerede yanlış yaptık da? Hep ittifak ettiğimiz bir konuda yeni bir anayasa yapamadık bunu hepimizin bir değerlendirme yapması gerekiyor” diye ifade etti.

“Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaket, ülkeyi yönetecek siyasi kadroların birbirleriyle kavga etmeleri halidir”

Siyasetteki normalleşme süreci kapsamında yapılan görüşmelerin önemine vurgu yapana Çiçek, “Zaten bir anayasa yapılacaksa kara kışta anayasa yapılmaz. Bir yumuşamaya, bir bahar havasına ihtiyaç var. Bu sadece anayasa için değil. Bu ülkenin en temel sorunlarının çözülebilmesi için bir defa kavga ortamından uzaklaşmamız lazım. Çünkü kavgada kimin ne söylediği belli değil. Kimse kimseyi dinlemiyor. Dolayısıyla en basit konuların bile tartışılması, konuşulması için yumuşama mı, normalleşme mi? Bakın orada bile daha içinden ayrışmaya başladı. Yani siyasetçi dürüst olacak, insan dürüst olacak.  Siyaset ister normalleşerek ister yumuşayarak ne olursa olsun konuşarak yapılması gereken husustur. Başka türlü olmaz. Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaket, ülkeyi yönetecek siyasi kadroların birbirleriyle kavga etmeleri halidir. Onun için burada ister yumuşama, ister normalleşme. Bunda garip olan ne var? O kadar özlemişiz ki. İnşallah oruç tuttuğumuzda bayram ederiz de sonra sıkıntılara girmeyiz” dedi.

Muhabir: Sibel Yazıcı