İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik ‘yolsuzluk ve rüşvet’ soruşturmasının üçüncü dalgasında aralarında yönetici ve belediye başkan yardımcılarının da olduğu 22 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Operasyonu, önceki iki operasyonu yapan emniyet değil jandarmanın gerçekleştirmişti.
Gazeteci Fatih Altaylı, operasyonun İstanbul Emniyeti tarafından değil de Jandarma tarafından yapılması ile ilgili iddiaları Youtube kanalında değerlendirdi.
“İstanbul emniyetinde bir sızıntı olduğunu düşünüyor”
Altaylı’nın değerlendirmelerinden öne çıkanlar şu şekilde:
“İddialar şu; bunlar benim iddialarım değil. Bunu bilebilecek pozisyonda hiçbirimiz değiliz. Çünkü iddia şu bu operasyonu yürüten savcılar ve özellikle de Ankara tarafı yani bu operasyonun yapılmasını isteyen taraf, İstanbul emniyetinde bir sızıntı olduğunu düşünüyor. Bunu niye düşünüyorlar, hangi verilere dayanarak ya da daha önce bizim bilmediğimiz ne oldu da böyle bir düşünceye kapıldılar onu açıkçası anlamak mümkün değil. Şimdiye kadar hiçbir operasyonun önden bilgisinin sızdığını ve operasyona maruz kalacak kişilerin kaçıp kaybolduklarına dair bir bilgimiz yok. Ama İstanbul Emniyetini anladığım kadarıyla çok fazla güvenmiyorlar. İstanbul Emniyetine güvenmeme konusu daha önce Saraçhane mitingleri sırasında da gündeme gelmiş. İstanbul Emniyeti'nin öğrencilere iktidarın istediği kadar sert davranmadığı ve bu yüzden de emniyete karşı Ankara'da özellikle saray çevrelerinde bir tepki olduğu çok konuşulmuştu. Ama bunun bir köstebek olması, İstanbul Emniyeti’nin iktidarın sözünü dinlememesi falan gibi algılandığını açıkçası pek düşünmemiştim. Onlar biraz daha sanki hani insan hakları falan gibi meselelerde duyarlılar o yüzden ilk başta dinelemediler. Sonra Ankara’nın zorlaması üzerine sertleştiler diye duyuyorduk. Onun etkisi mi yoksa başka bir neden mi açıkçası bilmiyorum.”
“Türkiye bir hukuk devleti olmaktan iyiden iyiye çıkıyor”
“Konuşulanlar İstanbul Emniyeti yerine bu operasyonu jandarmanın yapmasının özellikle istendiği söyleniyor. Ama tabii burada garip bir şey oluyor. Bir yetki karmaşası oluyor. Çünkü jandarmanın yetki alanı belli, emniyetin, polisin, yetki alanı belli ve iş böyle karışmaya başladığı andan itibaren o zaman Türkiye bir hukuk devleti olmaktan iyiden iyiye çıkıyor diyeceğim ama zaten hukuk devleti miyiz, guguk devleti miyiz, adalet devletim miyiz, adaletsizlik devleti miyiz? Uzun süredir tartışılan bir şey olduğu için detay gibi gelmeye başlıyor. Jandarma bölgesi… Bir bölge kalmamış Türkiye'de. Türkiye'nin her tarafı aynı iktidar tarafından bütün ülke bir keyfiyet bölgesi olmuş.”
